Manisa'nın Salihli ilçesinde bulunan ve şehircilik tarihi M.Ö 1200'lü yıllara dayanan Sardes Antik Kenti, farklı medeniyetlerden ayakta kalmış yapıların da bulunduğu çok sayıda eseri bünyesinde barındırıyor. Batı Anadolu'da egemen olan Lidya'ya başkentlik yaparak altın madenciliği sayesinde elde ettiği zenginlikle döneminin en önemli merkezlerinden biri haline gelen antik kent, en parlak dönemini de Lidya uygarlığıyla yaşadı. Dönemin önemli bilim adamları ve sanatçılarını kendisine çeken Sardes, 'Karun kadar zengin' sözüyle de tanınan Lidya Kralı Karun dönemindeki zenginliğiyle dilden dile dolaştı. Bugün antik kente gelenler, Lidya Tümülüs mezarlıklarını, çok tanrılı dinler zamanından kalan ve iyi korunmuş, dünyanın en görkemli tapınaklarından olan Artemis Tapınağı'nı, Antik Çağ'ın en büyük havrasını, Yuhanna İncili'nde bahsedilen kiliseyi, Roma döneminden anıtsal bir hamam ve gimnazyumu (Eski Yunan ve Romada, beden eğitimi ve spor etkinliklerinin yer aldığı, çevresinde revaklı avlular bulunan büyük bina) ile kente altın taşıdığı rivayet edilen Paktolos Nehri'ni (Sart Çayı) ziyaret edebiliyor. Sardes Antik Kenti'nin yaşam alanı 75 kilometrekarelik büyük bir alandır. Günümüzde bu alanın yüzde 1'i ortaya çıkmıştır. Şehir, kent planlaması konusunda emsalsiz olup, Mezopotamya dışındaki en büyük savunma duvarı ile çevrelenmiştir. Marmara Gölü'nün güney kenarında yer alan ve Lidya Tümülüs mezarlık alanı olan Bin Tepeler, dünyanın en büyük tümülüs alanıdır. Günümüze kadar korunagelmiş olan dünyanın belki de en görkemli İon düzeni tapınaklarından birine ev sahipliği yapan antik kent, korunmuş Roma yapıları içerisinde anıtsal bir hamam-gimnazyum kompleksi ve antik dünyanın en büyük havrasına sahiptir.