Arama

Deprem sonrası psikolojik travmalar

Yüzyılın depremi olarak tanımlanan 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde gerçekleşen iki Kahramanmaraş depremi on ilde, derin yaralar açtı. Yaşanan bu afet, tüm ülkeyi yasa boğarken afet bölgesinden gelen haberler herkesi derinden sarstı. Yaşanan afet insanların psikolojisini olumsuz yönde etkiledi ve travmalara sebep oldu. Peki, bu durumla nasıl baş edebiliriz?

"LÜTFEN ÜZÜLÜN, AĞLAYIN"

🔸 Afetlerden, yaşanan sıkıntılı durumlardan etkilenen kişi, yaşadıklarını dışarıya üzüntü ve ağlama şeklinde duygu durumları ile yansıtır. Bu insanın verdiği olağan tepkilerdir. Yaşanan üzüntüler, acılar, gece uyumama, her an haberleri takip etme gibi durumlar, hala insan olduğumuzun, maddeleşen dünyada duygularımızı kaybetmediğimizin bir göstergesidir.

🔸 Konuyla ilgili Peynirci de verilen tepkilerin psikolojik açıdan gayet normal olduğunu vurguladı:

"İnsanlar diyor ya çok üzülüyorum, mahvoluyorum, içim çok kötü oluyor. Lütfen böyle olun. Lütfen üzülün, ağlayın, canınız yansın, uyumayın. Lütfen uyumayın, o insanlar sabaha kadar uyumuyor. Yani bu, ben hayatımı mahvedeyim demek değildir. Hayır, bu hala insan olduğumuzun göstergesidir. Hala insanız ve hala duygularımız var. Hala dünyanın bu kadar materyalleştiği, çıkar ilişkisine geldiği bir ortamda siz insani duyguları yaşıyorsanız ve bu birkaç haftayı buluyorsa, o insanların yaşadığı gibi siz de bu durumu yaşıyorsanız bu kötü bir şey değil. Gerçekten çok iyi bir yerdesiniz. Hala insansınız, hala insani değerleriniz var demektir."

Bu süreci uzaktan takip eden insanların psikolojik anlamda yapması gerekenler:

◾ Aktif bir insansa, biraz durgunlaşmak
◾ Hayatı, afeti düşünmek
◾ Tefekkür etmek
◾ Dua etmek
◾ Nereden geldiğini ve nereye gidiyor olduğunu sorgulamak
◾ Sessizliğini sürdürmek

Hafızamızdaki taze yaralar: Depremler

"KENDİMİZDE DE DEPREM VE ENKAZ OLDU"

🔸 Deprem binaları, şehirleri yıkmakla kalmayıp insanların psikolojileri, hayatlarını da derinden sarsmıştır. Enkaz, sadece bölgede kalmayıp, bireylerin zihinlerinde de varlık göstermiştir.

🔸 Peynirci, afet bölgesinde olmayan ancak durumu yakinen takip eden insanların iyi dileklerde bulunması gerektiğini söyleyedi:

"İyi niyetlerimizi, iyi dileklerimizi konuştıralım. Çünkü şu an öyle bir an ki, orada öyle akut bir dönem yaşanıyor ama şkendi içinizde de bir akut dönem yaşandığınızı unutmayın. Orada bir deprem oldu, enkaz oldu ama şu an kendimizde de bir deprem ve enkaz oldu. Bu enkazı toparlamamız gerekiyor. Nasıl bir enkaz oldu? Hayatı sorgulamaya başladık mı? Bir ailenin, anne babanın çocuğuna kavuşması ya da bir çocuğun annesiz babasız hayatına devam etmesi ve her geçen gün sayılarının artması. Böyle bir duruma bakarak da hayatımıza biraz daha çeki düzen verme konusuna, hayatı algılama konusuna bakalım."

