Cezayir'deki Osmanlı izlerine dair 10 bilgi
Cezayir, coğrafi konumu sebebiyle tarihte Osmanlı Devleti'nin Akdeniz'deki ticari ve siyasi hakimiyetinin devam ettirilmesinde büyük rol oynadı. Ayrıca Afrika kıtasında, aynı kaynaktan beslenen toplulukların birlik içerisinde bulunmasına gayret eden Osmanlı siyasetinin başarıya ulaşmasında da Cezayir'in katkısı önemlidir. Afrika'nın coğrafi olarak Sudan'dan sonra ikinci büyük ülkesi olan Cezayir'deki Osmanlı izlerine dair 10 bilgiyi derledik.
Giriş Tarihi: 16.04.2020
15:42
Güncelleme Tarihi: 16.04.2020
16:32
Akdeniz kıyısından denize açılan "Reisler Sarayı"
Kentin Akdeniz kıyısında denize açılan kapılarıyla Reisler Sarayı tüm ihtişamıyla ziyaretçilerini karşılıyor. Kum taşından inşa edilen, tarihi toplarının hala Akdeniz'e doğrultulduğu sarayda Osmanlı beyleri, dayıları ve kentin idarecileri uzun süre yaşamış. Dışarıdan mütevazı yapısı, içeriden ise ahşap ve çini sanatının incelikleriyle bezenmiş duvar ve tahtalarıyla İslam motiflerinin izlendiği saraylardan Reisler Sarayı'ndaki arşiv merkezinde de şehrin yakın dönem arşiv ve vesikalarına ulaşmak mümkün.
Anadolu'da görülebilecek mimari örnekler
Kasba'da hala eski Türk bey ve paşalarının isimleri sokaklara verilir. Kasbah'nın birçok köşesinde Anadolu'da görülebilecek mimari örnekler ve hayratlarla da karşılaşmak mümkündür. Sahil kenarında Barbaros Hayreddin Paşa'nın inşa ettirdiği han ve ganimet depolarının hala ayakta olduğu, birçoğunun bakımsızlık nedeniyle restorasyona ihtiyaç duyduğu biliniyor.
Fransız işgalinde özellikle Osmanlı ve İslam eserlerinin sistematik tahribine rağmen şehrin her köşesinde Osmanlı eserine rastlamak mümkün. 300 yılı aşkın Osmanlı döneminde sadece imar ve iskan değil, aynı zamanda birçok sanat ve zanaat kolunun da bölgeye getirilmesiyle çini, ahşap işçiliği, bakırcılık gibi sanatlar Cezayir'in alameti farikalarına dönüşmüş.
Hacı Ahmed Bey'in kahramanlığı
Cezayir'in Konstantin kentindeki Hacı Ahmed Bey Sarayı, Osmanlı'nın başarılarından ve Cezayir beyi Hacı Ahmed Bey'in kahramanlığından izler taşır.
Konstantin kentinin merkezinde, 5 bin 600 metrekarelik bir alana sahip olan ve 1825 ile 1835 yılları arasında inşa edilen yapının tarihi, Cezayir'deki son Osmanlı beylerinden Ahmed bin Muhammed eş-Şerif bin Ahmed el-Kuli (Hacı Ahmed Bey) dönemine uzanıyor.
İstanbul'da inşa edilen ilk Osmanlı sarayı: Saray-ı Atik-i Amire
Sarayda ayrıca, "Bey Meclisi" adı verilen idare bölümü, biri Hanefi diğeri Maliki mezhebine göre hukuki davaların görüldüğü mahkeme salonları yer alıyor. Harem bölümünde ise hamam odaları bulunuyor.
Ahmed Bey ve ailesinin kışın ikamet ettiği küçültülmüş bir daireye de yer verilen sarayın zemin katı, sonraları Fransız işgali zamanında zindan olarak kullanılan bir ahır olarak tasarlanırken, üst katı muhafızlara ayrılmış.
Sarayın duvarlarında toplam 2 bin metrekarelik alan, Cezayir'in doğu bölgesine tayin olunmadan evvel Ahmed Bey'in, Cezayir Dayısı ile beraber İskenderiye , Trablusgarp ve Cezayir seyahatleri, İstanbul, Kahire ve Hicaz ziyaretleriyle 1818-1819 yıllarındaki 15 aylık gezi ve tecrübelerinden kesitler içeren resimlerle süslenmiş.