Osmanlı arşivinden fotoğraflarla eğitim
Asırlar boyunca üç kıtaya hükmeden Osmanlı, devletin temellerini eğitim ve öğretim ile güçlendirdi. Gittiği her yere mektep, medrese ve yüksekokul inşa ederek şehirleri ihya etti. Üstün yetenekli insanları bulup onları topluma kazandırdı. Dini ilimlerden pozitif bilimlere kadar her türlü derslerin okutulduğu bu kurumlarda asırlar boyunca memleketin din, hukuk ve irfan hayatı için pek çok değerli alim yetiştirdi.
Giriş Tarihi: 12.10.2020
09:41
Güncelleme Tarihi: 12.10.2020
09:58
Mekteb-i Harbiye-i Şahane üç sınıf şakirdanının idman talimleri
Mektebin ders programında, ağırlıklı olarak askerî bilim ve sanatlar yer alsa da, aynı zamanda modern bilimlere de yer verildi. 1845 senesinde, orduların toplanması, sevk ve idaresi, intikallerin, konak yerlerinin ve muharebe yapılacak sahaların önceden keşfi ve başkaca savaş işlerinin önceden düzenlemesi ve yürütülmesi amacıyla erkân-ı harbiye sınıfı oluşturuldu.
Ders alet ve edevatları ile laboratuvar, kütüphane, spor salonu, manej (süvari sınıfı için at eğitim alanı) ihtiyaçları lâyıkiyle temin edildi, Avrupa'dan kitaplar getirtilip, tercüme ettirildi.
Mekteb-i Bahriye-i Şahane
Osmanlı'nın en modern ilim kuruluşu olan Mekteb-i Bahriye, oldukça ciddi ve başarılı bir eğitim kurumuydu. Trampet sesiyle kaldırılan öğrencilerin, sabah namazını camide cemaatle kıldıktan sonra ders çalışmaya başlardı. Okula herhangi bir bedenî özrü bulunmamakla beraber 10 yaşından küçük olmayan çocuklar kayıt yaptırabilirdi. Avrupa'dan getirilen hocalar, mimarlar, mühendisler eğitim veriyor, kabiliyetli talebeler de Londra'ya gönderiliyor, İngiliz gemilerinde seyir ve seyahat ettirilerek, deniz ilminde mahir zabit ve kaptanlar yetiştirilmesine itina ve gayret sarf ediliyordu.
Osmanlı'nın en modern ilim kuruluşu Mekteb-i Bahriye
Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane hikmethanesi
Sultan II. Mahmud, 14 Mart 1827 yılında Avrupaî usulde ilk tıp fakültesini kurdu. Kuruluşu, her sene ülkemizde tıp bayramı olarak kutlanır. 1847-1848 öğretim yılında hazırlık süresi dört, tıp ve cerrahî sınıfları altı yıldı. Sultan II. Abdülhamid döneminde ise Mekteb-i Tıbbiye, dünyanın en ileri tıp fakültelerinden biri haline geldi. Her milletten talebenin tahsil gördüğü mektepte, hocaların çoğu Avrupa'dan gelmiş veya burada yetişmiş, sahasında otorite şahıslardı. Mekteb-i Tıbbiye'de her talebeye bir mikroskop düşüyordu. Mektebin üç yılı lise ve dört yılı da fakülte seviyesindeydi. Talebelerin her ihtiyacı mektep tarafından karşılanır; sivil talebeler askerlikten muaf tutulurdu. Fransızca, Arapça, Farsça ve dinî ilimler de, okutulan dersler arasındaydı.
Tarihin en iyi tıp fakültelerinden biri; Mekteb-i Tıbbiye