10 soruda Osmanlı’da matbaa ve İbrahim Müteferrika
İbrahim Müteferrika kaleme aldığı bir risalede, tarih boyunca bazı istilalar yüzünden yazma eserlerin yok olduğuna ve doğru düzgün yazı yazacak hattatlar kalmadığından, yazmaların birçoğunun yanlışlarla dolu olduğuna vurgu yapmıştı. Müteferrika, bundan tam üç asır önce tarihimizin ilk matbaasını kurarak, Vankulu Lügatı adlı eserin ilk baskısını yaptı. Peki, bu eserin dışında o dönem matbaada basılan ilk eserler hangileriydi? Müteferrika'nın bastığı bu kitapları kimler aldı? Matbaanın Osmanlı topraklarına geç gelişi "günah olarak görülmesi" veya "hattatların boykotu" gibi nedenlerle açıklanabilir miydi?
Giriş Tarihi: 31.01.2019
18:24
Güncelleme Tarihi: 05.02.2019
16:35
İLK TÜRK MATBAASI NE ZAMAN KAPANDI?
Müteferrika'nın 1747'de ölümünden sonra matbaanın işletme izni Rumeli kadılarından İbrahim Efendi ile Anadolu kadılarından Ahmet Efendi'ye müştereken verildi. Bu ikili matbaada sadece bir kitap basabildiler.
Talebin olmaması ve halkın ilgisizliği sebebiyle işi bıraktılar. 1757'de basılan kitap da İbrahim Müteferrika tarafından basılan Vankulu Lugati 'nin ikinci baskısıydı. Matbaa uzun bir sessizlik dönemi geçirdikten sonra tekrar 1784'te açılabildi.
İbrahim Müteferrika'nın Latince'den tercüme ettiği Târîh-i Seyyâh'ın ilk sayfası.
MATBAA OSMANLI’YA NEDEN GEÇ GELDİ?
Matbaanın Osmanlı topraklarına geç gelişi, bitip tükenmek bilmeyen bir tartışma konusudur. Ancak Osmanlı tarihinde üzerinde düşünülmeden tartışılan konuların en başta geleni de yine bu meseledir. Kimi günah diye matbaanın gelişine engel olundu derken, kimi de hattatların boykotundan gelmedi der; ancak gerçek öyle değildir.
Matbaanın geç gelmesi meselesi tartışılırken İstanbul'da bulunan 90 bin hattatın buna engel olduğu anlatılır. Bu bilgi üzerinde araştırma bile yapılmadan bir an düşünülse böyle bir şeyin mümkün olamayacağı rahatlıkla anlaşılır. Bırakın 90 bin hattatı, o dönemde tüm İstanbul'da bu kadar esnaf yoktu.
Matbaanın geç gelmesiyle ilgili bir diğer yorum da Osmanlıların matbaayı günah diye geç kabul ettiğidir. Hâlbuki böyle bir sebeple matbaanın geç geldiğine dair elde hiçbir delil yoktur. Bu tamamen ideolojik bir yorumdur.
Matbaanın kurulmasından İbrahim Müteferrika'nın ölümüne kadar geçen yaklaşık 20 yıllık dönemde Müteferrika'nın gayretiyle 17 kitap basılabildi. Müteferrika'nın ölümünden sonra ise yalnızca bir kitap basıldı ve ondan sonra matbaa 27 yıl faaliyetine ara verdi. Bu durum, matbaanın kurulmasının yanı sıra faaliyetlerinin de tamamen İbrahim Müteferrika'nın gayretleriyle yürüdüğünü, ancak buna karşılık toplumda kitap basımına fazla bir rağbetin olmadığını açıkça gösterir.
Ülkemize matbaanın gelişi ele alınırken toplumsal talebin ve altyapının ne ölçüde olduğunun iyice incelenmesi ve bunun gecikmeye ne kadar tesir ettiğinin belirlenmesi, bu konuyu daha iyi açıklar. Yoksa matbaanın açılmasına, üzerinde düşünülmeden hiçbir zaman olmamış 90 bin hattatın veya din anlayışının engel olduğunun iddia edilmesi bu konuyu izah etmediği gibi, boş tartışmalara sebep olur. Matbaa Osmanlı topraklarına okuma kültürü yerleşmediği için geç geldi.
Erhan Afyoncu'nun Sorularla Osmanlı İmparatorluğu adlı kitabından derlenmiştir. Kitabı incelemek veya satın almak için tıklayın.