Osmanlı'nın ilim yuvası Darülfünun’un iz bırakan hocaları
Osmanlı'nın, eğitim alanında atılan en büyük adımı olan Darülfünun, Türk yükseköğretim hayatında çok önemli bir yere sahipti. Peki, Reşat Nuri, Falih Rıfkı, Necip Fazıl gibi pek çok önemli kalemin mezun olduğu Osmanlı'nın bu ilim yuvası Darülfünun 'un iz bırakan hocaları kimlerdi?
Giriş Tarihi: 05.03.2019
10:55
Güncelleme Tarihi: 24.11.2019
15:47
ŞEHBENZADE FİLİBELİ AHMED HİLMİ
Şehbenzade Filibeli Ahmet Hilmi kimdir?
Günümüzde Bulgaristan sınırları içinde kalan Filibe'de doğan Şehbenzade Ahmet Hilmi, Filibe'de başladığı öğrenimine İstanbul'da devam etti. Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi'ni bitirince Posta ve Telgraf Nezâreti'nde, ardından Düyûn-ı Umûmiyye Nezâreti'nde çalışmaya başladı.
DARÜLFÜNUN’UN FELSEFE HOCASI
İstanbul'da bir süre Dârülfünun'da felsefe müderrisliği yaptı ve Cem'iyyet-i Tedrîsiyye-i İslâmiyye üyeliğinde bulundu. "Hangi Meslek-i Felsefeyi Kabûl Etmeliyiz? Dârü'l-Fünûn Efendilerine Tahrîrî Konferans" isimli eserini, Darülfünun müntesiplerinin kendisine bu konuda yönelttikleri soru üzerine yazılı bir konferans şeklinde kaleme aldı.
FİLİBELİ AHMED HİLMİ’Yİ MASONLAR MI ÖLDÜRDÜ?
Son dönem Osmanlı fikir adamı olan Ahmet Hilmi, İttihat ve Terakkî Cemiyeti'ni ağır bir dille eleştirmekten çekinmedi. Hem bu eleştirileri hem de Siyonizm'e ve masonluğa yönelik suçlamaları yüzünden dergi ve gazeteleri sık sık kapatıldı. Beklenmedik bir şekilde ölümü bakır zehirlenmesine bağlandıysa da masonlarla ilgili neşriyatından dolayı bir komploya kurban gittiği de ileri sürülmüştür
İSLAM ALEYHİNDEKİ ASILSIZ İDDİALARA KARŞI DURDU
Döneminin dinî ve fikrî sorunlarıyla ilgilenmiş, tasavvufta vahdet-i vücûd anlayışına meyletmiş, ayrıca edebiyatla da meşgul olmuştu. İslam dini aleyhine serdedilen asılsız bir takım iddiaları reddetmede, özellikle maddeci pozitivist cereyanlara karşı durmada önemli hizmetleri olmuş ve birçok eser bırakmıştı.
Hayatla yenileşme arasında kuvvetli bağların bulunduğunu kabul eden Şehbenderzâde, hayatla mevcut durumu koruma fikrini birleştirmenin imkân dâhiline girmediğini söyler ve asırlardan beri dinle ilgilenmelerin İslâm toplumunu zaman dışında yaşatmaya çalıştıklarını, bunun da büyük bir hata olduğunu belirtir. İtikadî esaslarda değişimin düşünülemeyeceğini, fakat sosyal hayatta farklı ihtiyaçların ortaya çıkabileceğini, bunun için içtihadın tekrar işler hale getirilmesinin gerektiğini vurgular. Yapılacak şey, içtihat anlayışı çerçevesinde dinî meselelere dair hükümleri ilmî esaslarla bağdaştırmak ve durmadan çalışıp fikir üretmek. İçtihat kapısının kapandığını söylemek insanların sosyal ihtiyaçlarını görmemek demektir. Bu ihtiyacın karşılanması için bir yüksek içtihat meclisinin kurulması ve bütün mezheplerden yararlanmak suretiyle problemlere çözüm getirecek ortak noktaların belirlenmesi bir zaruret haline geldiğini de söyler.
Yahya Kemal kimdir?
Çevresinde her zaman bir aydın halkası oluşan şairlerimizden Yahya Kemal Beyatlı, 1884 yılında Üsküp'te dünyaya geldi. Vefa Lisesi'ni bitirdikten sonra uzun süre Fransa'da kaldı. Burada Fransız edebiyatını ve edebiyatçılarını yakından tanıma olanağı buldu. Divan şiiri üzerinde yoğunlaştı. Yurda dönünce Siyasal Bilgiler Fakültesine girdi. Darülfünunda edebiyat ve tarih dersleri verdi. Gazete ve dergilerde yazılar yazdı.