'İstiklal Marşı’mızın ilgisizlikten ölen yazarı Mehmet Akif neden gönüllü sürgüne gitti?
İstiklal Marşı ve Safahat şairi, milli-dini hassasiyeti, karakter ve seciyesiyle Türk milletinin gönlünde yer edinen İslamcılık akımının önemli şahsiyeti Mehmet Akif Ersoy , her mekânda okunan İstiklal Marşı'nın, ilgisizlikten ölen yazarıydı. İstiklal Marşı'nı Türk milletine armağan ettikten sonra gönüllü sürgüne gitti. Bunun nedeni hiç araştırılmadı, neden gönüllü sürgün istediği hiç sorgulanmadı. Milli şairimizin sürgündeki yıllarını ve milli marşımızın ilk kez tarih sahnesinde nasıl yer aldığını derledik.
Giriş Tarihi: 12.03.2019
10:52
Güncelleme Tarihi: 12.03.2019
11:27
Mehmet Akif'in Mısır'dan gönderdiği kartpostal; Hilvan Tewfik Palace
1935'te rahatsızlanan Mehmed Âkif, hava değişimi için bir aylığına Lübnan'a ve o sırada Fransız idaresinde bulunan Antakya'ya gitti. Hastalığının ağırlaşması üzerine 17 Haziran 1936'da İstanbul'a döndü. Nişantaşı Sağlık Yurdu'nda tedavi gördükten sonra yaz aylarında Said Halim Paşa'nın Alemdağ'daki Baltacı Çiftliği'nde oğlu Prens Halim tarafından misafir edildi. Son günlerini de aynı ailenin Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda kendisine ayırdığı dairede geçirdi ve orada vefat etti (27 Aralık 1936).
Bil ki, bir mezar taşıdır insandan yarına kalan. Ve unutma, onu da başkası yaptırır, gerisi yalan.
Resmî şahıs ve makamların ilgi göstermediği İstiklâl Marşı şairinin cenazesi, Beyazıt Camii'nden üniversite gençliğinin ve halkın katıldığı büyük bir cemaatle Edirnekapı Mezarlığı'nda dostu Babanzâde Ahmed Naim'in kabrinin yanında toprağa verildi. 1960 yılındaki yol inşaatı sebebiyle her iki mezar Süleyman Nazif'in kabriyle birlikte Edirnekapı Şehitliği'ne nakledildi.
Âkif'in ölümü üzerine yakın dostlarından Fatin Gökmen, "Çıktı kırklar bir ağızdan dediler târîhin / İçimizden vatanın şairi Âkif gitti"; Yusuf Cemil Ararat da, "Cevherîn târîhi ahlâfa eder keşf-i nikāb / Âh gitti tercümân-ı efsah-i Ümmü'l-Kitâb" beyitlerini yazarlar…
MİLLİ MARŞIMIZ İLK KEZ TARİH SAHNESİNDE
Mehmet Akif'in Mısır'dan gönderdiği kartpostal; Hayvanat Bahçesi, Asılı Köprü
Millî Mücadele'nin en zorlu dönemleriydi. Bir yandan yurdun dört bir yanında vatan müdafaası yapılıyor, diğer taraftan yeni kurulacak olan devletin temelleri atılıyordu. Tüm imkânsızlıklara rağmen tek yürek olan bu millete, elde ettiği başarıları, vatan toprağının kutsallığını ve millî heyecanı hatırlatacak bir millî marşa ihtiyaç vardı.
Kurtuluş mücadelesinin binlerce neferinden biriydi Mehmet Âkif. Bir memleket kurulacaktı ve yıllar boyu savaşlarda ezilmiş, savaşlarda azalmış o memlekete, onun deyimiyle "Âsımlar" lâzımdı. 23 Nisan 1920'de açılan ilk mecliste, Burdur Milletvekili olarak yer aldı. Ancak görev yeri Ankara değil; Anadolu'ydu. Kısa sürede 11 şehir dolaştı. Camilerden insanlara seslendi ve millete hep aynı şeyi söyledi: "Fesattan uzak durun!"
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Tam da o dönemlerde, 1921'de Maarif Vekâleti (Eğitim Bakanlığı), tüm ulusu bir arada tutacak Millî Marş için bir yarışma başlattı. 724 eserin katıldığı bu yarışmada, heyecan uyandıracak bir şiire ise rastlanılamadı. İstiklâl duygusunu en iyi şekilde yansıtacak bir şiir aranıyordu ve bunu yazana karşılığında bir ödül verilecekti. Kalbinde vatan sevgisiyle dolu olan Âkif, bu şiiri yazmayı istiyor; fakat ödülü istemiyordu. Onu, dönemin Maarif Vekili Hamdullah Suphi ikna etti. Mehmet Âkif, o dönem yaşadığı Tacettin Dergâhı'nda, "ödülü almayacağı" şartıyla bir şiir yazdı.
MECLİS TARİHİ BİR GÜN İÇİN TOPLANIYOR
Mehmet Akif'in Mısır'dan gönderdiği kartpostal;Hilvan Hastanesi
1 Mart 1921 günü TBMM, tarihi günlerinden birini yaşıyordu. Gazi Mustafa Kemal başkanlığında toplanan mecliste, açılış konuşması ardından İstiklâl Mücadelesinde gelinen nokta değerlendirildi. Gazi'nin meclisi duygu ve heyecana boğan konuşması sonrası, sıra Karesi Mebusu Hasan Basri'nin önergesine geldi. İstiklâl Marşı'nın güftesi, Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey tarafından Meclis kürsüsünden okunacaktı.
Önergenin kabulü üzerine, kürsüye çağrılan Hamdullah Suphi, yaptığı konuşmada "İstiklâl mücadelesinin ruhunu terennüm edecek" bir marş için şairlere müracaat edildiğini ve gelen şiirlerden yedi tanesinin aranılan niteliklere haiz olduğunu anlattı. Fakat "fevkalâde kuvvetli bir şiir aramak lüzumundan dolayı" şahsen Mehmet Âkif'ten bir şiir yazmasını rica ettiğini belirtti. Âkif'in çok asil bir endişe ile tereddüt gösterdiğini ifade eden Hamdullah Suphi, "katılmama sebebi" için uygun bir çözüm bulunacağını bir mektupla yazdığını anlattı. Hamdullah Suphi, bunun üzerine Âkif'in kendilerine çok nefis bir şiir gönderdiğini söyledi ve bu şiirle birlikte, altı şiiri daha milletvekillerinin görüşlerine sunacağını ifade etti.