Türkiye’nin en gizemli 10 yer altı dünyası
Türkiye'nin önemli kültürel miraslarından biri olan yer altı şehirleri, insanoğlunun güvenliğini sağlamak için aldığı önlemlerden en etkileyicisidir. Gizemi hala çözülememiş olan Türkiye'nin farklı bölgelerindeki sessiz dünyaları sizin için bir araya getirdik...
Giriş Tarihi: 14.02.2019
11:47
Mucur Yeraltı yerleşimleri volkanik bir oluşum olan tüf kayalar oyularak yapıldı. Bazı kısımları 2-3 katlıdır. Yeraltı Şehrinde havalandırma; havalandırma bacalarıyla sağlandı. Hristiyanlık Döneminde M.S. 4-5 yy. da yapıldığı tahmin edilen bu yerleşimler sığınma yerleridir. Geniş bir alanı kapsayan yeraltı şehirleri galeri ve tünellerle birbirine bağlanır. Saldırı zamanında girişi engelleyen kapı taşları vardı.
Oldukça dikkat çekici bir yeraltı şehri olan Mucur, 42 odaya ev sahipliği yaptı. Mucur Yeraltı Şehri'nde; bir mekândan diğerine geçmek amacıyla yapıldı. İnsanların ancak eğilerek ilerleyebilecekleri genişlikteki dehlizler, ibadet yerleri, dehlizleri bölmek ve herhangi bir saldırı anında odaları kapatabilmek için yapıldığı düşünülen, büyük hacimli ve dairesel şekilli taş kütlelerden oluşan kapak taşları, yer üstüne açılan havalandırma ve duman bacaları vardır.
DULKADİRLİ İNLİMURAT YERALTI ŞEHRİ
Merkeze 58 km. uzaklıktaki Dulkadirli İnli Murat Köyünde yapılan arkeolojik kazı çalışmalarıyla yapının büyük kısmı ortaya çıkarıldı. Yeraltı şehrinin erken Hristiyanlık döneminde sığınma yeri olarak kullanıldı. Aynı zamanda bu odalarda bir su kuyusu vardı.
Galeri bölümünde değirmen taşı olduğu tahmin edilen iki adet taş kütlesi bulunmakta ancak bu taş kütlelerinin, yuvarlak kemer kapıları kapatmak amacıyla da kullanılmış olabileceği düşünüldü. Aynı odada kaya üzerine kazılmış nişlerle bezenmiş ve Hristiyanlarca kullanıldığı tahmin edilen küçük bir ibadethane de mevcuttur. Yeraltı şehrinin 130 m doğusunda, devamı niteliğinde olan iki avlulu bir yerleşim yeri daha vardır. Mimari yapısı ve şehrin planlama özellikleriyle diğer yeraltı şehirlerinden ayrıldı.
Dehlizleri, mağaraları, yeraltı şehir kalıntılarıyla Ağırnas günümüzden en az 3000 yıl öncesinden insanların oturduğu düşünülen bir yerleşim merkezidir.
16. ve 17. yy. Türkiye'den İngiltere'ye ihraç edilen mallara ait listenin ilk sırasında Ağırnas'ta dokunan kumaşlar yer aldıı. Bilhassa "Ağırnas boğası" denilen ince yumuşak beyaz pamuklu bez başta İngiltere, Fransa ve Hollanda da çok aranan rağbet gören ticari mallar arasında görüldü. Burası 1923-2003 arası Taşören adını taşıdı ve daha sonra yeniden eski adına döndü
İlk olarak 1975 yılında keşfedilip, 1991 yılında ancak iki katı ziyarete açılabilen Tatlarin Yeraltı Şehri, Nevşehir'in Tatlarin kasabasının "Kale" olarak bilinen tepesinde yer alır. İyi korunmuş olan fresklerdeki sahneler bantlarla birbirinden ayrılarak farklı görünüm elde edildi. Zeminde koyu gri, tasvirlerde ise mor, hardal ve kırmızı renkler kullanıldı. 1991 yılında ziyarete açılan yeraltı şehri ise, mekânlarının büyüklüğü, erzak depolarının sayısının ve kiliselerin çokluğu nedeniyle askeri garnizon ya da manastır kompleksini akla getirir. Yeraltı şehri oldukça geniş alanlara yayılmış, ancak küçük bir kısmı temizlenebildi. Halen iki katı gezilebilen yeraltı şehrinin en önemli özelliği diğer yeraltı şehirlerinde pek bulunamayan tuvalete sahip olmasıdır.