UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edilen 2 bin 700 yıllık Van Kalesi, Türkiye ve dünyanın birçok yerinden binlerce turiste, Urartulardan günümüze uzanan tarihe tanıklık etme imkanı sunuyor. Urartu Kralı I. Sardur tarafından M.Ö. 840-825 yıllarında Van Gölü kıyısına inşa edilen ve Urartuların 250 yıllık hakimiyetinin izlerini taşıyan kale, görkemli yapısı ve günümüze ulaşan tarihi eserleriyle yerli ve yabancı binlerce turistin en çok ziyaret ettiği mekanların başında geliyor. Bin 345 metre uzunluğunda, 200 metre genişliğinde ve 100 metre yüksekliğindeki kaya üzerine kurulu kalede bulunan yazıtlar, kaya mezarları, tapınaklar, surlar, camiler ve kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan eserler 2700 yıllık tarihe ışık tutuyor. ki yıl önce UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edilen Van Kalesi'ndeki yapıları görmek için dünyanın bir çok yerinden gelen ziyaretçiler, yapılan yürüyüş yolları sayesinde rahatlıkla kalenin zirvesine ulaşabiliyor. Ziyaretçiler, kalenin surları arasındaki yollarla kalenin zirvesine tırmanırken, Urartular'dan kalma Sardur Burcu, Analı-Kız açık hava tapınağı, krallara ait kaya mezarları, bin merdivenler ile ana kayaya oyulmuş yapılarla binlerce yıllık tarihi fotoğraf karelerine yansıtıyor. 1915 Rus işgaline kadar kullanılan cami, kilise ve şapellerin bir arada bulunduğu eski Van şehrinde tarihi gezintiye çıkan ziyaretçiler, kalenin tepesinde de Van'ı tepeden 360 derece görebiliyor, Van Gölü'nün eşsiz manzarasına karşı güneşin batışını izlebiliyor. Van Kültür ve Turizm Müdürü Muzaffer Aktuğ, Van Kalesi'nin bölgedeki en önemli turizm destinasyonlarından olduğunu söyledi. Binlerce yıl geçmişi bulunan kalenin Urartular'a da başkentlik yaptığını anımsatan Aktuğ, şöyle konuştu: 'Van Kalesi Urartular'dan günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapan bir eser. UNESCO asil listesini en fazla hak eden yerlerden biri. Van Kalesi'nin UNESCO sürecini 2 yıl önce başlatmıştık. Yapılan değerlendirmeler sonucunda geçici miras listesine alındığı bize iletildi. Bu süreçten 3 yıl sonra asil liste için müracaat yapılabiliyor. Bu günden itibaren bir lobi oluşturulması lazım. Bundan sonra yapılacak tek şey, kalenin asil listeye girmesi için Van olarak bir çalışma başlatmak olacaktır. Van Kalesi, Van'ın en çok ziyaret edilen noktalarından biri. Van'a gelen yerli yabancı turistlerin tamamı kaleyi ziyaret eder. Çevre düzenlemesiyle kaleyi güvence altına aldık. Kalemiz ören yeri statüsüne girdi.' Aktuğ, kalenin arkasındaki eski Van şehrinde 100 yıl önce farklı medeniyetlerden, farklı dinlerden insanların bir arada huzur içinde yaşadığını vurguladı. Kaledeki tarihi camilerin yanında kilise ve şapellerin bulunduğunu, insanların huzur içinde yaşadığını anlatan Aktuğ, 'Ermenilerin yaptıkları katliam sonucu güzelim şehir yakılıp yıkıldı. Buranın ayağa kaldırılması konusunda son dönemlerde Müzeler Genel Müdürlüğü ve Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı'nın (DAKA) katkılarıyla çalışma başlatıldı.' değerlendirmesinde bulundu. Geçmiş süreci, eski Tuşba'yı gandeme taşıyabilmek için çalışmalarının devam ettiğini aktaran Aktuğ, 'Kalede tarihi Van evlerini andıran örnek evimiz var. İnsanlar buraları görerek geçmişe dair yaşamın izlerini sürebiliyor. 7 bin yıllık geçmişe sahip Van kentinin turizm konusunda hak ettiği noktaya gelebilmesi için çaba gösteriyoruz. Her geçen gün Van'a gelen turist sayısı artıyor. 