Cezeri’nin olağanüstü makineleri ve Kitab-ül Hiyel
Müslüman bilim adamlarından El Cezeri'nin 13'üncü yüzyılda kaleme aldığı Kitab-ül Hiyel'deki makine çizimlerinin çalışır makinelere dönüştürüldüğü, Cezeri'nin Olağanüstü Makineleri sergisi ziyarete açıldı. 'Kitab-ül Hiyel' adlı kitaptan yola çıkılarak hazırlanan sergide mekanik tarihinin hikâyesi ilham verici şekilde sunuluyor. Gelin 'Kitab-ül Hiyel'in ilham veren hikâyelerinden derlediğimiz bilgiler neticesinde kısa bir El Cezeri yolculuğuna çıkalım.
Giriş Tarihi: 19.02.2019
19:45
Fil su saati.
Cezeri, en eski tarihli nüshasına göre 1206 yılında veya daha öncesinde tamamladığı kitabında su saatleri, mum saatleri, ziyafetlerde kullanılan kaplar ve ibrikler, el yıkama ve abdest alma aparatları, kan almada kullanılan ölçme aletleri, otomatik müzik düzenekleri, çeşitli robotlar, zamanın tarım devriminde çok etkili olan su terfi araçları, su pompalarını çalıştıran makineler, fıskiyeler, sürekli kaval sesi çıkaran tertibatlar ve başka çeşitli aletler ile metal döküm tekniğinden bahsetmektedir. Kitap, mühendislik uygulamalarıyla ilgili olarak bugüne ulaşan en eski el yazmalarından biridir. Bu kitapta açıklanan makine ve araçların her biri önemli bir icat olmakla birlikte, kitabın kendisi de sanat değeri olan renkli resimleri ve anlatım tarzıyla başlı başına önemli bir sanat eseridir.
Eserin halen 14 Arapça, 2 Farsça, bir de Osmanlıca yazılmış 17 tane el yazması nüshası bulunuyor. Zamanına ve sonrasına göre birinci derecede önemli mühendislik bilgilerini yazılı, çizili ve uygulanmış olarak günümüze ulaştırması, makine yapımı, otomatik kontrol, sistem mühendisliği ve robot teknolojisinin tarihi gelişimine ışık tutması bakımlarından bu eserin önemi tam olarak anlaşıldı.
EL CEZERÎ'NİN ESERLERİ VE İCATLARI
Kayık su saati.
El-Cezeri, Diyarbakır'da bulunduğu zamanlarda Kitáb fí ma'rifat al-hiyal al handasiyya (Hayal ve Tekniğin Birleşmesiyle Oluşan Marifetler Kitabı) adlı bir icatlar kitabı yazdı. Kitabının bir nüshasını Abbasi hükümdarı Ebul Ahmed'e, diğer bir nüshasını ise Artukoğlu hükümdarı Mahmud bin Muhammed'e sundu. Bağdat'a gönderilen bu kitab, Moğol istilası sonrası kayboldu.
1990'da da Kültür Bakanlığı tarafından, "Olağanüstü Mekanik Araçların Bilgisi Hakkında Kitap" adı ile Türkçe'ye çevirilmiş ve basılmış olan "El-Câmi' Beyne'l-'İlm ve'l-'Amel En-Nâfi' Fî Es-Sınaâ'ti'l-Hiyel" adlı eseri, El-Cezerî'nin en önemli çalışmasıdır. Bugün İstanbul Topkapı Sarayı III. Ahmet Kütüphanesinde 3472 kayıtlı yazma 1206 tarihli bir eserdir.
Teknoloji tarihine ilişkin olarak da üç kitap bulunmaktadır. Bunların içerisinde en önemlisi hiç kuşkusuz El-Cezerî'nin otomatlar kitabının Türkçe'ye çevirisidir. El-Cezerî, çalışmalarının ileride kendisinden sonra gelenler tarafından önemsenmeme ihtimaline binaen kitabının önsözünde şöyle demiştir: "Bu işe öyle meşakkatlerle koyuldum ki yolum uzadı, emeklerimin rüzgârın savurduğu şeyler gibi heba olmasından, çalışmalarımın gündüzün geceyi silmesi gibi silinmesinden korkarım."
TARİHİN İLK ROBOT ÖRNEKLERİ
Dört çıkışlı, iki şamandıralı iki fıskiye.
Robotikle ilgili bilinen en eski kaydın Tarentumlu Archytas (İ.Ö. 430)'den sonra El-Cezerî'ye ait olduğu ve yaptığı daha gelişmiş otomatik makinelerin bugünkü robot teknolojisinin temelini oluşturduğu söylenebilir. Günümüz robot konseptinin ilk olarak M.Ö. 450'lerde, Yunan matematikçi Taren'in "The Pigeon" adlı mekanik bir kuş tasarladığı ve bir Türk mucit olan El Cezerî'nin su saatleri, mutfak aletleri ve su ile çalışan müzikal aletler (otomatlı) tasarladığını ve yaptığını belirtmektedir.
''SU HİLESİ'' ADLI İCAT NE İŞE YARIYORDU?
Abdest almak için kullanılan tavus kuşlu leğen.
Dönemin başkenti olan Diyarbakır'da İçkale Saray'da bugün bile tahayyül edemeyeceğimiz bir teknoloji kullanılıyordu. Sarayda birçok iş El Cezeri'nin yapmış olduğu robotlar aracılığıyla yapılıyordu. Hatta hükümdara abdest alması için su döken bir otomat bile mevcuttu.
Hükümdara ve konuklara içecek sunan kadın robotlar, hükümdarı ve konukları eğlendirmek için saz, zil ve tef çalan robotlar, sarayın salonlarında gezen tavus kuşu makineleri, değişik 24 şifre ile açılabilen kilitler, su saatleri, sarayın bahçesindeki havuzda gezinen kayık ve içine su dolan kayığı, bir yandan boşaltırken bir yandan da borusunu öttürerek yardım isteyen kayıkçı robot, otomatik abdest alma makinesi ve buna benzer birçok otomatik aygıt, Diyarbakır'ın ünlü surlarının içinde kullanılıyordu.
İsmail Ebul İz Bin Rezzaz El Cizirî'nin Su Hilesi adlı robotunda, belli aralıklarla terazi ucundaki kovalardan birinin dolmasıyla diğerinin boşalması ve böylelikle ardışık zamanlı sıra ile her iki tarafın da eşit aralıklarla suyu almasını sağlıyordu.
YATAY EKSENLİ YEL DEĞİRMENLERİ
Abdest almak için düzenlenmiş otomat.
El-Cezeri'nin imzasını attığı diğer bir alan ise yatay eksenli yel değirmenleridir. Yatay eksenli yel değirmenlerinin ilk olarak Hollanda, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi Kuzey Avrupa ülkelerinde ortaya çıktığı sanılır. Hatta Hollanda`nın adı, yel değirmenleriyle özdeşleşmiştir.
Bu aletlerde, kaldırma gücü olarak yatay eksenli rüzgâr türbinlerinden yararlanılmaktadır. Yel değirmenlerinin 12. yüzyılın başlarında İslam Dünyası tarafından Batı Dünyasına tanıtıldığı bilinir. Hatta 12. yüzyılda geliştirilen bu rüzgâr sistemlerinin 20. yüzyılın başlarına kadar rüzgâr enerjisi ile su pompalamak, tahıl öğütmek ve mekanik güç sağlamak için kullanıldığı bilinmektedir.