İslam ilmihaline dair bilinmesi gereken terimler
Yüce Allah, Kur'an-ı Kerîm'de, tüm inananlara hamd, tesbih, secde, ibadet, kulluk gibi hususlarda bazı emir ve yükümlülükler verdi. Bütün Müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma Müslüman olmanın ve Müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı olan bilgilere ilmihal adı verilir. Bu temel bilgilerin yer aldığı İslam ilmihaline dair bilinmesi gereken terimleri derledik.
Giriş Tarihi: 22.11.2019
09:14
Güncelleme Tarihi: 22.11.2019
09:37
Sırat : Yol, geçit.
Kur'an'da sırat, daha çok "müstakim" kelimesi ile sıfatlanarak, Allah'ın rızasına uygun olan anlamında kullanılır.
Özel anlamda ise sırat, mahşer yerinden itibaren Cehennemin üzerinden geçerek Cennete kadar uzanacak bir köprüdür.
Mîzan : Sözlükte "bir şeyin ağırlığını tahmin etmek, ölçüye vurmak, tartmak, terazi" anlamındadır.
Mîzan , âhirette hesaptan sonra herkesin amellerinin tartıldığı ilâhî adalet ölçüsüdür. İç yüzü insanlar tarafından bilinemeyen mizan, dünyadaki ölçü aletlerinin hiçbirine benzemez. Tartıda iyilikleri kötülüklerinden ağır gelenler kurtuluşa erecek, hafif gelenler ise cehenneme gideceklerdir.
Erkânü's-salât: Namazın rükûnları.
Namazın on iki farzı vardır. Namazın farzları, namazın dışındaki farzlar ve namazın içindeki farzlar olarak iki gruba ayrılır. Namazın dışındaki farzlar, namazdan önce ve namaza hazırlık mahiyetinde olduğu için "namazın şartları" olarak adlandırılır. Namazın içindeki farzlar ise, namazın varlığı ve tasavvuru kendisine bağlı olduğu, yani bu farzlar namazın mahiyetini oluşturduğu için "erkânü's-salât yani namazın rükünleri olarak adlandırılır. Bunlar; iftitah tekbiri, kıyam, kıraat, rüku, secde, ka'de-i ahire, tadil-i erkandır.
Makam-ı mahmûd : Hz. Peygamber'in kıyamet gününde sahip olacağı mânevî konumu ifade eden bir tabir.
Sözlük anlamı "övgüye lâyık yer, yüksek dereceli mânevî makam" dır. Kıyamet gününde sorgulama öncesinde uzun bekleyiş sebebiyle bütün insanların sıkıntıda bulunduğu bir sırada, Peygamber Efendimize ilâhî rahmetin tecelli etmesi yolunda niyazda bulunması izin ve yetkisini ifade etmektedir.
Bu makam onun önce bütün insanlara umumî; sonra da kendi ümmetine hususi surette şefaat edeceği makamın adıdır.
"Gecenin bir vaktinde sana mahsus bir nafile namaz kılmak üzere uyan, belki böylece Rabbîn seni övülmüş bir makama (makam-ı mahmûda) ulaştırır" (el-İsrâ, 17/79).
Livâü'l-hamd ile ilgili haberimize ulaşmak için tıklayın.
Mektûbe : Allah'ın farz kıldığı namazlar
Hanefî mezhebi dışındaki mezhepler, namazı hüküm bakımından farz ve nafile olmak üzere iki grupta ele alır. Hanefî fıkhında ise çeşitli tasnifler söz konusudur. Bunlardan birine göre namazlar farz, vacip, nafile olmak üzere üç grupta ele alınırken bir diğer tasnif Allah'ın farz kıldığı (mektûbe ) namazlar, Hz. Peygamber'in sünnetiyle sabit olan (mesnûn) namazlar ve nâfile namazlar şeklindedir.