‘Meis Adası’ altın yıllarını bizim idaremizde yaşadı
Meis Adası'nda 1512'de başlayan ve adanın en müreffeh dönemini yaşadığı Osmanlı hakimiyeti, 1912'ye kadar sürdü. Osmanlı döneminde 12 bin kişinin yaşadığı Meis'te günümüzde 500 kişi bile yaşamıyor.
Giriş Tarihi: 20.09.2020
10:54
Güncelleme Tarihi: 20.09.2020
11:03
Meis Adası'nda sular bir türlü durulmamıştı. Meis'e gelen Yunanlılar ile ada halkı arasında problemler bitmedi. Meisliler, daha önce isyanda önemli rol oynayan Lakerdis'in liderliğinde Aralık 1915'te Yunan Komiseri Orologas'a karşı ayaklandılar. Yunanistan adayı işgal için bir gemi gönderirken, Meisliler Rodos'taki Fransız konsolosundan yardım istediler. Fransız Amirali Moreau, savaş sırasında Almanlar'a karşı güvenli bir liman olarak kullanmak için Aralık 1915'te adayı ele geçirdi. Yunanlılar, durumu protesto edince Fransızlar, Yunanistan dışişlerine verdikleri cevapta amaçlarının Alman denizaltılarının faaliyetlerinin engellenmesi olduğunu söyleyip, Meis'in Türkiye'ye iade edilmesi yönündeki Şubat 1914 tarihli karara atıfta bulundular. İki ülke arasındaki yazışmalarda Meis'in Osmanlı İmparatorluğu'nun ayrılmaz bir parçası olduğu ifade edildi.
Osmanlı kuvvetleri 1916 ve 1917'de adayı almaya çalışsa da başarılı olamadı. Birinci Dünya Savaşı'nın bitiminden sonra Fransızlar'ın Meis'ten ayrılması üzerine 1921'de adayı İtalyanlar işgal etti. Adanın statüsündeki son mücadelemiz Lozan'da verilecekti.
MEİS tarihteki en parlak dönemini Osmanlı hakimiyetinde yaşadı. Adada nüfus ve ekonomi 19. yüzyılın sonunda zirveye ulaştı. 20. yüzyılın başlarında Meis'in nüfusu yaklaşık 12 bin kişiydi. 1400 civarında ev olan adada, birkaç yüz kişilik bir Müslüman nüfus da mukimdi. Ada iki ve üç katlı yüksek taş konaklarla doluydu. Meisliler'in irili-ufaklı 170 gemi ve balıkçı teknesi vardı.
Aynı dönemde Meis'in yaklaşık 25 misli büyüklüğünde olan Gökçeada'da 9.207 kişi, hemen hemen Gökçeada'yla aynı büyüklükte olan İstanköy'de 14.550, Meis'in 35 misli büyüklükte olan Taşoz'da ise 14.940 kişi yaşamaktaydı. Adanın altın dönemini Osmanlı hakimiyetindeyken yaşadığını kabul eden Yunanlı Nikolaos G. Papanastasiu, Meis'in o dönemde dünyanın en yüksek nüfus yoğunluğuna sahip olduğunu söyler.
Bölgedeki önemli limanlardan biri olan Meis'teki gemiler Mısır ve Anadolu arasında ticaret yaparlardı. Gemiler Anadolu'dan kömür, palamut meşesi, ağaç kabuğu, kereste götürüp, Mısır'dan pirinç, şeker, kahve, kumaş, tiftik, iplik alırlardı. Anadolu hububatını Rodos ve Kıbrıs'a taşırlardı. Adada kömür üretiliyordu. Bu kömürler özellikle İskenderiye'de nargile için talep ediliyordu. Balıkçılık ve deniz süngeri avcılığı yapılıyordu. Ada sakinlerinin önemli bir kısmı sünger avcılığıyla iştigal ediyorlardı. 1886'da Meis'te 100 sünger işleme atölyesi vardı.