Arama

Ali Ufki Bey'in kaleminden Enderun ve Osmanlı musikisi

İstanbul'a savaş esiri olarak gelmiş, daha sonra azat edilmesine rağmen İstanbul'dan kopamamış bir musikişinas, tercüman ve seyyahtı Albertus Bobovius. Ya da Osmanlı'da bilinen adıyla Santuri Ali Ufki Bey. Ali Ufki Bey, yaşadığı dönemin pek çok musiki eserini nota bilgisi sayesinde kayıt altına almış ve bilinen pek çok ezginin en eski versiyonlarını bugünlere ulaştırmıştı. Kitab-ı Mukaddes'i Türkçeye çeviren ilk kişi olma özelliğini de taşıyan Ali Ufki Bey hakkında çok az bilgi olan Enderun Mektebine dair en ince detayları yazdığı eserde kaleme almıştı.

  • 11
  • 14
‘HERKES YATAĞINI KENDİ HAZIRLAR’
‘HERKES YATAĞINI KENDİ HAZIRLAR’

O zaman herkes küçük yatağını hazırlamaya başlar; bu yatak yarısı döşek, yarısı da örtü olarak kullanılan oldukça kalın bir battaniye, hava soğuduğunda kullandıkları ayrı bir ince örtü ve başlarının altına koydukları yaklaşık 1,5 metre uzunluğundaki küçük bir yastıktan oluşur. Tam bir sessizlik içinde yuvalarını hazırlayıp yatarlar.

  • 12
  • 14
‘DİNLENMEDEN ÇOK İŞKENCEYİ ANDIRAN UYKU…’
‘DİNLENMEDEN ÇOK İŞKENCEYİ ANDIRAN UYKU…’

Kışın gün doğmadan bir saat, yazın da yarım saat öncesine kadar uyuma özgürlüğüne sahiptirler; ama günler fazla uzayıp geceler de kısaldığında, Büyük Saray'da (Topkapı Sarayı) sabah kahvaltısından ikindiye ve dış saraylarda da ikindiden akşamüstü üçe kadar (alaturka saat ile) ama giyinik halde ve battaniyeler açılmadan uyunur.

İnsanı rahatsız eden aşırı sıcak dikkate alındığında, bu uyku bir dinlenmeden çok işkenceyi andırır.

  • 13
  • 14
‘HERKESİ UYANDIRAN İŞARET’
‘HERKESİ UYANDIRAN İŞARET’

Gece nöbet tutmayan ağalar herkesten evvel kalkar ve henüz kimse uyandırılmadan gidip yıkanırlar.

Bütün ağalar yerini aldıktan sonra, nöbetçiler odayı aydınlatan lambayı tavana doğru çekerken, iyi yağlanmamış makaranın gıcırtısı herkesi uyandıran bir işaret olur ve hepsinin bir anda giyindiği, döşeklerini inanılmaz bir hızla katlayıp her yatma yerinin arkasında duran bir kancaya astığı görülür.

  • 14
  • 14
‘EZAN SESİ DUYULUNCAYA KADAR KUR’AN OKURLAR’
‘EZAN SESİ DUYULUNCAYA KADAR KUR’AN OKURLAR’

Herkes masa olarak kullandığı küçük çekmecesini getirip yastığını duvara dayadıktan sonra, o gün odayı süpürmek ve her çekmecenin üstünde iki kandil yakmakla görevli olanların dışındakiler hep beraber yıkanmaya giderler.

Abdest alma işi bittikten sonra yerlerine geçerler ve önlerine bir Kur'an açıp müezzinin ezan sesi duyuluncaya kadar yüksek sesle bir ağızdan okurlar.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN