Siyer ile ilgili bilinmesi gereken 25 kavram
Siyer, Peygamber Efendimizin, doğumundan vefatına kadar hayatını, şahsiyetini, tebliğ faaliyetlerini, siyasi ve askeri mücadelelerini konu alan ilim dalıdır. Bu alanda yazılan eserlere siyer-i nebi de denir. Siyer, İslam tarihinin bir parçasıdır. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'in hükümleri, O'nun yaşayışı, sözleri ve uygulaması ile açıklık kazandı. Bundan dolayı Peygamber Efendimizin hayatını öğrenmek bir bakıma dinimizi öğrenmektir. İşte siyer ile ilgili bilinmesi gereken 25 kavram...
Giriş Tarihi: 20.05.2020
09:34
Güncelleme Tarihi: 20.05.2021
09:51
Miraç : 'Yükseğe çıkmak, merdiven' demektir. Peygamberimizin yeryüzünden göğe çıkarılmasıdır.Miraç, en sahih kabul edilen rivayete göre, birinci ve ikinci Habeşistan hicretinden sonra, Hz. Hatice ile Ebû Talib'in vefatlarını takip eden dönemde, Hicretten bir yıl önce meydana geldi. Miraç Kandili, Recep ayının 27. gecesinde ihya edilir.
Hz. Peygamber Miraç'ta hangi hadiselere tanık oldu?
Lihye-i saadet: Sakalı şerif. Resûl-i Ekrem'in saç ve sakalından günümüze ulaşan teller İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi Mukaddes Emanetler Dairesi ile dünyanın çeşitli yerlerindeki cami ve evlerde "lihye-i saâdet, lihye-i şerif, sakal-ı şerif" adı altında muhafaza edilir. Hz. Peygamber'in tıraşı sırasında kesilen saç ve sakal tellerini bazı sahâbîler alarak saklamıştır.
Megazi : Peygamberimizin savaşlarını konu edinen bir ilim dalıdır. "Savaş yeri, savaş ve savaş hikâyeleri" anlamındaki mağzât kelimesinin çoğulu olan megāzî ise Resûl-i Ekrem'in gazve ve seriyyelerinin tarihine ve bu konuda yazılan kitaplara isim olmuş, siyer kelimesinin eş anlamlısı halinde hem kendi başına hem siyerle birlikte kullanılmıştır.
Mescid-i Hif (Hayf): Yetmiş Peygamberin namaz kıldığı bildirilen Mina'daki mescittir. Aralarında Hz. Mûsâ'nın da yer aldığı yetmiş nebînin mescidin inşa edildiği yerde namaz kıldığı, yetmiş peygamberin kabrinin burada bulunduğu şeklindeki rivayet hadis olarak nakledilmektedir. Rivayete göre Hz. Âdem de burada medfundur. Hz. Peygamber'in namaz kıldığı bu yerin çevresi sonradan duvarla çevrilip mescid haline getirilmiştir. Bir rivayete göre Resûl-i Ekrem mescidin bulunduğu yere geldiğinde yüksekçe bir yer görüp Bilâl-i Habeşî'den burada ezan okumasını istemiş, daha sonra buraya bir minare yapılmıştır.
Mescid-i Kıbleteyn: Medine'de öğle veya ikindi namazında iken kıblenin Kudüs'ten Mekke'ye döndürülmesi emrinin geldiği mescittir. Medine'nin kuzeybatısındaki Vebere harresinde ve Mescid-i Nebevî'nin 5 km. uzağındadır. İlk adı, içinde bulunduğu kabile bölgesinden dolayı Benî Selime Mescidi iken Resûl-i Ekrem'in burada öğle veya ikindi namazını kıldırdığı sırada nâzil olan Bakara sûresinin 144. âyeti uyarınca kıblesini Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'dan Kâbe'ye çevirmesi üzerine "iki kıbleli mescid" anlamına gelen bugünkü adını almış, o tarihten sonra Hz. Peygamber'in unvanları arasına da "imâmü'l-kıbleteyn" eklenmiştir.