İslam uygarlığında eğitime dair 22 ilginç bilgi
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in, camileri öğrenimin birincil mekanı haline getirdiğini biliyor muydunuz? Peki ya, İslam uygarlığında okulların gelişmesiyle ortaya çıkan dört farklı okul türünün özelliklerini? Veya Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'da kurduğu külliyelerle bugün "kampüs" olarak adlandırdığımız eğitim kurumunun temellerini attığını? İslam uygarlığında eğitime dair 22 ilginç bilgiyi siz Fikriyat okuyucularıyla buluşturuyoruz.
Giriş Tarihi: 16.05.2019
13:59
Güncelleme Tarihi: 16.05.2019
14:03
YAZMAYA ALLAH’IN İSİMLERİYLE BAŞLIYORLARDI
İlkyazı derslerinden birisi, Allah'ın 99 güzel adından oluşan Esmaü'l Hüsna ya da Kur'an-ı Kerim'den kolay ayetlerin yazılmasının öğrenilmesiydi.
Bunun akabinde, Kur'an-ı Kerim derinlemesine öğretilir ve üzerine matematik ilave edilirdi.
EĞİTİMDE ORTAYA ÇIKAN DÖRT OKUL TÜRÜ
Okulların gelişmesiyle birlikte, eğitim alanına ve seviyesine göre dört farklı türde okul ortaya çıktı: İlk mektep, Dârülkurra (yüksek mektep), Dârülhadis ve tıp mektepleri.
Genel derslerin öğretildiği ilk mektepler, bugünkü ilkokulların dengi olarak düşünülebilir. Buradan mezun olan öğrencilere ortaokul seviyesindeki okullara kayıt yaptırabilmeleri için sertifika verilirdi.
İlk mektepler en yaygın okullar olup her köyde bir tane bulunurdu.
İMAM VE MÜEZZİNLER DARÜLKURRA’DA YETİŞİRDİ
Dârülkurra yahut "okuma evi" adı verilen okullarda, Arapça yeterlilik ve Kur'an-ı Kerim'i doğru ve güzel okuma (tecvid) eğitimi verilirdi. İmam ve müezzinler de bu okullardan yetişirdi.
"Dârülhadis" ya da "Hadis Evi" adı verilen okullar, Hz. Muhammed'in (sav) sözlerinden oluşan hadis ilminin öğretilmesi alanında ihtisas yapmış okullardı.
MEZUN OLANLARA ‘İCAZET’ VERİLİRDİ
Bu okullardan mezun olan öğrencilere camilerde Cuma vaazlarını verebilmelerini sağlayan, üniversite diplomasına denk bir icazet verilirdi.
YALNIZCA TIP EĞİTİMİ VEREN İLK MEKTEP
Yalnızca tıp eğitimi vermeye vakfedilmiş ilk mektep 1231 yılında Şam'da kuruldu. Bunun öncesinde tıp eğitimi hastanelerde ve usta-çırak usulünce yapılıyordu.
Tıp okullarının tam anlamıyla kurumsallaşması Osmanlı hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman'ın yönetime geleceği 16'ncı yüzyıla kadar gerçekleşmemişti.