'İstiklal Marşı’mızın ilgisizlikten ölen yazarı Mehmet Akif neden gönüllü sürgüne gitti?
İstiklal Marşı ve Safahat şairi, milli-dini hassasiyeti, karakter ve seciyesiyle Türk milletinin gönlünde yer edinen İslamcılık akımının önemli şahsiyeti Mehmet Akif Ersoy , her mekânda okunan İstiklal Marşı'nın, ilgisizlikten ölen yazarıydı. İstiklal Marşı'nı Türk milletine armağan ettikten sonra gönüllü sürgüne gitti. Bunun nedeni hiç araştırılmadı, neden gönüllü sürgün istediği hiç sorgulanmadı. Milli şairimizin sürgündeki yıllarını ve milli marşımızın ilk kez tarih sahnesinde nasıl yer aldığını derledik.
Giriş Tarihi: 12.03.2019
10:52
Güncelleme Tarihi: 12.03.2019
11:27
İŞSİZLİKTEN MİLYONLA HALK SOKAKLARA DÖKÜLMÜŞ
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmed Akif'in Mısır'da yaşadığı yıllar, Amerika'da patlak verip dünyayı sarsan 1929 ekonomik buhranının etkilerinin iyice hissedildiği yıllardı. O da, mektuplarında buhranın Mısır'daki etkilerini ve hissettiklerini mektuplarına yansıttı.
1932'de damadı Ahmed Bey'e yazdığı mektupta, Mısır'a gelmeyi düşünen bir yakınını şöyle uyarır:
"Evlâdım, Mısır bu son senelerde pek fenalaştı. Eskiden gelenler bile bir ekmek parasını bin bela ile çıkarıyorlar. Yeniden gelenlere katiyen iş yok. Binâenaleyh kendisine bu tarafa geçmeyi asla tavsiye etmem. Parasızlık yüzünden işler tamamıyla durgun. Yakın bir âtîde buhrân-ı hâzırın hafifleyeceği ümidi ise hiç yok. Son senelerde iş bulmak için buraya gelen vatandaşlarımızın hemen hepsi perişan oldular. Onun için beyhâde ümidlere düşerek katiyen bu tarafa gelmesin. Ermenilerin, Rumların, Yahudilerin, İtalyanların burada mükemmel teşkilatı olduğu halde onlar bile pek müşkilat ile iş bulabiliyorlar. Hiçbir teşkilatı olmayan Türklerin maruz kalacağı sıkıntıyı artık bir kıyas edin!
Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz. Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz.
1933'te ise kızı Suad Hanım'a daha karamsar bir mektup gönderir:
"Evladım kendini çok üzme, bizlerden binlerce derece beteri var. Bugün dünyanın hiçbir tarafında saadetten eser yok. Şerif Muhyiddin Beyefendi Amerika'dan geldi. Orada buhran dolayısıyla gördüğü faciaları anlatıyor ki yürekler dayanmaz. En zengin bankalar iflas ediyor, (...) atarak intihar ediyor, işsizlikten milyonla halk sokaklara dökülmüş (...) Avrupa'nın paralarını çeken ve bugün de dünyanın (...) yaşayan insanların ekseriyeti ne vaziyete düşmüş..."
VATANINDAN AYRI KALMANIN BURUKLUĞU
Mehmet Akif Ersoy, Mısır hayatının önemli bir bölümünü inziva ile geçirmişti. Onun en yakın dostu Kur'an-ı Kerim'di. Küçük yaşında hafız olan Mehmet Akif, Mısır'da -oğluyla kıldığı hatimli teravihler ve Kur'an meali çalışmalarından - kendi deyişiyle "demir hafız" olmuştu.
Mehmet Akif'in Mısır'daki yıllarını verimsiz geçirdiği yönündeki iddialar da asılsızdır. Kendisi Mısır'da bulunduğu zamanda toplam 34 şiir yazdı. Ne yazık ki yayınlanamayan Kuran Meali çalışması üzerine de yıllarca emek verdi.
Kiminin saygıyla anılan hatırası kalır, Kiminin bir yığın iyiliği, Kiminin de bıraktığı yegâne hatıra, Böyle bir hüzün dolu gölge olur!
O, kurtuluşuna öncülük ettiği vatanından ayrı kalmanın burukluğu ile yaşadı. Yıllar 1935'i gösterirken Mehmet Akif hastalığına iyi gelir düşüncesiyle Lübnan ve Antakya (Hatay) gezileri yaptı. Fakat şifa bulamayınca vatan hasretiyle İstanbul'a geri döndü (1936).
Polis korkusu ve Mısır'a geri gönderirler endişesinden Mehmet Akif'i sadece on kişi karşılayabilmişti. Siroz ve kanser teşhisi konulan Akif, kendisine her daim destek olan Abbas Halim Paşa'nın Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'na yerleşti. Ömrünün son zamanları burada geçti.