Batı’nın ikiyüzlülüğüne içeriden şahit olmuş Batılılar
Yüzyıllar boyunca Müslümanları barbarlıkla, İslam dünyasını da gericilikle suçlayan Batı, kendi insanını gerek okul gerekse medya yoluyla İslam düşmanı olarak yetiştirmeye devam ediyor. Batı'nın ikiyüzlülüğüne içeriden şahit olmuş düşünürlerin tespitleri ise durumun vahametini apaçık ortaya koyuyor. Batı'nın dününü ve bugününü eleştiren dört Batılı düşünürü listeledik.
Giriş Tarihi: 11.09.2019
09:20
Güncelleme Tarihi: 21.10.2023
11:45
◾ Eserlerinde modernleşmenin sıkıntılarını, sorunlarını tespit etmiş ve aydınlanmacı aklın yarattığı yaklaşımları oldukça radikal bir şekilde eleştirdi. "Çelişkiler dolu bir proje" olarak nitelendirdiği modernizmin esas probleminin rasyonel aklı aşırı yüceltmesi olduğunu öne süren Bauman'a göre rasyonel akla iman derecesinde bağlı olan kişi "ahmak "tan öte bir şey değildir.
"Düşmanlarla savaşırız, dostları severiz ve onlara yardım ederiz; ama ne düşman ne dost olanlara ne diyeceğiz? Ya da hem düşman hem dost olanlara?"
◾ Zira akla duyulan bu sınırsız iman, insanı kendisine yabancılaştırmaktan ve ahlaki olanın faydacı olanla yer değiştirmesinden başka bir işe yaramaz. Bu anlayışın oldukça yaygın olduğu Batı toplumları doğru olarak belledikleri bu yaklaşımın bedelini çok ağır bir şekilde ödemektedir hâlâ.
"Anlamak, ahlaklı olmaktır. Ahlaklı olmak, anlama fırsatını kullanmaktır."
◾ 20'nci yüzyılın en etkili düşünürlerinden biri olan Annemarie Schimmel, 7 Nisan 1922'de Almanya'nın Erfurt şehrinde doğdu. Schimmel doktora çalışmasını henüz on dokuz yaşındayken Berlin Üniversitesi'nde İslam dilleri ve medeniyeti üzerine yaptı.
◾ Yirmi üç yaşında Almanya, Marburg Üniversitesi'nde Arap dili ve İslam Araştırmaları profesörü oldu. Aynı üniversitede ikinci doktorasını dinler tarihi alanında yaptı.
◾ Sosyal ve ekonomik krizlerle boğuşan Nazi Almanya'sında, Doğu ile ilk tanışıklığı Arap masalları üzerinden başladı. Sonrasında bitmek bilmeyen bir merak ile ömrünü Doğu ile Batı arasında bir gönül köprüsü kurmaya vakfetti. Türkiye'deki yazma eserler üzerinde çalışmak ve ilmî araştırma yapmak amacıyla 1952 yılında İstanbul'a gitti. Bu çalışmaları sırasında birçok Türk şair ve düşünürüyle tanıştı, bazı dergilerde Cemile Kıratlı takma adıyla yazılar yazdı.
"Tasavvuf, gerçek tevhit yoluyla kişinin bireysel kurtuluşa ulaşma çabasıdır."
◾ Ona göre, Batı kültüründe teknoloji ve dijitalleşme ile kaybolan etik ve estetik bilinç ancak İslam kültürüyle ilişki kurularak yeniden canlandırılabilirdi. Doğu'ya duyduğu bu yoğun ilgi ve tecessüs onu Alman meslektaşlarının ağır eleştirileri ile muhatap bıraktı.
◾ Doğu ve Batı'nın felsefe, tasavvuf ve mistik akımlarının geniş bir taramasını yapıp kısa bir mukayese, geniş bir giriş yazısı ve zengin açıklamalarla birlikte neşretti (Ankara 1958). Türkiye'de bulunduğu yıllarda sadece ders vermekle kalmayıp Müslüman Türk kültürünü, Anadolu'nun yetiştirdiği evrensel değerleri, tasavvuf şairlerini, düşünürlerini, mistiklerini ve bunları yetiştiren geleneği anlamak için büyük gayret sarfetti.
"Nefsin talim ve terbiyesi için ana araç eskiden olduğu gibi bugün de oruç ve uykusuzluktur."