Peygamber Efendimiz ve sahabilerin hayatından örneklerle samimiyet
Samimiyet, yüce dinimiz İslam'ın özüdür. İbadetlerimizin, sözlerimizin ve davranışlarımızın Cenab-ı Hak katında kabul görmesi bu haslete bağlıdır. Gönülden iman etmek, buna bağlı olarak da hiçbir dünyevi karşılık ve menfaat beklemeden sadece Allah'ın rızasını amaçlayarak yaşamaktır. En güzel örneğini ise Peygamber Efendimizin (sav) yaşamı oluşturur. Peki, Peygamber Efendimiz samimiyet hakkında ne buyurur? Samimiyet hakkında hadis-i şerifler nelerdir?
Giriş Tarihi: 17.01.2022
17:52
Güncelleme Tarihi: 17.01.2022
19:10
🔸 Sahabiler ile Resulullah (sav) arasında samimiyet hâkimdi. Ashab, Hz. Peygamber'e (sav) gönülden bağlıydı.
🔸 Allah Resulü (sav) ile sahabiler arasındaki bu samimi ilişki Müslümanlara ideal bir model oluşturur. Süleyman b. Sahr ile arasındaki diyalog örnektir:
💠
◾ Seleme ya da Süleyman b. Sahr diye anılan bir sahabi, Ramazan orucunu tutarken nefsine hâkim olabilmek amacıyla zihâr yaptı. Yani eşine yaklaşmamak üzere yemin etti. Ancak yine de nefsine hâkim olamadı ve yeminini bozdu. Sonrasında çok pişman oldu ve hatasını nasıl telafi edeceğini düşünmeye başladı. Kabilesi de kendisine beklediği ilgiyi göstermedi. Bunun üzerine Resulullah'ın (sav) huzuruna çıktı.
◾ Çok sevdiği, hürmette kusur etmediği Hz. Peygamber'e (sav) hatasını açtı. Durumunu pişmanlıkla anlatan Seleme'yi, Hz. Peygamber (sav) ciddiyetle dinledi. Sonra ona kefaret olarak sırasıyla bazı cezalar ödemesini önerdi. Seleme, kendisine teklif edilen köle azadı, peş peşe altmış gün oruç veya altmış fakiri doyurma cezalarından hiçbirisine güç yetiremeyeceğini söyledi.
Peygamber Efendimizin maruz kaldığı musibetlere karşı tavrı
◾ Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) ona bir sepet hurma vererek fakirlere dağıtmasını istedi. Ancak Seleme, bulunduğu muhitte kendi ailesinden daha fakirin bulunmadığını hatırlatınca, Efendimiz buna bir hayli güldü ve götürüp onu ailesiyle beraber yemesini istedi. Yaşadığı bu olayı anlatan Seleme mahallesine döndüğünde onlara şöyle dedi: "Sizin yanınızda dar görüşlülük ve anlayışsızlık, Resûlullah (sav)'ın yanında ise hoşgörü ve güzel anlayış buldum ." (Tirmizî, Tefsir 59; Ebu Dâvûd, Talâk 17)
🔸Sahabiler kendisini tüm samimiyeti ile Allah rızasına adamıştı. Hak yolunda olmak arzusuyla doluydular.
"Müminler içinde Allah'a verdiği söze bağlılık gösteren nice erler vardır. İşte onlardan kimi adağını ödedi (şehit oldu), kimi de bunu bekliyor. Onlar hiçbir şekilde ahitlerini değiştirmediler." (Ahzab, 33/23)
Ahzab suresi 23. ayetin tefsi ri ve meali
🔸 Bu ayetin sahabilerden Enes İbnu'n-Nadr için nazil olduğu rivayet edilir. O, Bedir Savaşı'nda bulunamadığı için çok üzülmüştü. Büyük bir fırsatı kaçırdığını düşünüyordu. Resulullah'a (sav) giderek "Müşriklerle yapılan ilk savaşta bulunamadım. Nasip olur da onlarla yapılan bir savaşta bulunursam, Allah Tealâ benim neler yapacağımı görecektir ." dedi. Nitekim bu dileği gerçekleşti ve Uhud Savaşı'na katıldı.
🔸 Savaşta Sa'd İbn Mu'âz'la karşılaştığında "Rabbime yemin ederim ki Uhud önlerinde cennetin kokusunu alıyorum" dedi ve şehit oluncaya kadar burada savaştı.
Hakkında ayet nazil olan Enes bin Nadr
🔸 Nakledildiğine göre savaştan sonra bulunduğunda tanınmayacak bir hâldeydi ve üzerinde kılıç, mızrak ve ok darbeleriyle oluşmuş seksenden fazla yara vardı. Müşrikler, onun ölüsüne dahi işkence yapmışlardı . Kız kardeşi Rubeyyi' bintu'n-Nadr, parmak uçlarından onu ancak tanıyabilmişti. (Buharî, Cihad, 12; Müslim, İmâra, 148)
🔸 Hatalara, günahlara dikkat etmeyip ve bundan rahatsız olmamak din hususunda samimiyetsizliğin belirtisidir.
🔸 Dinin özünün samimiyet olduğunun bilincinde olan kişiler böyle değildir. Cenab-ı Hakk'ın azametini hatırlayıp af dilerler.
"Onlar çirkin bir şey yaptıkları veya kendilerine kötülük ettikleri zaman Allah'ı hatırlarlar da hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki? Onlar, yaptıklarında bile bile ısrar etmezler." (Âl-i İmrân suresi, 135. ayet)
Âl-i İmrân suresi 135. ayetin tefsiri ve meali
🔸 Sahabiden Ebu Lübabe ve arkadaşları, bunun örneğini oluşturur. Tebük Savaşı sırasında zaaf göstermiş mazereti olmaksızın evinde kalmışlardı.
💠
Hz. Peygamber (sav) Tebük seferinden döndü. Ebu Lübabe ve arkadaşları yaptıklarından dolayı son derece mahzun ve mahcup bir haldeydiler. Rivayete göre bunlardan bir kısmı kendilerini zincirlerle Mescid-i Nebevî'nin direklerine bağlamışlar ve Resûlullah kendilerini çözmedikçe orayı terk etmeyeceklerine yemin etmişlerdi. Hz. Peygamber (sav) seferden döndüğünde âdeti üzere önce mescide gitti, onları bu halde görünce sebebini sordu. Çevredekiler durumu açıklayınca, Resûlullah (sav) vahiy gelinceye kadar kendisinin de onları çözmeyeceğine ve özürlerini kabul etmeyeceğine yemin etti. Nihayet haklarında şu ayet nazil oldu: Bir başka grup var ki, onlar iyi işe bir de kötü iş karıştırdıktan sonra günahlarını itiraf etmişlerdir. Umulur ki Allah onların tövbesini kabul eder. Şüphesiz Allah çok esirgeyici, çok bağışlayıcıdır ." (Tevbe, 9/102) ve çok merhametli olandır." (Tevbe, 9/102)