Batı’nın ikiyüzlülüğüne içeriden şahit olmuş Batılılar
Yüzyıllar boyunca Müslümanları barbarlıkla, İslam dünyasını da gericilikle suçlayan Batı, kendi insanını gerek okul gerekse medya yoluyla İslam düşmanı olarak yetiştirmeye devam ediyor. Batı'nın ikiyüzlülüğüne içeriden şahit olmuş düşünürlerin tespitleri ise durumun vahametini apaçık ortaya koyuyor. Batı'nın dününü ve bugününü eleştiren dört Batılı düşünürü listeledik.
Giriş Tarihi: 11.09.2019
09:20
Güncelleme Tarihi: 21.10.2023
11:45
◾ Sömürge ve kölelik anlayışıyla insanlara en büyük zulümleri yaşatanın ve bugün dünyadaki açlık, sefalet ve geri kalmışlığın asıl sorumlularının Batılılar olduğunu söylemekten geri durmayan Garaudy'nin gözünde Batı , insanlık tarihi için bir istisna ve kazadan ibaret . Kendi tabiriyle "beyaz hastalığa " tutulmuş Batılı aklın tek kurtuluş reçetesi, diğer medeniyetlerle dostane ilişkiler kurmaktan geçtiğini söyledi.
"Binlerce yıllık bir perspektiften bakıldığında apaçık görülür ki Batı, insanlık tarihinin en büyük canisidir."
◾ Roger Garaudy, Müslümanlar olmasaydı, Batı'nın hâlâ Orta Çağ karalığında insanlık dışı bir hayat süreceğini ve asıl barbarların Batılılar olduğunu haykırıyor. Batı'nın her bakımdan iflâs ettiğini açıklıyor. Batı'nın dünya insanlığına karşı yaptığı cinayet, sömürü ve soykırımları gözler önüne seriyor.
"Batı bir tesadüftür. Kültürü de uyumsuzluk arz etmektedir; çünkü ana esaslarda tahrife uğramıştır."
◾ İslam medeniyetinin dünyanın gelmiş geçmiş en soylu ve en insancıl medeniyeti olduğunu apaçık ispat ediyor. İslam'ın gerçek değerini ve yüceliğini Batılı aydınlara reddedemeyecekleri bilgi ve belgelerle kabul ettiriyor.
◾ Batı'nın ve insanlık âleminin ancak İslam bilgeliği ve insan anlayışıyla barış ve huzura ereceğini bütün aydın zihinlere yerleştiriyor.
"Tutturulan bir ilerleme masalı ve saplantısı, dünyayı tarihin en insanlık dışı gerilemelerine sürükledi."
◾ Zygmunt Bauman, 19 Ekim 1925'te Polonya Poznan'da doğdu. Sosyolog ve filozof. Postmodern felsefenin hem sosyoloji alanında uyarlanmasını hem de genel kuramsal düzeyde sağlıklı bir şekilde değerlendirmesini ortaya koyan yapıtlarıyla tanınmaktadır. Doğduğu günden ölümüne kadar "Uygar Batı'nın" krizleriyle boğuşup bu krizlerin nedenlerini sorguladı.
◾ Zygmunt Bauman, 1980'li yıllardan itibaren, Modernizm ile Totaliterizm arasındaki bağlantılar üzerine hem kuramsal hem de sosyolojik incelemeleriyle öne çıktı. Özellikle Almanya'daki Nasyonalsosyalizm üzerinden Holocaust hakkındaki çözümlemeleri bu bağlamda önemli bir etki yaptı. Böylelikle, Modernizme içkin kavram ve kategorilerin Totaliterlikle doğrudan ya da dolaylı ilişkileri derinlikli olarak ve disiplinlerarası bir yöntemle ortaya konulmuş olundu.
◾ Eserlerinde modernleşmenin sıkıntılarını, sorunlarını tespit etmiş ve aydınlanmacı aklın yarattığı yaklaşımları oldukça radikal bir şekilde eleştirdi. "Çelişkiler dolu bir proje" olarak nitelendirdiği modernizmin esas probleminin rasyonel aklı aşırı yüceltmesi olduğunu öne süren Bauman'a göre rasyonel akla iman derecesinde bağlı olan kişi "ahmak "tan öte bir şey değildir.
"Düşmanlarla savaşırız, dostları severiz ve onlara yardım ederiz; ama ne düşman ne dost olanlara ne diyeceğiz? Ya da hem düşman hem dost olanlara?"