"YAPILABİLECEK EN BÜYÜK ŞEY YARDIM GÖNDERMEKTİR"

🔸 Bu süreçte insanların kendisini birlik beraberlik açısından daha iyi hissetmek adına gerçekleştirecekleri eylem, yardımlaşmaktır.

🔸 Zira oradaki insanların şu an battaniyeden yiyeceğe, kıyafetten ayakkabıya birçok temel ihtiyacı bulunuyor. Onların dertlerine derman olmak, yardım eden kişinin de psikolojisine iyi gelecektir.

🔸 Peynirci, afet bölgesine yapılan yardımın önemine şöyle değindi:

"Yardımlaşma, insanın kendine ait olan bir şeyi feda etmesi, vermesidir ve yardımlaşmak beyinde bir noktadan sonra gerçekten de sanki ödül kazanmış gibi insanı mutlu eder. En sevdiğinizden verin diyor. İnsanı onlar bir nebze olsun rahatlatıyor. Çünkü bizim sahip olduğumuz şeyler aslında bizim için bir külfet, bir ağırlık. Ama siz onu ihtiyaç sahibine verdiğiniz zaman o insanın üzerindeki külfet ağırlıktan çıkıyor ve bir insana ihtiyacını gidermek, yardım etmek, gülümsemesine vesile olmak, yardımlaşmaya sebep olmak, empati yapabilen insan için sanki kendisine yapılmış kadar mutlu oluyor. O insana bir mont verdiğinizde, sanki bana çok güzel bir mont vermişler kadar mutlu oluyorsunuz, o kadar içiniz rahatlıyor. Yardımlaşmanın, birlik ve beraberliğin kıymeti de burada. Çünkü hep diyoruz ya nasıl beyin ağlarla birbirine bağlanmışsa biz de insanlar olarak sosyal varlıklarız ve iletişim kurarak birbirimizle bağ kuruyoruz."

4. seviyede alarm ne demek? Afetlerde müdahale seviyeleri...

"HER İNSANIN DAYANMA GÜCÜ FARKLIDIR"

🔸 Depremin ardından herkes gerek sosyal medyadan gerek televizyondan haberleri takip etme ihtiyacı hissetmektedir. Bu süreçte aldığımız haberlerden, afet yeri görüntülerinden etkilenme ihtimalimiz oldukça yüksek. Ancak yaşananları yok sayarak rahat bir hayat sürmek, olmamış gibi davranmak mümkün değildir. Bununla birlikte bazen psikolojik açıdan biraz olsun haberleri izlemeye ara vermemiz gerekebilir. Bedenimiz bu konuda bize siniyaller gönderebilir.

🔸 İşte tam da bu noktada neler yapmamız gerektiğni Peynirci şu ifadelerle anlattı:

"Her insanın kapasitesi, yani bir olaya katlanma ve dayanma gücü farklıdır. En başta bunu kabul edelim. Herkes aynı olayı, aynı şekilde kaldıramaz, aynı şekilde tepkiler veremez. Her kişinin yapısı farklı olduğu için de olaylara vereceğimiz tepkiler de farklıdır. Bir kişi sabahtan akşama kadar haber izlemesiyle duyarsızlaşabilir. Ama başka birinin izlediği bir haber bütün gününü götürebilir. Burada şu ayrımı yapmak çok kıymetlidir. Böyle bir olayda bir-iki hafta, bir ay gündeminizin değişmesini, rutinlerinizin eskisi gibi olamamasını, çok fazla üzülmenizi, ağlamanızı ya da kendinizle alakalı ciddi sorgulamaya çekilmenizi, sessizleşmenizi sağlıklı buluyorum. Bunlar gerekli de olabilir. Yani belki de sizin için o videoyu görmeniz kendinize çekilmenize, merkezinize geçmenize katkı sağlayacaktır ve belki de buna ihtiyacınız vardır. Hani ihtiyaçlara bazen binaen konuşuyoruz ya, belki ihtiyacınız varsa bu yası tutmaya çalışın, bu yasta kalmaya çalışın."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN