İnsanlık tarihindeki en büyük katliamlar
Tarih boyunca kendisine ait olmayan coğrafyalar üzerinde sayısız savaş ve çatışmanın mimarı olan ABD ve batılı ülkeler, kendi kanlı tarihini ve katliamlarını unutmuş gibi görünüyor. Tüm dünyaya "demokrasi dersi" veren bu ülkelerin döktükleri kanı, onlar unutsa da tarih unutmuyor. Sizler için, modern devletlerin kirli katliamlarını derledik.
Giriş Tarihi: 17.02.2019
17:56
Güncelleme Tarihi: 09.01.2023
12:42
Son 100 yıl Filistinlilere sömürgecilik, sürgün, askeri işgal ve onu izleyen kendi kaderini tayin etme hakkı mücadelesi getirdi.
İsrail askerleri 1990 yılında Kudüs'te yeni bir katliama imza attı. Mescid-i Aksa kavgasına tutuşan Yahudiler ve Filistinliler arasında çıkan olaylarda İsrail ordusu Filistinlilere ateş açtı, 30 Filistinli hayatını kaybetti.
Tarihin en büyük katliamlarından birini İsrail 2002 yılında Cenin'de işledi. Cenin'deki mülteci kampına zırhlı birliklerle saldıran İsrail ordusu, 1300 sivili katletti. 2006'da İsrail yine bir sürpriz yaptı, tam bir ay Lübnan'ı bombaladı. Savaşta binlerce sivil öldü, Beyrut tanınmaz hale geldi.
Ve tarihler 31 Mayıs 2010'u gösterirken İsrail Gazze'ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine havadan helikopterlerle indirme yaptı. İsrail askerleri silah kullandı, barış gönüllüsü en az 9 kişi hayatını kaybetti. Türkiye, 1949 yılında İsrail'i tanıyan halkının çoğunluğu Müslüman olan ilk ülke oldu.
DÜNYA BARIŞINI REHİN ALAN BELGE
Birinci Dünya Savaşı'nın sonuna yaklaşıldığı sırada, 2 Kasım 19172de İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour'un, siyonizmin ünlü hamisi Lord Rothchild'e gönderdiği mektupta şu ifadeler yer alıyordu: "Majestelerinin hükümeti Yahudilere Filistin'de bir yurt tesisi fikrini hararetle desteklemektedir. Bu maksatla her ne gerekiyorsa yapılacaktır. Filistin'de yaşayan ve Yahudi olmayanların medeni ve dini haklarının zarar görmemesi için de azami gayret gösterilecektir."
İngilizlerin geleneksel diplomatik yazışmalarına uygun muğlak ifadelerden oluşan bu mektubun içeriğini ve nasıl sonuçlar doğuracağını mektubu yazan da muhatabı da biliyordu. Zira yaklaşık bir asır boyunca ama özellikle 1896'dan sonra siyonistlerin ve onlara müzahir olanların faaliyetleri ve nihai hedefleri Avrupa basınında sürekli gündemdeydi. Bu yüzden bugünden tarihe doğru bakıldığında, Balfour Deklarasyonu diye isimlendirilen bu mektup, bazıları için övünç ve zafer olarak görülse de dünya durdukça bir utanç belgesi olarak kalacaktır.
Balfour Deklarasyonu antisemitizmin zaferi mi?
Burada anlatılanlar kimilerine göre iki bin yıl önce yurtlarından koparılmış masum Yahudilerin istekleri olarak görülebilir. Ancak madalyonun başka bir yüzü daha vardır. Balfour Deklarasyonu ile bu tarihi taleplerinde siyonistler zafer elde etmişlerse de Avrupa'daki Yahudi karşıtları daha büyük bir zafer elde etmiştir.
BOMBA YAĞMURLARIYLA DEMOKRASİ GÖTÜRMEK
1990 yılında I. Körfez Savaşı ile yirmi yıl içinde Orta Doğu'yu kan gölüne çevirmenin ilk adımını atmıştı ABD. Nihayet tarih 20 Mart 2003'ü gösterirken, Saddam Hüseyin'in kimyasal silahlarını bahane ederek ve sözde demokrasi götürmek için Irak'ı bombalamaya başlayan ABD ve Birleşik Krallık askerleri 10 yılın sonunda yaklaşık 1 milyon kişinin katledildiği, sayısız tecavüz, işkence ve katliamların yaşandığı bir enkaz bıraktı ortaya. Orta Doğu hiç eskisi gibi olmadı.
TARİHİN EN BÜYÜK KATLİAMLARINDAN BİRİ
Suriye'de Esed rejiminin 1982'de Hama ilinde on binlerce Suriyeliyi öldürerek yaptığı katliam 37. yılını geride bıraktı.
Hafız Esed'in kardeşi Rıfat Esed komutanlığındaki özel kuvvetler, 2 Şubat 1982'de ülkenin orta kesimindeki Hama ilindeki Müslüman Kardeşler Teşkilatının rejime karşı başlattığı ayaklanmayı bastırmak için şehri kuşatarak önce havadan bombardıman yapmış, daha sonra topçu atışları ve toplu idamlarla 27 günde on binlerce kişiyi katletmişti.
Uluslararası Af Örgütüne göre, katliamda ölenlerin sayısının 10 bin ila 25 bin olduğu tahmin ediliyor.
Suriye İnsan Hakları Örgütünün rakamlarına göre ise hayatını kaybedenlerin sayısı 30 bin ila 40 bin. Olaylar sırasında 30 bine yakın sivilin kaybolduğu Hama katliamından sonra 100 binden fazla kişi tutuklanmış, 800 bine yakın kişi de ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı.
BİTMEYEN SÜREN İNSANLIK TRAJEDİSİ
Arap Baharı diye başlayan sürecin Arap kışına döneceği herkesin malumuydu ama Suriye'de böyle bir zulmün ve trajedinin yaşanacağını kimse öngöremedi. Bir yanda Esed ve katliam ordusu, bir yanda, YPG, YPJ ve DAEŞ gibi terör örgütleri, bir yanda Özgür Suriye Ordusu. Birçok ülkenin doğrudan müdahil olduğu iç savaşta 7 yılın sonunda 500 bini aşkın insan hayatını kaybetti, 6 milyon kişi ülkesini terk etti. Tarihin en ağır iç savaşlarından biri Suriye'de yaşandı, hâlâ da yaşanıyor.