Anadolu'daki ilk Türk camisi Ebu'l Manuçehr
Minaresinde Kufi yazı türüyle 'Bismillah' yazan, Anadolu 'daki ilk Türk camisi Ebu'l Manuçehr, restore edilerek ibadete açılacak. Projeye Türkiye genelinde bölgesel bazda faaliyet yürüten 26 kalkınma ajansı maddi destek verecek. Restorasyon çalışmalarının Malazgirt Zaferi'nin 950'nci yıl dönümü olan 26 Ağustos 2021'de tamamlanması planlanıyor. İşte Anadolu'daki ilk Türk camisi olan Ebu'l Manuçehr hakkında bilgiler...
Giriş Tarihi: 24.06.2020
09:23
Güncelleme Tarihi: 07.08.2021
16:04
Türkiye-Ermenistan sınırında yer alan Ani Arkeolojik Alanı , Erken Demir Çağı'ndan 16'ncı yüzyıla kadar sürekli bir yerleşim yeri oldu. İpek Yolu üzerinde bulunan alan, Orta Çağ'ın şehircilik ve mimari açısından çok kültürlü özelliğiyle dikkati çekti.
Farklı kültürlerinin buluşma noktası olan Ani'de kilise, cami, manastır, kervansaray, hamam, köprü, değirmen gibi 23 tescilli anıt yapı bulunuyor. Ani ayrıca, yıkılarak toprak altında kalmış birçok sivil mimarlık örneğine de ev sahipliği yapıyor.
İslam tarihinin en eski 20 camisi
Minaresinde Kufi yazı türüyle 'Bismillah' yazıyor
Minaresinde Kufi yazı türüyle 'Bismillah ' yazan, Anadolu'daki ilk Türk camisi olan Ebu'l Manuçehr Camii, 1064 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan'ın Ani kentini fethetmesinden sonra 'Ani Beyi' olarak atadığı Menuçehr tarafından 1072'de dikdörtgen planlı ve 2 katlı olarak yaptırıldı.
Yapıya ait olan kitabede yapının inşa tarihiyle ilgili şu bilgiler yer alır:
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Bu mescid ve minarenin yapılması büyük emir Savr oğlu Şücauddevle Ebu Suca Manuçehr tarafından Efendimiz, Ulu Sultan, Büyük Sehinsah Doğunun ve Batının Sultanı Fetih babası Alparslan oğlu Melik Şah'ın zamanında emredildi."
Minaresi çift renkte taşlardan yapılmış
Caminin sonraları gözetleme kulesi olarak da kullanılan minaresi çift renkte taşlardan yapılmış. Eski şehrin ortasında bir zafer anıtı gibi yükselen bu heybetli minarenin şekli Selçuklu mimarisinin erken devir özelliklerinden biridir.
Minare camiye göre daha açık renkli taşlardan inşa edilmiş olup Emîr Fadlûn tarafından 1125 yılında yaptırıldığı kabul edilir. Eski kaynaklarda caminin batı duvarının üstünde yer alan inşa kitâbesiyle bundan başka iki kitâbeden daha söz edilir.
İstanbul'daki camilerin ilginç hikayeleri
İnşaatında kullanılan malzeme "volkanik tüf"
İnşaatında kullanılan malzeme "volkanik tüf" adı verilen, sağlam fakat hafif bir taş. Bölgeye has olan, siyah, bej, kahverengi ve gri renklerdeki bu taşlar Horasan harcı ile kaynaştırılmış.
Düzgün bir sıralama göstermeyen taşlar yapının dış cephelerinde hareketli bir görünüm meydana getirir. Camiye doğu kenarından bitişik olduğu bilinen medrese de yapının son cemaat yeri gibi yıkılmış.
Bu yapılarla birlikte inşa edilmesi muhtemel olan caminin yakınındaki (kuzeydoğu) hamam 1965-1967 yılları arasında yapılan arkeolojik kazılarda bulunmuş.
Köşelerinde kubbeli dört halveti bulunan haçvari planlı sıcaklığı, buna bitişik dikdörtgen planlı külhan ve su deposu ile ılıklığının bir kısmı ortaya çıkarılmış olan hamam günümüzde harabe durumundadır.