Abdülhamid'in İstanbul'a armağan ettiği 50 eser
Abdülhamid'in siyasi yönü ile birlikte, Osmanlı vatanına kazandırdığı eserleri konuşmak, onun çağın gerekliliklerini ve ilerisini düşündüğünün bir kanıtıdır. Peki, Abdülhamid'in başkent olan İstanbul'u, marka şehir haline getirmek için dünyanın önde gelen mimarlarına ve şehir plancılarına İstanbul ile ilgili projeler çizdirdiğini biliyor muydunuz?
Giriş Tarihi: 16.09.2019
09:08
Güncelleme Tarihi: 21.09.2021
11:13
Topkapı Sarayı'nın Gülhane'ye inen yokuşu üzerinde yer alan bina, Sultan Abdülhamid tarafından güzel sanatlar eğitimi vermesi için yaptırıldı.
Sultan II. Abdülhamid saltanatının ilk yıllarında güzel sanatlar okulu açılması için bazı girişimlerde bulunsa da Osmanlı- Rus Savaşı'nın yol açtığı olumsuz ortam sebebiyle bu girişimler gerçekleşememişti. Açılaması istenen güzel sanatlar okullarının ders programları hazırlanmasına rağmen bilinmeyen sebeplerle faaliyete giremedi. Daha sonraki yıllarda Müze-i Hümayun Müdürü Osman Hamdi Bey tarafından bu fikir tekrar ele alındı.
Sultan II. Abdülhamid tarafından 1 Ocak 1882 yılında Osmanlı'nın ilk güzel sanatlar mektebi olan Sanâyi-i Nefîse Mektebi açılması için irade çıktı ve müdürlüğüne Osman Hamdi Bey getirildi.
Bebek'te Küçükbebek Caddesi'nin girişinde, sağ tarafta yer alır. 1930'lu yıllarda yol genişletme çalışmaları nedeniyle orijinal yeri olan Bebek Karakolu arkasından sökülüp bu bölgeye taşınmıştır. Geçmişten günümüze gelen Bebek'teki önemli kültürel miraslardan olan çeşme, tek yüzlü duvar çeşmesidir. Çeşme, yüksekçe bir tekne taşı olan Hamidiye Çeşmesi'dir. Önündeki yolun yükselmesi sonucu tekne taşı hizasına kadar batmıştır.
Çeşmenin üstünde, iki köşesinde topuz şeklinde süslemeler vardır. Çeşme genel olarak ele alındığında neoklasik üslupta yapılmış olsa da en tepesinde alınlık benzeri bir madalyon içinde ampir dönem süslemeler görülmektedir. Oluklu iki sütun arasında yer alan ayna taşı, düz ve sadedir.
Ülkemizdeki üniversiteleri temelini oluşturan Darülfünun-ı Şahane, Sultan II. Abdülhamid tarafından 31 Ağustos 1900 tarihinde, cülusunun 25. yıl dönümünde açıldı.1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanıyla Osmanlı Devleti, birçok alanda düzenlemeye gitme ihtiyacı duymuştu. Tanzimat döneminde medrese dışında yeni bit yükseköğretim müessesinin kurulması yolunda teşebbüsler meydana gelmişti. Kurulacak kurumuna fenler evi anlamına gelen Darülfünun adının verilecek olması bile medreseden ayrı bir eğitim yapısını işaret eder.
Pek çok mezun veren Darülfünun-ı Şahane, Meşrutiyet döneminde daha sistemli bir eğitime geçmiştir. Meşrutiyet'in ilanıyla adı İstanbul Darülfünunu şeklinde değiştirilen Darülfünun-ı Şahane, Tıp ve Hukuk şubelerini de bünyesine katmak suretiyle resmen 4 şubeli olarak yeniden teşkilatlandırıldı.
HALKALI ZİRAAT VE BAYTAR MEKTEBİ
Küçükçekmece Halkalı 'da bulunan ve günümüzde özel bir üniversitenin kullandığı yapı, Sultan II. Abdülhamid tarafından 13 Ekim 1892 tarihinde Ziraat ve Baytar Mektebi olarak yaptırıldı.
Osmanlı'da Müslüman halkın büyük bir kısmı geçimini topraktan sağlamaktaydı. Tanzimat ve Islahat fermanlarından sonra Osmanlı Devleti, ekonomik anlamda hızlı bir şekilde gerilemeye başlamıştı. Sultan II. Abdülhamid, 1876 yılında tahta çıktıktan sonra gerilemenin önünde durmak için büyük çaba harcamıştı. Ekonomik ve sosyal anlamdaki gerilemeyi ziraat anlamında ıslah çalışmaları yaparak bertaraf etmek istemişti. Osmanlı Devleti'nde modern tarım yapılabilmesi için Ziraat Mekteplerinin açılması fikri Sultan II. Abdülhamid döneminin önemli tarım politikasıdır.
Sultan II. Mahmud, bekâr odalarını yıktırıp mekânı düzenlemek gayesiyle 1813 tarihinde ahşap bir cami yaptırmıştır. Caminin bu ilk yapımına ait olan ve Yesarizade Mustafa İzzet'in hattıyla yazılı olan kitabe, giriş kapısının üstündedir. Hidayet Camii ismi verilen bu yapı harap hale gelince, Sultan II. Abdülhamid Han tarafından 1887'de kargir olarak mimar Alexandre Vallaury'e yaptırılmıştır.
Caminin mimarı Alexandre Valluary, İstanbul doğumlu Fransız asıllı bir mimardır. Bugün İstanbul'un çok önemli simge yapılarını planlamıştır. Sanayi-i Nefise Mektebi'nin projesini çizip mimarlık bölümünü kurmuştur. İstanbul'da yirmiye yakın inşa ettiği yapı bulunmaktadır. Osman Hamdi Bey onu mimar-ı şehir olarak tanımlamıştır.