2011'de 350 bin olan konaklamalı yerli ve yabancı turist sayısı 2017'de bir milyon 50 binlere dayandı. Bu, Van açısından sevindirici bir rakamdır.' ifadelerini kullandı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Merkezi Müdürü Doç. Dr. Erkan Konyar ise Van Kalesi ve çevresindeki yerleşim alanlarında tarihe ışık tutacak önemli yapıların ortaya çıkarıldığını söyledi. Van Kalesi'nin güneye bakan cephesine açılan 8 kaya mezarının Urartu mimarisinin en görkemli anıtları olarak kabul edildiğini belirten Konyar, kalede günümüze kadar ulaşan surların alt seviyelerindeki iri blokların büyük çoğunluğunun Urartu döneminde yerleştirildiğini, sonrasında da Osmanlı dönemine kadar birçok medeniyetin birçok taş ve kerpiçlerle ekleme yaptığını anlattı. Konyar, 97 hektarlık alana yayılan Van Kalesi, höyük ve eski Van şehrinde milattan önce 3 bin yılından 20. yüzyılın başına uzanan süreçte bölgede yaşayan toplumlara ilişkin maddi kültür kalıntıların bulunduğunu ifade ederek, şu bilgileri verdi: 'Erken transkafkasya toplumları, Urartular, Medler, Persler, Roma, Sasani, Arap, Bizans, Ermeni, Selçuklu, Eyyubi, İlhanlı, Karakoyunlu, Timur, Sefevi ve Osmanlı dönemlerine ilişkin kültür katmanları bu alandan izlenebilmektedir. Bu açıdan bölgenin yaklaşık 5 bin yıllık tarihsel sürecinde yaşam biçiminden, üretim biçimine ve mimariye varıncaya kadar Van insanının ve kentinin gelişim süreci gözlemlenebilmekte. Van Kalesi, yaklaşık 250 yıl Doğu Anadolu Bölgesi'nde egemenlik sürdüren Urartular'ın başkentliğini yapmış. Anadolu'nun çok az yerinde kent merkezi içinde bu kadar eskiye giden arkeolojik maddi kültür kalıntıları modern kentin eski yerleşimcilerinin oturduğu konut kalıntıları, dini yapıları, mezarları, yolları ve kente dair diğer yan birimler vardır.' Anadolu'nun özellikle Osmanlı dönemi orijinal kent dokusunu yansıtması bakımından önemli olan eski Van şehrinin bir açık hava müzesi konumunda olduğunu vurgulayan Konyar, 'Urartu mimarlarının şekillendirdiği Van Kalesi ve çevresi kendinden sonra gelen toplumlara da yerleşebilecekleri uygun alanlar yaratmış. Van Kalesi, başkent niteliğiyle Demir Çağ Anadolu'sunun en ünik ve etkileyici kentidir. Eski Van şehri, kale ve höyükteki kazı çalışmaları aslında Van kent tarihinin 7 bin yıllık sürecini yansıtır. Bu açıdan söz konusu alanlar Van turizminin gelişmesi adına oldukça önemlidirler. Söz konusu yapılara işlev kazandırılmasıyla bölge özellikle turistik açıdan önemli bir cazibe merkezi olacaktır.' ifadelerini kullandı. Mardin'den Van'a gelen Murat Turhan, Mardin'deki kaleyi turizme kapalı olduğu için ziyaret edemediklerini belirterek, 'Buradaki kalenin ziyarete açık olması önemli. Tarihi bir kale ve manzarası çok güzel. Herkese burayı gelip gezmelerini tavsiye ediyoruz. Tarihi yapıları çok önemli. Buranın turizme kazandırılması, tanıtım çalışmalarının artırılması gerekiyor. Dinlenme yerleri oluşturulmalı. Burası UNESCO asil listesine konulmayı hak ediyor, biz de bunu destekleriz. Van'ın çok güzel yerleri, Ege sahillerinden farksız sahilleri var. Buraların değerlendirilmesi gerekiyor.' dedi. Gürcistan'ın başkenti Batum'dan gelen Hüseyin Divarcı, ilk kez gezdiği Van'ın her yönüyle tarih kokan bir kent olduğunu belirtti. Kentin turizminin gelişmesi için tanıtımının yapılması gerektiğinin altını çizen Divarcı, şöyle konuştu: 'Yazılı ve görsel basında Van'dan daha çok söz edilmesi gerekiyor. Böylece buraya gelecek yerli ve yabancı turistlerin sayısı artacak. Van insanı mükemmel derecede misafirperver. Kime ne sorarsanız her konuda yardımcı oluyorlar ve sizi ağırlamak istiyorlar. 15 yıl Erzurum'da görev yaptım. Van Kalesi'ne geldiğimde 'Erzurum Kalesi gibi mi?' dedim ama gördüğümde heybetinden korktum. Zirvesine çıkar mıyız dedik ve çıktık. İyi ki çıkmışız. Tarih kokuyor, medeniyetlerin izleri var. Geçmişe dönük çok şeyler hayal edebiliyorsunuz. Herkesi buraya davet ediyorum. Burası UNESCO'ya girmeyi hak ediyor. Bu zamana kadar girmemiş olması eksiklik.'