Çanakkale Zaferi'nin destan yazan 3 kahramanı
Çanakkale'de Mehmetçiklerimiz, Anadolu'nun kahraman kadınları, yaşlısı, çocuğu tarihi bir destan yazdı. Onlar sayesinde kazandığımız bu zaferin kayıtlarına çok az isim geçti. Çanakkale Zaferi'nin 104'üncü yılında topraklarımızdan, dinimizden, dilimizden ayrı kalmadan yaşamamızı sağlayan tüm isimsiz kahramanlarımıza Allah'tan rahmet diliyoruz. Sizler için Çanakkale'de kahramanca savaşan 3 Mehmetçiğin dillere destan olan zaferini derledik.
Giriş Tarihi: 18.03.2019
09:48
Güncelleme Tarihi: 18.03.2019
10:11
Mehmet Çavuş Çanakkale'de yaptıklarının bir anısını şöyle anlatır:
"Şimdi Cesarettepe'si namını alan tepede her tarafımız düşman tarafından sarılmış bulunduğumuz sırada susuzluk bizi pek ziyade tazyik ettiğinden tepenin eteğindeki Korku Deresi'nde bir çamur kaynağı oluşturan yeri kazarak olabildiğince içebilecek kadar değilse de, dudaklarımızı ıslatacak kadar su çıkarmaya teşebbüs ettik. Düşman bize bunu da çok gördü. Hemen toplarıyla üzerimize ateş açtı. Allahın kudretine bakın ki, ilk attığı mermi bizim kazmaya uğraştığımız kaynağa saplandı. Aradığımız su kaynamağa başladı. Allaha şükrettik. Suyu şükür içtik. Kuvvetimiz yerine geldi. Allah'ın bize yardımcı olduğu hakkında imanımız kat kat kuvvetlendi. Cesaretimiz bir o kadar daha arttı."
Mehmet Çavuş, 21 Temmuz 1921'de İstiklâl Harbine katılır. Sakarya Savaşları'nda Hamidiye Köyü civarında Yunan siperlerine karşı yaptığı süngü hücumunda düşmanı siperden kaçırır, kendisi de değişik yerlerinden yaralanarak hastaneye düşer. Büyük Millet Meclisince takdirname, taltif ve iki maaşla ödüllendirilir. İstiklâl Harbi bittikten sonra 25 Ağustos 1923 tarihinde askerlikten terhis olur.
1963 yılında Rumlar Kıbrıs'ta Türklere katliamlar yapmağa başlayınca, Başbakan İsmet İnönü Kıbrıs'a uçaklarımızla baskınlar yapar. O yıllarda Çiçekdağı'nda emekli bir gazeteci olan Ali Galip Gençoğlu, Başbakan İsmet İnönü'nün Kıbrıs'taki Rumlara tepkisini yetersiz bulur ve bir şikâyet dilekçesi yazar. Dükkânının önünden Mehmet Çavuş'un geçtiğini görünce, onu yazıhanesine davet eder ve iki gazi sohbete başlarlar. Bir ara Mehmet Çavuş çok duygulanır:
"Vücudumdaki yaraların miktarını bilemiyorum, bunu doktorlara muayene ettirin, kanunun bahşettiği haklardan bana da bir hak tanıyın dedim. Duyan bile olmadı. Bir kurşunla vurulup gitseydim, şehit olmuş, hizmetlerimin mükâfatını almış olurdum. Bu mukadder değilmiş, hiç olmazsa şuracıkta birkaç günlük ömrümüzü yoksulluktan kurtarmak istedim, buna da aldırış eden olmadı."
1972 yılında vefat eden Mehmed Çavuş'un mezarı, köyünün cami bahçesinde eşi Naciye Hanımla yan yanadır.