Mücadelesi ve servet hakkında görüşleri ile tanınan sahabi: Ebu Zer el Gıfari
Ebû Zer, haram aylarda bile baskın yapmaktan, yağmacılıktan ve yol kesmekten çekinmeyen bir kabilenin mensubuydu. Putlara tapmayan ve onlardan nefret eden Ebu Zer, İslam'ın tebliğinden birkaç yıl önce Allah'a ibadet etmeye başlamış; Peygamber Efendimizin daveti ile ilk Müslüman olan sahabelerden olmuştu. Cesur, doğru ve açık kalpli bir kişiliğe sahip olan Ebu Zer için Peygamberimiz "Gökkubbenin altında ve yeryüzünün üstünde Ebû Zer'den daha doğru sözlü kimse yoktur" demiş; onun serveti Allah yolunda harcama gayreti içinse Efendimiz "Ebû Zer yeryüzünde Îsâ bin Meryem'in zühdüyle yürür" buyurmuştu.
Giriş Tarihi: 19.01.2021
11:10
Güncelleme Tarihi: 05.04.2022
11:17
Sesli dinlemek için tıklayınız.
EVİNDE KENDİSİNE YETECEK KEFEN BEZİ YOKTU
Halifeye isyan edeceklerini söyleyerek kendisine liderlik teklif eden bazı yönetim aleyhtarlarına yüz vermediği gibi onlara halifeye bağlı kalmalarını ve onu küçük düşürecek hareketlerden uzak durmalarını tavsiye etti.
Ebû Zer el-Gıfârî, 32 yılının Zilhicce ayında Rebeze'de vefat etti. Cenaze namazını, bir kafile ile oradan geçmekte olan Abdullah bin Mesûd'un kıldırdığı söylenir. Evinde Ebû Zer'e yetecek kadar kefen bezi bulunmadığı, kafiledeki bir gencin onu kendisine ait bezlerle kefenleyip cenaze namazını kıldırdığı da nakledilir.
Peygamberimizin iltifatına mazhar olan 3 sahabe
‘EBÛ ZER’DEN DAHA DOĞRU SÖZLÜ KİMSE YOKTUR’
Yaptığı bir kusurdan dolayı kendisini bağışlamasını istediği bir zencinin ayağının altına yanağını koyacak kadar alçak gönüllü, hizmetçisiyle aynı elbiseyi giyecek ve aynı yemeği yiyecek kadar mütevazı bir kimse haline gelmişti.
Aynı zamanda cesur, doğru, açık kalpli bir kişiydi. Peygamberimiz onun hakkında, "Gökkubbenin altında ve yeryüzünün üstünde Ebû Zer'den daha doğru sözlü kimse yoktur" demiştir. Allah'ın emirlerine uyar, cihaddan geri kalmaz ve dünyevî zevklere değer vermezdi.
‘YERYÜZÜNDE ÎSÂ BİN MERYEM’İN ZÜHDÜYLE YÜRÜR’
Dolayısıyla paranın da aile fertlerine helal lokma yedirmek ve ahiret yolunda sarf etmek için kazanılması gerektiğini söylerdi.
Hz. Peygamber'in onun hakkında, "Ebû Zer yeryüzünde Îsâ bin Meryem'in zühdüyle yürür" dediği nakledilir.
İLİMDE ÜSTÜN BİR SEVİYEYE SAHİPTİ
Peygamberimizle devamlı bir arada bulunması ve aklına takılan her şeyi ona sorması sebebiyle ilimde üstün bir seviye kazanmıştır. Hz. Ali, Ebû Zer'in Resûl-i Ekrem'den elde ettiği ilimde âciz kaldığını ifade eden sözüyle onun, bildiği her şeyi tam olarak öğretmeye ve yaymaya imkân bulamadığını anlatmak istemiştir.
Çünkü Ebû Zer ömrünün büyük bir kısmını fetih hareketlerine katılarak geçirmiş, hayatının son döneminde de münzevi bir hayat yaşamak zorunda kalmıştır. Fakat ilmi yaymanın gerekli olduğuna inandığı ve Hz. Peygamber de kendisine bu yönde tavsiyede bulunduğu için, şartlar ne olursa olsun bildiği gerçekleri imkân ölçüsünde açıklamaktan geri kalmamış, duyduğu hadisleri rivayet etmiş ve kendisine sorulan konularda fetvalar vermiştir.
EBU ZER’İN SERVET HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
Hatta bazı rivayetlere göre Peygamber Efendimizin de bu kanaatte olduğunu söylerdi. Hâlbuki ashabın bir kısmı bu ayetlerin zekât ayetleriyle neshedildiğini, birçoğu ise bunların zekât vermeyenleri hedef aldığını söylüyordu.
Hz. Ali ayetlerin, 4000 dirhemden fazla olan malı Allah yolunda harcamayarak biriktirenler hakkında indiğini, Muâviye ise bu ayetlerle Ehl-i kitabın kastedildiğini ileri sürmekteydi.
📌 Ebû Zer'in bu gerçeği bilmemesi ve burada sözü edilen fazla malla zekât nisabına dahil malı kastetmiş olması düşünülemez. Eğer bu malı ihtiyaç fazlası olarak görüp onun da Allah yolunda harcanması gerektiği üzerinde durmuşsa, halkın büyük maddî sıkıntı içinde bulunduğu bir dönemde böyle bir ictihadı benimsemiş olduğu düşünülebilir.