'Dost Ehli' ve 'Gönül Adamı' Fethi Gemuhluoğlu
Yirminci asrın önemli isimlerinden olan Fethi Gemuhluoğlu, Zarifoğlu'nun deyimiyle "Tek başına âdeta bir okuldu…" İlim ehli, ele kalem tutan, okuyan ve en önemlisi düşünen bir kuşağın ağabeyi olan Gemuhluoğlu bilhassa dostluk özelinde dile getirdiği fikirleri ile tanındı. Arkasından herkesin hoş kelam ettiği Gemuhluoğlu 45 yıl önce bugün Rahmet-i Rahman'a kavuştu.
Giriş Tarihi: 04.10.2018
17:25
Güncelleme Tarihi: 05.10.2022
13:56
🔹 Gemuhluoğlu , hayatı boyunca tasavvufun riya ve şöhret ten uzak durmayı telkin eden anlayışına bağlı kalarak, birbirinden uzak çevrelerden edindiği çok sayıda dostuna hiçbir çıkar endişesi gözetmeden yaklaşmanın ve insanlık adına çalışmanın önemini telkin etti.
🔹 Konuşmalarında, makale ve mektuplarında sevgi ve dostluk kavramları üzerinde titizlikle duran Fethi Gemuhluoğlu , bunların ölçüsünün insana ve İslam'a hizmet etmek olduğunu, sevginin hiçbir karşılığının bulunmadığını, insan hayatının aşk ve dostluk üzerine kurulduğunu ifade etti.
"AŞK"I HAYATININ MERKEZİNE ALDI
🔹 İnsanın iyi tarafını öne çıkarmanın ancak sevgi ve dostlukla mümkün olduğunu her fırsatta dile getirmeyi şiar edinen Gemuhluoğlu'na göre aşk, insanın katı yanlarını yumuşatarak, yaşanan zorluklara ve sancılı hayat serüveninde tevekkül ehli olmak için gerekli olan sükûnet duygusunu edinmek ve bir esneklik kazandırması yönünde büyük önem taşıdı.
🔹 Bazı sohbet, mektup, hatıra ve yazıları ve vefatından sonra hakkında yazılanların bir kısmı, "Dostluk Üzerine" isimli kitapta toplandı. Bu eserde yer alan bir sohbeti ise daha sonra "Dostluğa Dair " adıyla ayrıca yayımlandı.
🔹 "Dost Ehli" ve "Gönül Adamı" olarak anılan, 5 Ekim 1977 'de İstanbul'da hayata veda eden fikir ve düşünce dünyasının yıldızı Fethi Gemuhluoğlu, Sahrayıcedid Mezarlığı'nda medfun bulunuyor.
Hocaların Hocası: Şerif Mardin
🔹 Fethi Gemuhluoğlu 22 Kasım 1975 tarihinde 'Dostluk' üzerine irticâlen yaptığı konuşmada uyku, ölüm ve aşk üzerine şöyle bir hatıra bırakıyor:
…
"İnsanın uykuya sırt çevirmesi lâzım. Peygamber-i Ekber uyumazlardı. Eğer Türkiye'de insanlar, Türk insanı, Müslüman insan, Millet-i İslâmiyye'nin insanı, İslâm Milleti'nin insanı, yeniden bir "ba'sü ba'de'l-mevt" sırrını yaşamak istiyorsa, onu ihyâ etmek istiyorsa, yeniden bir ba'sü ba'de'l-mevt'e doğmak istiyorsa, uykuyu kaldırmalıdır. Uykuya düşman mı olalım? Hayır! Uykuya dost olmayalım. Her şeye dost olalım, politikaya dost olmayalım. Her şeye dost olalım, hırs-ı mâl ve hırs-ı câha dost olmayalım. Ben parayı sol elleri ile tutanların destanımsı, mucizemsi hikâyeleri ile büyümüş bir arkadaşınızım. "Feleğin kahpe başında paralansın parası", "Ben güzel sevmeye geldim, değil ekmek yemeye" diyor büyük Hazret-i Neyzen. Kaddesallahu sırrâhul azîz, diyorum. Belki şaşıracaksınız bir şâribü'l-leyli ve'n-nehâr, bedmest bir zât-ı âliye öyle diyorum. Öyle demenin, bu şekilde kendisini tekrîm etmenin dahi gerçekte tekrîm mânâsının dışında kaldığına kailim; yetmiyor, bu tekrîm ve bu takdîs dahi yetmiyor.
Size diyorum ki, tarihe dost… ama bir yerde diyeceğim ki, ölüme dost olunuz. Âhiret dünyada başladığına göre, dünya ve âhiret tefrîki bizim izâfî değerlerimiz olduğuna göre, biz dünya ve âhireti kendimiz tefrîk ettiğimize göre, hadd-i zâtında kendisi bir olduğuna göre, Bir'de bir olduğuna göre, ölüm ve yaşam diye iki ayrı şey olmadığına göre; o zaman, nasıl kendimize dost olmak mecbûriyyetinde isek, ölüme de dost olmak mecbûriyyetindeyiz. Çünkü ölüm, insana gözünün akının siyahına yakınlığından daha da yakındır. Peygamber-i Ekber, "Ölüm, insana, gözünün akının siyahına olan yakınlığından daha yakındır." buyuruyorlar ve asıl daha güzeli, yine Peygamber-i Ekber buyuruyorlar ki, "Ölüm, mü'minin tuhfe-i cânıdır". Sâhib'ine, Rabb'ına canını hediye etmesidir, tuhfedir."