Osmanlı'nın musiki okulları
Osmanlı Maârifi'nin teşkilatlanma sürecinde açılan okullar içerisinde bulunan mûsikî mektepleri müzik tarihimiz açısından önemli bir yere sahip. Başta İstanbul olmak üzere ülkenin çeşitli yerlerinde pek çok mûsikî okulu kuruldu. Başlangıçta bazı dernek ve cemiyetlerin bünyesinde bulunan küçük çaptaki topluluklar zamanla yerlerini profesyonel mûsikî eğitimi veren mekteplere bıraktı. Savaşın getirdiği olumsuz atmosferden dolayı uzun yıllar eğitim yapılamayan bu okullar günümüz konservatuar ve mûsikî cemiyetlerinin temellerini oluşturdu. İşte Osmanlı dönemindeki mûsikî eğitiminin profesyonelleşme süreci…
Giriş Tarihi: 11.01.2019
16:33
Güncelleme Tarihi: 06.01.2020
12:41
PAUL LANGE MÛSİKÎ MEKTEBİ
Özel bir mûsikî mektebi olan okul, Paul Lange tarafından kurulmuştur. Lange Osmanlı'nın son dönemlerinde Batı mûsikîsi eğitimi veren ve askeri mızıkaları yetiştirmek için Avrupa'dan gelen bando şeflerindendir. Berlin Mûsikî Mektebi'nde öğrenim görmüş olan bu müzik adamı İstanbul'da ilk olarak özel Alman kolejinde mûsikî muallimliği ve Alman Protestan Kilisesi'nde orgculuk görevlerinde bulundu. Mûsikî çalışmalarını ilerleterek çeşitli Batı mûsikîsi koroları kurdu ve birçok öğrenci yetiştirdi. Paul Lange , İstanbul'un konser hayatının içinde aktif bir şekilde rol aldı, 1889 yılında gerçekleşen bir konserde piyanist ve orkestra şefi olarak yer aldı.
SARAYLARDAKİ MÜZİK EĞİTİM KURUMLARI
ENDERÛN-İ HÜMÂYÛN
Doğrudan doğruya padişahın şahsına bağlı olan Enderun Mektebi, I. Murad tarafından kurulmuş, II. Murad, Fâtih Sultan Mehmed ve II. Bayezid döneminde gelişmiştir. Enderûn Mektebi Osmanlı Devleti'nin kudretini muhâfaza etmek için nitelikli insan yetiştirmek amacıyla kurulmuş bir eğitim müessesesidir. Her öğrencinin yeteneğine göre Enderûn'da iki tür eğitim verilmiştir. Bir yandan ilim adamları ve sanat ustaları tarafından günlük eğitim yapılırken bir yandan da Enderûnlu subayların idaresinde askeri eğitim verilmiştir. Enderûn'da musîki öğrenimi titizlikle yapılmış, müziğe yatkın gençler belirlendikten sonra saz ve ses sanatkârı olmak üzere meşkhâneye gönderilmişlerdir.
Sarayın en önemli teşkilatlarından biri olan Enderun mektebinde müzik derslerinin yanı sıra matematik, geometri, hukuk, tarih, mimari, Türkçe, Arapça, Farsça, İslami bilimler gibi pek çok alanda eğitim verilmiştir. İstanbul'un fethinden sonra yönetim merkezi Topkapı Sarayı olmuş ve müzik çalışmaları burada devam etmiştir. Mekan olarak, saraya alınan çocukların müzik eğitimi için çoğunlukla 17. yüzyıla kadar Topkapı Sarayı'nda Enderun'daki Büyük ve Küçük Odalar tahsis edilmiş, IV. Murad döneminde bu faaliyet Seferli Koğuşu'na nakledilmiştir.
Mehterhâne Osmanlı döneminde askerî müzik yapmaktan sorumlu kurumun ismi. İstanbul başta olmak üzere eyalet ve vilâyet merkezlerinde ve kalelerde mehter takımları mevcut. Eskiden sadece davul ve kös'lerin kullanıldığı askeri müzik, Osmanlı zamanında kurumlaşmaya başladı. Tarihi Orta Asya'daki Türk boylarına kadar uzanan Mehter'in teşkilatlanma süreci Osman Gazi zamanına kadar dayanır. Savaş tekniği olarak kullanılan mehter müziğinin amacı, çok uzaklardan duyulan ve gitgide yaklaşan gök gürültüsüne benzer sesiyle düşmanın moralini bozarak, savaşacak güç bırakmamak, korkutarak teslim olmalarını sağlayarak insan kıyımını önlemekti.
Mehter'in ikamet ettiği binalara mehterhane deniliyordu. Bunun içerisinde meşkhane, koğuş, yemekhane gibi kışlalar (salonlar) bulunuyordu. Müzik eğitimi bu meşkhanelerde veriliyordu. Mehter müziği icracıları, görevliler ve öğrenciler bu kışlalarda barınırlardı. Mehterhanedeki öğrenciler genellikle devşirmelerden seçiliyordu ve eğitimlerine usul ile başlanıyordu. Mehterin müzik eğitimine Osmanlıda önem verildi, gerektiğinde dışarıdan alanında uzman hocalar saraya getirtildi.
Mehterhanenin kapatılmasıyla yerine kurulan ordu için yeni bir askeri müzik bölüğüne ihtiyaç duyulmuş ve "Musikâ-i Hümâyûn" adıyla bir bando bölüğü kurulmuştur. Mûsika-i Hümayûn'da ilk ciddi eğitim, Donizetti'nin göreve gelmesiyle başlamıştır. Donizetti ilk olarak batı nota yazım sistemini bando üyelerine öğretmek için, öncelikle müzisyenlerin bildiği "Hamparsum" nota yazım sistemini öğrenmiş, bu sistemin batı müziğindeki karşılıklarını gösteren bir çizelge hazırlayarak, batı nota yazım sistemini öğretmiştir. Ardından enstrüman icrâsı ile ilgili problemleri çözmeye çalışmış, icrâya dayalı bir eğitim sitemi geliştirmiştir. Mûsika-i Humâyûn'da kuruluş tarihi 1827'den, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışına kadar birçok gelişme ve değişimler yaşamıştır. Bu gelişim ve değişimler başa geçen padişahların müzikle olan ilgilerine göre değişiklik göstermiştir. Yine bu kurumda pek çok önemli müzisyen çalışmış veya yetişmiştir.
SARAY DIŞINDAKİ DİĞER MÜZİK EĞİTİM KURUMLARI
MEVLEVİHANE
Mevlevîhaneler, ciddi müzik eğitimi veren dergâhlarıyla müziğin gelişmesinde önemli bir görev almış özellikle İstanbul başta olmak üzere ülke geneline yayılmış tekkeleriyle yine önemli müzisyenlerin yetişmesinde rol oynamıştır. Bunların bazıları hoca olarak saraya kabul edilmişlerdir. Bunlara örnek olarak; Neyzen Salih Dede, Sayit Dede, Yusuf Paşa, Salim Bey, Kanuni Ethem Efendi gibi isimleri verilebilir. Mevlevî dergâhlarında Mevlevî müziğinin yanında dinî ve din dışı müziğin her çeşidi öğretilmekteydi. Burada her türlü müzik icrası ve meşkinin yanında müzik konusunda sohbetler edilir, ayrıca semâ meşki de yapılarak semâzen yetiştirilirdi. Anadolu'nun en ücra ve küçük şehirlerinden başka imparatorluğun Balkan ve Ortadoğu eyaletlerinde de açılmış olan Mevlevîhâneler Osmanlı müziğinin yayılmasında başlıca rolü oynadılar.