Arama

Mübarek geceleri nasıl değerlendirmeliyiz?

Manevi güzelliklerle dolu olan mübarek gün ve geceler, müminler için bir rahmet ve mağfiret kapısıdır. Bu kıymetli zaman dilimini ibadet ve iyiliklerle geçirmek; Kur'an-ı Kerim okuyarak, kaza veya nafile namaz kılarak, kurtuluş beratını alarak zaman ve mekan cennetine doğru yol almaya vesile olur. Peki bu mübarek geceleri nasıl değerlendirmeliyiz?

  • 5
  • 15
Salat-u selam nasıl getirilir?
Salat-u selam nasıl getirilir?

Peygamberimiz ( sav) Efendimize çokça salât-u selam getirilmeli. O'nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olabilme şuuru tazelenmelidir. Sünnetleri ihya edilmelidir.

Salât ve selam kelimelerinden oluşan "salât-u selam" terkibi, Hz. Peygamber için okunan ve Allah'ın rahmet ve selamının onun üzerine olması dileğini ifade eden dualara denir. Salavât, salât kelimesinin çoğuludur. Kur'an'da, "Allah ve melekleri şüphesiz Peygambere salât ediyorlar. (O hâlde) ey iman etmiş olanlar, siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selam verin." (Ahzab, 33/56) buyurulmaktadır.

Kur'an-ı Kerim'in, Hz. Peygamber'e salât-u selam getirmeyi emreden bu âyetine binaen, geçmiş dönemlerde tanzim edilmiş pek çok salâtu selam örnekleri vardır. Hz. Peygamber'e en kısa şekilde, "Allahümme salli alâ Muhammed" veya "Sallallahü aleyhi ve sellem" ya da "Allahümme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve bârik ve sellim" diye salât-u selam getirilir.

Salât-u selam getirmek için belirli bir vakit ve sayı yoktur. Kişi dilediği zaman ve istediği miktarda salât-u selam getirebilir. Salât-u selam için besmele çekme zorunluluğu da yoktur.

  • 6
  • 15
Namaz kılmak
Namaz kılmak

Allah rızası için namaz kılarak, kaza namazı, nafile namazlar kılınmalı; mübarek geceler özü itibariyle ibadetle ve ibadet şuuru ile geçirilmelidir.

İnsanın maddi ihtiyaçlarının yanında inanma, ibadet etme ve yüce bir varlığa sığınma gibi manevi ihtiyaçları da vardır. Çünkü yüce Allah insanın yaratılış gayesinin Allah'a kulluk etmek olduğunu bildirmiştir. Müminin, bu görevini yerine getirebilmesi içinse her şeyden önce iman etmesi gerekir. İman eden insanın birinci sırada gelen görevi de namazdır.

NAMAZIN ÖNEMİ HAKKINDAKİ HADİSLERİ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

  • 7
  • 15
Geçmişin muhasebesini yapmak
Geçmişin muhasebesini yapmak

Geçmişin muhasebesi ve murakebesi yapılmalı, geleceğin plan ve programı çizilmelidir.

  • 8
  • 15
Af dilemek
Af dilemek

Günahlarımızın bağışlanması için Allah'tan af dileyerek, bol bol tövbe ve istiğfar edilmeli; idrak ettiğimiz bu kandil gecesini son fırsatımız bilerek nedametle çok iyi geçirmeliyiz.

Abdullah b. Abbas (ra) aktarıyor:

"Kim istiğfar okumaya devam eder, Allah'tan af dilemeyi dilinden düşürmezse, Allah Teâlâ ona her türlü darlıktan bir çıkış kapısı açar. Bütün üzüntülerinden bir kurtuluş imkânı verir ve onu hiç ummadığı yerden rızıklandırır."

Sevgili Peygamberimizin bu tavsiyesi bizlere bir Hak aşığının sözlerini hatırlatıyor:

"Sen rıza kapısında 'Aman Allah'ım' dersen. O Alemler Sultanı dermanını vermez mi?"

Kul, Allah Teâlâ'nın kapısında durup da af dilediği sürece ayette de bildirildiği üzere, daima "Rabbini çok affedici olarak bulacaktır." (Nisa 110)

İnsanoğlunun, hata ve kusurlarına karşılık Rabbinden af dileyişinin ona sağlayacağı en önemli kazanç, kişinin Allah Teâlâ'nın azabından emin olmasıdır. Enfâl suresinin 33. ayeti buna işaret etmektedir:

"Sen onların içinde oldukça Allah onlara azab etmez. Ve onlar tevbe ve istiğfar ettikleri sürece de Allah onlara azab etmez."

Sevgili Peygamberimizin rahmet-i Rahman'a kavuştuğunu düşünecek olursak, hata ve kusurlarımıza karşılık azâbı ilâhiden bizi koruyacak olan tek hususun Rabbimize çokca istiğfar etmek olduğu ortaya çıkacaktır.

  • 9
  • 15
Tefekkürde bulunmak
Tefekkürde bulunmak

Tefekkürde bulunulmalı. "Ben kimim, nerden geldim, nereye gidiyorum, Yüce Allah'ın benden istekleri nelerdir?" gibi konular başta olmak üzere hayati meselelerde derin düşüncelere girilmeli.

Rahman'ın nazargâhı olan müminin kalbi, dünyevi kederlerle hastalanmaz. Tam tersine o kalp, Rabb'ini tefekkür ettiği her an, O'nun kelamını okuduğu her vakit, şifa bulur. Böylece Mevla'mızın, "Ey insanlar! İşte size, Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve müminler için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur'an) geldi." (Yunus 10/57) ayetinin hikmeti gerçekleşmiş olur.

"Göklerin ve yerin melekûtu hakkında düşünmezler mi?" (el-A'râf 7/185); "Bakmıyorlar mı deveye, nasıl yaratılmış!" (el-Gāşiye 88/17) mealindeki ayetlerde "bir şey hakkında düşünmek" ve "bir şey hakkında gözlemde bulunmak" anlamları ile nazarî çabanın önemi açıkça vurgulanır.

Kur'an'da düşünmenin anlamına en çok yaklaşan terimler tefekkür ve akıldır. "Muhakkak ki göklerin ve yerin yaratılışında, gündüzle gecenin art arda gelişinde akıl sahipleri için alâmetler vardır. Onlar ayakta, otururken ve yaslanmışken Allah'ı zikredip göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler." (Âl-i İmrân 3/190-191) meâlindeki âyette akıl sahipleri, Allah inancıyla fikrî araştırmayı bir arada götüren, entelektüel faaliyetlerini tezekkür ve tefekkürün birbirini takip ettiği ve bütünlediği bir aklî yapıyla gerçekleştiren insanlardır.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN