Arama

Boğaziçinin mihenk taşı

Coğrafi konumu itibariyle tarih boyunca bir deniz kenti olan İstanbul'da vapur işletmeciliğinin gelişmeye başladığı 19. yy. ortalarına kadar, denizyolu ulaşımının yegâne araçları kayıklardı. Kayıkçılık yasal düzenlemelerle belirli kurallar çerçevesinde gerçekleştirilen örgütlü bir iş koluydu. Osmanlı döneminde İstanbul' un içi ve yakın çevresinde İstanbul–Mudanya, İstanbul–Üsküdar, Eminönü–Karaköy arasında, Haliç ve Boğaziçi'nde kayık, pereme ve mavnalarla yolcu ve yük taşımacılığı yapılırdı.

  • 11
  • 16
Boğaziçinin mihenk taşı

ŞİRKETİN YÖNETİMİ

13 Ocak 1852' de Şirket-i Hayriye ile işletmeciler arasında 22 maddeden oluşan bir sözleşme yapılır. Sözleşme; vapurların kullanımı, yolcu güvenliği, vapurların bakım ve temizliği, seyir güvenliği, çalışanların ücretlerinin ödenmesi gibi konuları kapsar.

Şirket yönetiminin altından kalkamayan işletmeciler 1854 yılında yönetimi bırakırlar. Bir süre sonra tüccarlardan Ali Hilmi Efendi Şirket-i Hayriye'ye müdür olarak atanır. Ali Hilmi Efendi ilk olarak yönetim kurulu oluşturur ve bu dönemden sonra müdür, yönetim kurulu ve başkanlığında etkin roller üstlenirler.

  • 12
  • 16
Boğaziçinin mihenk taşı

Ali Hilmi Efendi'nin müdür olduğu bu dönemde 1854 yılı itibariyle Şirket-i Hayriye'nin geliri 10.184.411 kuruş, gideri 6.941.575 kuruştur. Temettü akçesi olarak 1.000.000 kuruş ayrılmıştır. Bu dönemde şirketin 16 adet vapuru, tekne içinde bir makine, marangoz atölyesi, 1 adet dalgıç takımı, 3 adet kömür mavnası ve 1 adet yangın tulumbası bulunmaktadır. Büyükdere'de ve Hasköy'de çilingirhane ve kereste deposunun bulunduğu birer arsa vardır. Ayrıca şirketin bir adet vapuru da Londra'da inşa edilmektedir.

  • 13
  • 16
Boğaziçinin mihenk taşı

Savaş yıllarında Şirket-i Hayriyye ve dolayısıyla şirket çalışanları zor bir dönem geçirdi. 1913'te taşıdığı yolcuların sayısı 18.613.453'e ulaşan şirket bir yandan masrafların ve özellikle kömür fiyatlarının artması, diğer yandan hükümetin vapurların bir kısmına el koyması yüzünden sefer sayısını azaltmak mecburiyetinde kaldı. Bir ara yolcu vapuru sayısı altıya kadar düştü. Bu durum halkla şirketi karşı karşıya getirdi. Bu olumsuz şartlara rağmen şirket 8 Aralık 1918 tarihine kadar vapur ücretlerine zam yapmadı, ancak bu tarihten sonraki bir yıl içerisinde bilet fiyatları %400 arttırıldı. Boğaziçi halkı buna karşılık Boğaziçi Ahalisi Hukukunu Müdafaa Cemiyeti adıyla bir teşkilât kurdu. Kâr oranı azalan şirket buna rağmen çalışanlarına zam yapmak zorunda kaldı.

  • 14
  • 16
Boğaziçinin mihenk taşı

Cumhuriyet'in ilânından sonra Ankara'nın başşehir olması üzerine memurların Ankara'ya gitmesi, tramvay ve otobüs gibi nakil vasıtalarının gelişmesi, başta Rumlar olmak üzere gayri müslimlerin ülkeden ayrılması neticesinde şehrin nüfusunun azalması şirketin gelirlerini olumsuz yönde etkiledi. Bütün bunlara II. Dünya Savaşı'nın piyasalarda ve ülke içinde yol açtığı sıkıntılar eklenince şirketin devam etmesi hayli zorlaştı.

  • 15
  • 16
Boğaziçinin mihenk taşı

Şirket yöneticileri, imtiyaz süresi 1953'te sona erecek olmasına rağmen 1943'te şirketin devlet tarafından satın alınması için hükümete başvurdu ve 20 Ekim 1944'te şirketin 2.550.000 lira karşılığında hükümetçe satın alınmasına karar verildi.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN