Madde madde Kafka'nın iç diyalektiğine yolculuk
Hayatın anlamını ararken Kafka'nın temel tecrübesi, yabancı olmak ve varlığın içinde kendine bir yer bulabilme ihtiyacını duymaktı. 'Günlük' eserinde şöyle yazıyor Kafka: "Bir yabancıdan daha yabancı yaşıyorum…" Kafka'yı doğum gününde maddeler halinde yaşamındaki iç diyalektik ile birlikte anıyoruz…
Giriş Tarihi: 03.07.2018
17:30
Güncelleme Tarihi: 03.07.2018
17:47
DAVA
1925 yılında kaleme aldığı Dava'da otuz yaşlarında çalışkan ve bekar bir bankacı olan Joseph K.'nin kişisel serüvenini, yaşadıklarını anlatır. Romanın ilk cümlesi oldukça çarpıcıdır. "Biri Joseph K.'ya iftira etmiş olmalıydı; çünkü kötü bir şey yapmamış olmasına karşın bir sabah tutuklandı."
"Yasa önünde nöbet tutan bir bekçi vardır. Taşralı bir adam bir gün ona gelip yasaya girme izni ister. Ancak bekçi, o anda izin veremeyeceğini söyler. Adam düşünür ve daha sonra girip giremeyeceğini sorar. Belki der bekçi, ama şimdi olmaz. Bekçi her zamanki gibi açık duran kapının önünden çekilir ve adam içeri bakmak için eğilir. Bunu gören bekçi güler ve şöyle der: 'Madem ki girmeyi bu kadar çok istiyorsun, beni aşarak içeri girmeyi bir dene bakalım. Ama bil ki ben güçlüyüm. Üstelik bekçilerin en küçüğüyüm. Her bir salonun girişinde gitgide daha güçlü bekçilere rastlayacaksın. Üçüncüsünden itibaren onların görüntüsüne ben bile katlanamıyorum.' Taşralı adam bunca zorluk çıkacağını beklememiştir. Yasanın herkese her zaman açık olduğunu sanmıştır."
TveK'dan satın almak için tıklayın…
ŞATO
Eserlerin çoğundaki K. isimli kahramanların Kafka'yı temsil ettikleri düşünülebilir. Şato romanında K. yabancısı olduğu bir köyde bulunmakta, yine yabancısı olduğu Şato'ya ulaşmak için yabancı kişilerle mücadele etmek durumunda kalmaktadır.
"Gözleri şatoda, yürüdü. Başka bir şeye aldırdığı yoktu. Ama yakınına geldikçe şato kendisini düş kırıklığına uğrattı; çünkü pek yoksul küçük bir kentten başka bir yer değildi burası; köy evleri bir araya gelmiş ve böyle bir kent doğup çıkmıştı. Kentin tek üstünlüğü, belki tüm binaların taştan olmasıydı; ama üzerlerindeki sıva çoktan dökülmüş ve taşlar, görüldüğü gibi, ufalanmaya başlamıştı. Bir an aklı kendi doğup büyüdüğü kente gider gibi oldu K.'nın; bu sözüm ona şatodan pek aşağı kalır yanı yoktu. Başka bir şey için değil de yalnız burasını görmek için geleydi, o uzun yolculuğa yazık etmiş, hanidir ayak atmadığı eski baba ocağını gidip dolaşmakla daha akıllıca bir iş yapmış sayılırdı."
TveK'dan satın almak için tıklayın…
DÖNÜŞÜM
Teması yabancılaşma olan Dönüşüm isimli hikayede Kafka'nın öz yaşamıyla paralel pek çok unsurun bulunduğu göze çarpar. Dönüşüm, Kafka'nın kendi kendisinin anlatımıdır, kuşkusuz alabildiğine iddialı bir anlatımdır. Gregor Samsa'nın babasıyla arasındaki ilişki de Kafka'nın babasıyla ilişkisini anlatan pek çok benzerlik bulunmaktadır.
"Gregor'u gören kiracılar evden ayrılma kararı alırlar. Bu olay üzerine Grete artık Gregor'dan kurtulmaları gerektiğini ailesine söyler. Anne ve baba da aynı fikirdedirler, ancak bir çözüm yolu bulamamaktadırlar. Gregor odasına döner. Kımıldayacak hali kalmamıştır. Sırtında çürüyen elma canını acıtmaktadır. Sabahın üçünde ölür. Sabah odayı temizlemeye gelen gündelikçi kadın Gregor'un ölüm haberini aileye müjdeler. Aile rahat bir nefes almıştır. Gündelikçi kadın Gregor'un cesedini ortadan kaldırıp çöpe atarken, anne, baba ve kız kardeş oturup amirlerine işten ayrılmak istediklerini belirten birer mektup yazarlar. Bütün bir günü dinlenerek geçirmeye karar verirler. Dışarı çıktıklarında anne ve baba, son aylarda iyice güzelleşen Grete'ye iyi bir koca bulmak zamanının geldiğini düşünmektedirler."
TveK'dan satın almak için tıklayın…
AFORİZMALAR
Aforizmalar'ı Kafka, Ekim 1917 ile Şubat 1920 arasında yazmıştır. O tarihlerde Kafka'nın iç dünyası alt üst olmuştu. Vereme yakalandığını daha yeni öğrenmiş; uzatmalı nişanlısı Felice Bauer'den ayrılmış; 1908'den 1922'ye kadar çalıştığı İşçi Kaza Sigortası Şirketi'nden hastalandığından ötürü uzun süreli bir izin almış ve ailesine ne evliliğini ne de ünlü bir yazar olarak kabul edildiğini görme mutluluğunu tattıramayacağını artık kabullenmişti.
"İnsanın belli başlı iki günahı vardır, öbürleri bunlardan çıkar: sabırsızlık ve tembellik. Sabırsız oldukları için Cennet'ten kovuldular, tembelliklerinden geri dönemiyorlar. Ama belki de belli başlı sadece bir günahları var: Sabırsızlık. Sabırsızlıklarından ötürü kovulmuşlardı, sabırsızlıklarından ötürü geri dönemiyorlar. Dünyayla arandaki savaşımda, dünyanın yanında ol."
TveK'dan satın almak için tıklayın…
MİLENA'YA MEKTUPLAR
Çek gazeteci ve çevirmen Milena Jesenska-Polak'ın Kafka'nın tümünü Alman dilinde yazmış olduğu eserlerini Çekçe'ye çevirme isteğiyle başlayan tanışmalarının ardından ikili, 1920 ve 1923 yılları arasında sürekli mektuplaşmışlardır. Milena, bir edebiyatçı ile evlidir. Kafka beraberliklerinin umutsuz olduğunu bildiği halde yıllarca mektuplaşır.
"Bak, Milena, Robinson bir gemiye tayfa yazılı o tehlikeli yolculuğa çıkmış, gemi batmış ve daha bir sürü şey geçmişti başından. Oysa yalnızca seni kaybetmem yeter, Robinson'un durumuna düşerdim ben de. Hatta onunkinden de kötü olurdu durumum. Onun bir adası, çalışmayıp dinlendiği bir cuması ve daha pek çok şeyi vardı, sonunda da bir gemi adadan yine alıp götürdü kendisini ve başından geçenleri bir düşe dönüştürdü. Ama seni yitirdim mi hiçbir şey kalmaz benim elimde, adım bile kalmaz, onu da sana verdim çünkü."
TveK'dan satın almak için tıklayın…