10 soruda Osmanlı’da matbaa ve İbrahim Müteferrika
İbrahim Müteferrika kaleme aldığı bir risalede, tarih boyunca bazı istilalar yüzünden yazma eserlerin yok olduğuna ve doğru düzgün yazı yazacak hattatlar kalmadığından, yazmaların birçoğunun yanlışlarla dolu olduğuna vurgu yapmıştı. Müteferrika, bundan tam üç asır önce tarihimizin ilk matbaasını kurarak, Vankulu Lügatı adlı eserin ilk baskısını yaptı. Peki, bu eserin dışında o dönem matbaada basılan ilk eserler hangileriydi? Müteferrika'nın bastığı bu kitapları kimler aldı? Matbaanın Osmanlı topraklarına geç gelişi "günah olarak görülmesi" veya "hattatların boykotu" gibi nedenlerle açıklanabilir miydi?
Giriş Tarihi: 31.01.2019
18:24
Güncelleme Tarihi: 05.02.2019
16:35
MATBAA HANGİ ŞARTLAR ALTINDA, NE KADAR KİTAP BASTI?
Matbaanın tesisinde önemli bir rolü bulunan Yirmi Sekiz Çelebizâde Mehmet Said Efendi'nin bir süre sonra matbaacılıktan ayrılması ile birlikte iş tamamen İbrahim Müteferrika'ya kaldı. Müteferrika ölümüne kadar matbaada 17 kitap bastı. Matbaanın ilk iki kitabı bin adet, üçüncüsü bin 200 adet basıldı ancak sonrakilerde bu sayı 500'e indi. Baskı sayısının azalmasında kitapların satılmamasının da rolü vardı.
1735 yılına kadar 13 kitap basan Müteferrika, Osmanlı-Avusturya-Rus Savaşında üstlendiği görevler ve Lehistan elçiliği sebebiyle beş yıl kitap basamadı. 1740-1742 yıllarında dört kitap daha bastıysa da ömrünün son beş yılında yine devlet işleri sebebiyle matbaa yeni eserler vermedi. Bu yıllarda İbrahim Müteferrika Dağıstan'a gidip döndü ve Yalova'daki Kâğıt Fabrikası ile ilgilendi. Ayrıca bir yıl Divân-ı Hümâyûn tarihçiliği denilen görevde bulundu. Bütün bu meşguliyetleri ve yaşlılığı matbaanın faaliyetlerini engelledi.
İBRAHİM MÜTEFERRİKA NASIL BİR YAYIN POLİTİKASI İZLEDİ?
İbrahim Müteferrika bastığı kitapların büyük bir kısmına ilaveler ve açıklamalar yaptı, bir kısmını da notlar ve haritalar ekleyerek zenginleştirdi. Bilhassa Kâtip Çelebi'nin Cihânnümâ 'sına yaptığı ilaveler onun Rönesans sonrası Avrupa'daki gelişmeleri nasıl takip ettiğini açıkça gösterir. Batı'da gelişen yeni astronomi ve kainat sistemleri hakkındaki bilgileri, yayınladığı Cihânnümâ 'ya ilave etmişti. Bu yüzden Müteferrika'nın yayınladığı Cihânnümâ bir asır boyunca, Türkçede bu konudaki en önemli metin oldu.
Müteferrika bastığı kitaplarda doğru metni yayınlamak için çok uğraşırdı. Nitekim Tarih-i Hind-i Garbi' yi inceleyen Thomas Goodrich, bu eserin mevcut yazma metinlerinin hiçbirisinin tam ve doğru olmadığını, tama ve doğruya en yakın olanın 1730'da Müteferrika'nın yayınladığı olduğunu ve onun bu sonuca birden fazla metin kullanarak vardığını söyler.
İbrahim Müteferrika'nın bastığı kitaplar, tarih, coğrafya, dil gibi konularla, askerlik sahasındadır. Araştırmacılar onun bastığı eserlerin seçiminde oldukça isabetli davrandığı görüşündedir.
MÜTEFERRİKA ‘YAZMA KİTAP GELENEĞİNE’ NASIL UYDU?
Matbaa çalışmaları başında serlevha kullanmayan Müteferrika, 1731'de yayınladığı kendi eseri Usulü'l Hikem fi Nizâmü'l Ümem 'den itibaren artık matbu serlevha kullanmaya başladı. Bu durum o dönemde çok güçlü olan el yazma geleneğine uymak zorunda kaldığının bir işareti olarak görülür.
Müteferrika'nın bugüne kadar muhafaza edilen ilk baskılarında serlevhasız satılmaya sunulduğu için satın alındıktan sonra hemen müzehhibe serlevha sipariş edildiğini veya son baskılarındaki matbu serlevhaların sonradan renklendirildiği belirtilir.
MÜTEFERRİKA’NIN BASTIĞI KİTAPLARI KİMLER ALDI?
Kitap alanlar arasında Müteferrika matbaasında tashihler yapan eski Galata kadısı Esad Efendi'nin terekesinde "basma bir Vankulu" vardı. Matbaada çalışmış olmasına rağmen bu dönemde basılan diğer kitapların terekesinde yer almaması da ilginç bir durumdur.
Sadrazam Hacı Ahmed Paşa'nın muhallefat defterinde Naima ile Çelebizade tarihleri ve Vankulu Lugati, Şeyhülislam Hayatizâde Mehmet Emin Efendi'nin terekesinde Raşid Tarihi, Cihannüma ve Naima Tarihi yer almaktaydı.
Matbu kitap alan kişiler arasında genelde kethüda, mektupçu, Çavuşbaşı, başhalife, emin gibi Osmanlı saray ve merkez bürokrasisinde çalışanlar ve imam, hatip, müderris, şeyhülislam, müftü, kadı gibi ulema mensupları vardı.
Özellikle ulemanın kitap alması matbaaya karşı olmadıklarını açıkça ortaya koyuyor. İncelenen terekelerde el yazmalarının sayısının basma eserlere nispeten daha fazla olduğu görülüyor. Fakat bu durum matbaanın başlangıcında çok normal bir durumdur.
İLK TÜRK MATBAASI NE ZAMAN KAPANDI?
Müteferrika'nın 1747'de ölümünden sonra matbaanın işletme izni Rumeli kadılarından İbrahim Efendi ile Anadolu kadılarından Ahmet Efendi'ye müştereken verildi. Bu ikili matbaada sadece bir kitap basabildiler.
Talebin olmaması ve halkın ilgisizliği sebebiyle işi bıraktılar. 1757'de basılan kitap da İbrahim Müteferrika tarafından basılan Vankulu Lugati 'nin ikinci baskısıydı. Matbaa uzun bir sessizlik dönemi geçirdikten sonra tekrar 1784'te açılabildi.
İbrahim Müteferrika'nın Latince'den tercüme ettiği Târîh-i Seyyâh'ın ilk sayfası.