İstanbul'u yangınlardan koruyan kahramanlar "tulumbacılar"
"Yaman geliriz yaman gideriz" naraları ve cesaretleri ile bir dönem ahşap evlerin saltanat sürdüğü İstanbul'u yangınlardan koruyan ve semt sakinlerinin yiğitlik, şeref ve namusunun timsali tulumbacıların, itfaiye teşkilatına dönüşme yolculuğu 1925 yılında başlamıştı.
Giriş Tarihi: 21.02.2019
16:29
Güncelleme Tarihi: 14.03.2019
12:41
Hadikatül Maarif Hususi Mektebi
Hadikatül Maarif Hususi Mektebi'nin kız talebeleri, İstanbul, 1890'lar
Eğitim-öğretim Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasını engellemek için bir çare olarak görüldü ve devlet adamları kız çocuklarının eğitimi üzerinde önemle durdu. Tanzimat Dönemi'nde açılmaya başlayan kız okullarının sayısı II. Abdülhamid döneminde daha da arttı.
Bu dönemde taşraya yayılan kız rüşdiyelerinin sayısı ile birlikte, orta öğretimin ilk düzeyinde okuma imkânı bulan kızların sayısında artış; Darülmuallimât'ın ders programlarında ve öğrenci sayılarında da gelişmeler görüldü. Kadın eğitimi konusunda ilk adımı atanlardan birisi ise öğretmen okullarının kurucusu olan Kemâl Efendi'dir.
Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde kızlar için açılan okulların sayısının artması ile beraber bu okullarda okutulması amacıyla ders kitapları da basıldı. Maarif Nezareti'nin kızlara mahsus yayımlamış olduğu Kıraat kitabında mektep bir cihan evi olarak görülür.
Çocuk, ilk terbiyeyi anasının kucağında alır mektepte ikmal eder, denilir. Eğitimin kızların hayatındaki önemi şu bilgilerle dile getirilir: "Ana ve baba bir kızı dünyaya getirir; mekteb o kızın kalb ve akıl gözünü açarak yaradanını, dünyasını, vatanını, ailesini, nefsini hâsılı her şeyi ona gösterir. Onu fazîlet ve marifet sahibi eder. Mekteb görmemiş bir kız câhil kalır ve câhilin amâdan farkı yoktur."