Avrupa’ya Osmanlı’nın kalbini gösteren 3 ressam
Avrupalı sanatçılar kimi zaman Osmanlı sultanlarının daveti ile kimi zaman ise farklı sebeplerden ötürü İstanbul'a gelerek şehrin müthiş dokusundan etkilendiler. 14 sene Abdülhamid Han'ın başressamlığını yapan Fausto Zonaro, Fatih'in tablosunu çizen Bellini, İstanbul'un manzaralarını tuvale döken Jean-Baptiste Hilaire bunlardan biriydi. Sizler için, Batı'ya Osmanlı'nın kalbini gösteren üç ressamı derledik.
Giriş Tarihi: 02.03.2020
10:11
Güncelleme Tarihi: 02.03.2020
10:30
Gentile Bellini'nin "Fatih" adlı tablosu en önemli tablolarından biridir. Tabloda sultan süslü bir kemerin içinde kürklü kaftanı ve sarığı ile bir büst olarak oturtulmuştur. Kemeri taşıyan mermer taban, zengin ve süslü işlemelere sahip bir kumaş ile örtülerek görsel içerik güçlendirilmiş ve padişahın gücü vurgulanmıştır.
* Eser, günümüzde Londra'da, National Gallery koleksiyonunda sergileniyor.
ALTI TACIN ANLAMI NE DEMEK?
Fatih'in, saltanatının son yıllarında portresini yapması için İstanbul'a davet ettiği ressam 15-16 ay kadar Osmanlı başkentinde yaşamıştı. Bu süre içinde Fatih'in değişik portrelerini resmettiği gibi, Topkapı Sarayı'nın duvarlarını da süslemiş, İstanbul'daki eski eserlerin çizimlerini yapmıştı.
JEAN-BAPTISTE HILAIRE KİMDİR?
Jean-Baptiste Leprince'in öğrencisi olan Fransız ressam Jean-Baptiste Hilair (1753 Audun-le-Tiche - 1822 sonrası Paris), figürlü manzaralar, portreler, halktan tipleri gösteren figür çalışmaları ve gündelik yaşam sahneleri resmetmiştir.
Daha çok desenleri ve suluboya resimleriyle tanınan sanatçının eserlerinde ustasının etkisi dikkati çeker. Hilair, 1776 yılında Fransız Büyükelçisi Kont Choiseul- Gouffier'ye Ege gezisi sırasında eşlik etti. Bu gezi sonucunda, ilk yayını 1782'de yapılan Voyagé Pittoresque de la Gréce'de gravür olarak yer alan resimlerin çoğu Hilair'e aittir.
Choiseul- Gouffier 1784'de İstanbul'a elçi olarak atanınca Hilair yine onun yanındaydı. İstanbul'daki İsveç temsilciliğinin tercümanı ve Kral III.Gustav'ın özel sekreteri Ignatius Mouradja d'Ohsson'un Tableau Général de l'Empire Othoman isimli kitabındaki birçok gravür de Hilair'in çalışmalarını temel alır.1780'de Salon de la Jeunesse'e ve 1782'de doğulu figürleri mimari kalıntılar içinde gösteren bir manzara çalışmasıyla Salon de la Correspondance'a katıldı.
Osmanlı'nın vazgeçilmez mekanlarından biri de tekkelerdi. Cami yanında, hemen hemen her mahallede tekke bulunurdu. Tekkeler, insanı, ibadet, ilim ve psikolojik anlamında besleyen mekanizmalardan biri olmanın yanında hem mahalle hem de şehrin enformasyonunun aktığı en berrak ve bol kaynaktı.
Camiden farklı olarak müzik de bazı tekkelerde kendine yer buluyordu. *Resmin altında sanatçı tarafından yazılmış olan açıklamadan anlaşıldığı üzere, İstanbul Limanı'nda Fransız Büyükelçisi Kont Choiseul-Gouffier'nin topladığı antik eserlerin Fransa'ya gönderilmek üzere gemiye yüklenmesi konu edilmiştir. Resimde, sol altta kayıklara aktarılan antik eserler görülür. Sanatçı her ne kadar belirli bir olayı betimlese de, anıtsal yapıların belirlediği kent silueti önünde Liman'ın görünümü ve sürüp giden gündelik yaşam da önemli bir yer tutar.
Ön planda çubuk içen, sohbet eden, tekneye binmek için bekleyen halktan figürlerin yer aldığı Haliç ve Liman görünümleri, sanatçının İstanbul konulu resimlerinde sıklıkla karşılaşılan kompozisyonlardır.
Yeni Cami ve İstanbul Limanı tablosu