Arama

Siyer ile ilgili bilinmesi gereken 25 kavram

Siyer, Peygamber Efendimizin, doğumundan vefatına kadar hayatını, şahsiyetini, tebliğ faaliyetlerini, siyasi ve askeri mücadelelerini konu alan ilim dalıdır. Bu alanda yazılan eserlere siyer-i nebi de denir. Siyer, İslam tarihinin bir parçasıdır. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'in hükümleri, O'nun yaşayışı, sözleri ve uygulaması ile açıklık kazandı. Bundan dolayı Peygamber Efendimizin hayatını öğrenmek bir bakıma dinimizi öğrenmektir. İşte siyer ile ilgili bilinmesi gereken 25 kavram...

  • 18
  • 25

Megazi: Peygamberimizin savaşlarını konu edinen bir ilim dalıdır. "Savaş yeri, savaş ve savaş hikâyeleri" anlamındaki mağzât kelimesinin çoğulu olan megāzî ise Resûl-i Ekrem'in gazve ve seriyyelerinin tarihine ve bu konuda yazılan kitaplara isim olmuş, siyer kelimesinin eş anlamlısı halinde hem kendi başına hem siyerle birlikte kullanılmıştır.

  • 19
  • 25

Mescid-i Hif (Hayf): Yetmiş Peygamberin namaz kıldığı bildirilen Mina'daki mescittir. Aralarında Hz. Mûsâ'nın da yer aldığı yetmiş nebînin mescidin inşa edildiği yerde namaz kıldığı, yetmiş peygamberin kabrinin burada bulunduğu şeklindeki rivayet hadis olarak nakledilmektedir. Rivayete göre Hz. Âdem de burada medfundur. Hz. Peygamber'in namaz kıldığı bu yerin çevresi sonradan duvarla çevrilip mescid haline getirilmiştir. Bir rivayete göre Resûl-i Ekrem mescidin bulunduğu yere geldiğinde yüksekçe bir yer görüp Bilâl-i Habeşî'den burada ezan okumasını istemiş, daha sonra buraya bir minare yapılmıştır.

  • 20
  • 25

Mescid-i Kıbleteyn: Medine'de öğle veya ikindi namazında iken kıblenin Kudüs'ten Mekke'ye döndürülmesi emrinin geldiği mescittir. Medine'nin kuzeybatısındaki Vebere harresinde ve Mescid-i Nebevî'nin 5 km. uzağındadır. İlk adı, içinde bulunduğu kabile bölgesinden dolayı Benî Selime Mescidi iken Resûl-i Ekrem'in burada öğle veya ikindi namazını kıldırdığı sırada nâzil olan Bakara sûresinin 144. âyeti uyarınca kıblesini Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'dan Kâbe'ye çevirmesi üzerine "iki kıbleli mescid" anlamına gelen bugünkü adını almış, o tarihten sonra Hz. Peygamber'in unvanları arasına da "imâmü'l-kıbleteyn" eklenmiştir.

  • 21
  • 25

Muallakat-ı seb'a: Müşrikler döneminde yapılan şiir yarışmalarında 1. gelen 7 şiir Kâbe'nin duvarına asılırdı. Bu 7 şiire ''7 askı'' anlamında bu isim verilmiştir. Araplar arasında en rağbet edilen özellik şiir ve belagat okunmasıydı. Bundan dolayı da o zamanlarda edebiyat pazarları kuruluyordu. Yapılan yarışmalar neticesinde seçilen şiirler altın yaldızla yazdırılarak Kâbe'ye asılıyordu.

  • 22
  • 25

Senetü'l hüzün: Miladi 610 yılı hüzün yılıdır. Peygamberimizin eşi Hz. Hatice ve Amcası Ebu Talip vefat etmiştir. Ashab-ı kiram o yıla "Senetü'l-Hüzn" adını vermişlerdi. Peygamberimiz, bir eş olmaktan öte, varlığıyla, dostluğuyla, şefkatiyle ve desteğiyle "melek-sıfat" eşi Hz. Hatice ve kendisini müşriklere karşı himaye eden amcası Ebu Talib'i kaybedişinin hüzün yaralarını saramamışken, bir destek bulmak ümidiyle gittiği Tâif'te muhatap olduğu saygısızca muamelenin acısını da yüreğinde taşıyordu.Böyle tecelli ettiği bir zaman diliminde, bir Receb ayı gecesinde Alemlerin Rabbi Allah Teâlâ, Vahiy Meleği Cebrâil'i gönderdi ve Miraç hadisesi yaşandı.

Mahzûn Nebî'ye bir teselli

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN