Arama

Çanakkale Savaşı'na giden 'Edebiyat Heyeti'

Çanakkale Cephesi, Birinci Dünya Savaşı'nda Türk milletinin topyekûn mücadele ettiği ve topyekûn kazandığı bir zaferdi. Bu birlik ve beraberliğin mimarları arasında şairler, yazarlar, bestekarlar ve ressamlar da vardı. Çanakkale Savaşları, Türk sanatkarlar için ondan manevi bir duygu oluşturmak, milletin heyecanını yükseltmek, kahramanlık ve fedakarlık hislerini en son derecesine çıkarmak için önemli bir fırsat, aynı zamanda bir sınav oldu. Dünya Savaşı'nın sonuçları ne olursa olsun Çanakkale'nin anlam ve büyüklüğünü tespit etmek ve gelecek nesillere aktarmak sanatkarlarımız için milli bir borçtu.

  • 8
  • 30
GÖKYÜZÜNDE HA VE KAF HARFLERİ
GÖKYÜZÜNDE HA VE KAF HARFLERİ

Keşan'dan Gelibolu'ya doğru yola koyulan edebî heyet, savaş alanlarına epeyce yaklaştığı için artık gece yolculuğu yapmak zorundadır. Yolculuk yaptıkları bir gece çok büyük, çok renkli ve ihtişamlı bir ışıkla gökyüzünün aydınlandığını görmeleri üzerine yaşadıkları şaşkınlığı anlatırlar. Kafiledekilerin bazıları belirsiz bir duman yığınını andıran gökyüzünde "fethun" kelimesindeki "ha" harfini bazıları "karîb" kelimesindeki "kaf" harfini bazıları da kelimenin tamamını gördüğünü iddia ederler. Ayvazoğlu, göktaşının bıraktığı bir izde bu okumaları yapmanın hurafe hissinden çok, Türk insanının kurtuluş için bir mucize bekleyişinden kaynaklandığını düşünür.

  • 9
  • 30
SÜLEYMAN PAŞA VE NAMIK KEMAL’İN TÜRBELERİ
SÜLEYMAN PAŞA VE NAMIK KEMAL’İN TÜRBELERİ

Hamdullah Suphi'ye göre Süleyman Paşa, Gelibolu Yarımadası'na geçmeyi başararak ilk fetih hareketlerini gerçekleştirdiği, Rumeli yollarını Türklere açtığı için Rumeli'nin fâtihidir, bir kahramandır. Namık Kemal ise yenilikçi düşüncesi ve girişimleriyle Türkleri manevî Avrupa'ya yönlendirdiği için önemli bir rehberdir. Balkan savaşları sebebiyle maalesef her iki türbe de büyük zarar görmüştür. Heyet üyeleri gördükleri bu feci manzara karşısında büyük üzüntü duyarlar.

Türklerin Balkanlara ilerleyişini başlatmış olan Süleyman Paşa, Türkler için önemli manevî değerlerin temsilcisidir, heyet üyeleri onun türbesine yapılan bu saygısızlık karşısında vatan topraklarını sonuna kadar savunma ve bu saygısızlığın intikamını alma sözü verir.

Heyetten önce savaş alanlarını görmüş olan Hüseyin Cahit, Enver Paşa ile yaptığı gezi sonrası izlenimlerinde Süleyman Paşa'nın türbesinin manevi ikliminden söz eder. Ayvazoğlu, geziye katılanlar arasında olmasa da Halide Edib'in Işıldak'ın Rüyası adlı hikâyesinde Çanakkale'ye Süleyman Paşa'nın gözüyle bakarken, milli birlik ve beraberlik için onu simgesel bir kahraman olarak kullanışına dikkat çeker.

  • 10
  • 30
EDİP HEYETİ GELİBOLU’DA
EDİP HEYETİ GELİBOLU’DA

Gezi heyeti savaşın gerçek yüzüyle ilk defa Gelibolu'da karşılaşmıştır. Türk topçularının düşman uçaklarına karşı isabetli atışlarını bizzat tecrübe eden, sıra sıra dizili toprak kabartıları altında yatan mübarek şehitleri gören heyet, savaş gerçeğini bütün dehşetiyle bu anlarda idrak etmiştir.

Hamdullah Suphi, çok sevdiği bir tanıdığının nasıl şehit düştüğünü, bir hücum sırasında yaralandığı halde kanayan yarasının sarılmasını teklif eden nefere; "Ko, aksın, Balkan muharebesinin karasını ancak bu kan siler!" diyen kahramanın asaletini görünce duyduğu hayreti şöyle ifade etmektedir: "Dünkü Balkan muharebesinden biraz sonra, böyle bir muharebe nasıl mümkün oluyordu? Bu suali kaç defa kendimize sorduk ve kaç defalar soracağız!"

  • 11
  • 30
HEYETİN CEPHEDE TEHLİKELİ ANLARI
HEYETİN CEPHEDE TEHLİKELİ ANLARI

Arıburnu'na varan heyet, topların gürlediği, bombaların patladığı, makineli tüfeklerin işlediği muharebe alanında düşmanla boğuşan yiğitlerin canını yok sayarcasına vatan savunmasına şahit olurlar. Ciddi tedbirler alınmış olmasına rağmen heyet bile tehlikeli anlar yaşar. Ayvazoğlu, şair ve yazarların savaşı bütün çıplaklığıyla görmüş ve yaşamış olmalarına karşın, bunu dile getirmede maalesef aciz kaldıkları kanaatindedir.

Cepheyi gezen şairlerden Enis Behiç'in İbrahim Alaeddin'e ithaf ettiği Çanakkale Şehitliğinde adlı manzumesinde "Düşündüm, sizleri anlatabilen / Bir ilhama sahip olmak isterdim (...) / Utandım bu aciz şairliğimden" diyerek cephede kanla yazılan destanı dile getirmede düştüğü aczi itiraf ettiğini söyler. Ona göre; Mehmed Emin, Hıfzı Tevfik, Orhan Seyfi gibi şairlerin hepsi, yazdıkları manzumelerde, gerçekten Mehmetçiğin kanıyla ve süngüsüyle imzaladığı savunmanın büyüklüğünü anlatmakta zorlanmışlardır. Şair olarak pek tanınmayan Hakkı Süha da duygularını Siperlerde adlı şiirinde anlatmayı denemiş, fakat pek başarılı olamamıştır.

  • 12
  • 30
CEPHEDE BİR ŞAİR
CEPHEDE BİR ŞAİR

Hakkı Süha Bey, Arıburnu eteklerine tırmanırken Ahmet Hâşim'le karşılaştıklarından söz eder. Birinci Dünya Harbi'nin çıkması üzerine askere alınan ve ihtiyat zabitliğine kadar getirilen Ahmet Hâşim, ateş hatlarının nice tehlikelerini yaşamış ve zaferin ne pahasına kazanıldığını ta içinden görmüş olmasına karşın heyete çağrılmamıştır.

Haşim'in en zor zamanlarında ateş hattında bulunduğu halde Çanakkale hakkında ısrarla susması, hükümetin savaşı uzaktan takip eden şair ve yazarları savaş destanı yazmaları için Çanakkale'ye gönderirken, onu, zaferin nasıl ve ne pahasına kazanıldığını bizzat yaşayarak görmüş bir şair olduğu halde yok saymasına bağlanabilir. Hakkı Süha, Arıburnu'na tırmanırken Fecr-i Âti şairi Emin Bülent ile karşılaştıklarından da söz eder. Onun da Çanakkale hakkında hiçbir şey yazmamış olmasını şaşırtıcı bulur.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN