Tarihe tanıklık etmiş 5 kütüphane
Kütüphaneler bilginin bulunmasını, tekrar üretilmesini ve edinilmesini sağlayan kurumlardır. İslam medeniyetiyle birlikte bilimsel bilginin yaygınlaşması ve üretilmesiyle en büyük kütüphaneler, medreselerde ortaya çıktı. Osmanlı, bu geleneği devam ettirdi ve geliştirdi. Bu dönemde en çok Fatih Sultan Mehmed, Kanuni Sultan Süleyman döneminde kütüphaneler kuruldu. Sonrasında Lale Devri'nde II. Mahmut ve II. Abdülhamit dönemlerinde kütüphaneler geliştirildi. Sizler için, tarihe tanıklık etmiş 5 kütüphaneyi derledik.
Giriş Tarihi: 01.04.2020
14:30
Güncelleme Tarihi: 01.04.2020
15:37
Son devir Osmanlı âlimleri arasında önemli bir yeri olan Ârif Hikmet Bey, nâdir eserlerden meydana gelen 12 bin ciltlik bir kütüphaneye de sahipti. Bunlardan beş bin kadarını Medine'de Mescid-i Nebevî'nin kıble tarafında inşa ettirdiği (1853-1855), bugün de kendi adıyla anılan kütüphaneye vakfetmiştir.
Dünyanın en gizemli kütüphaneleri
Ahmed Cevdet Paşa'nın, çok istifade ettiğini belirterek, başka hiçbir yerde bulunmayan nâdir kitaplardan meydana geldiğini söylediği İstanbul'daki kitapları ise ölümünden sonra yeğeni Beykozlu İzzet Bey'e intikal etmiş, bunlardan bir kısmını İbnülemin Mahmud Kemal satın almış ve kendi kitaplarıyla birlikte İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'ne bağışlamıştır. Kuzguncuk'ta babası adına yaptırdığı çeşme de (1812) diğer hayratı arasındadır.
Arif Hikmet Bey'in kişiliği ve konağındaki sohbetler
İNEBEY ESKİ YAZMA ESERLER KÜTÜPHANESİ
İnebey Medresesi içerisinde yer alan kütüphane, Osmanlı tarihinde bilinen, ilk medrese kütüphanesi olarak önemli bir özelliğe sahiptir. Kütüphanenin hizmet verdiği İnebey Medresesi'ni Yıldırım Beyazıt dönemi devlet adamlarından Subaşı İnebey yaptırdı.
Giriş bölümünün sağ tarafındaki, duvar arasında bulunan bir merdivenle de üst kattaki, medreseye ait kütüphaneye çıkılmaktadır. İnebey Medresesi içerisinde yer alan bu kütüphane, Osmanlı tarihinde bilinen, ilk medrese kütüphanesi olarak da önemli bir özelliğe sahiptir.
Medrese, 1674'te Sadrazam Fazıl Ahmet Paşanın amcazadesi Hüseyin Çelebi tarafından esaslı şekilde tamir ettirildiğinden, daha sonraki Şeriyye sicillerinde Hüseyin Çelebi Medresesi adı ile anılmıştır.Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerine kadar hizmet veren medrese, medreselerin kapatılmasıyla birlikte, birçok tarihi eser gibi, özel kişilerin eline geçmiş ve 1962 yılına kadar konserve fabrikası olarak kullanıldı.
Tarih, edebiyat, din, gramer, astronomi, mantık, felsefe konularında çeşitli eserler var. 8 bin 552 cilt el yazması, 18 bin 500 basma eser bulunuyor. Tamamı dijital ortama aktarılan eserler ağırlıklı olarak Osmanlıca ve Farsça kitaplardan oluşuyor.
Sosyal izolasyon sürecinde yararlanabileceğiniz bilimsel ve kültürel içerikler