Milli destanımız İstiklal Marşı nasıl kabul edildi? Mehmet Akif İstiklal Marşı'nı nasıl yazdı?
İstiklal aşkı defalarca sınanan bu kahraman millet, her seferinde tarihin sayfalarına unutulmaz ve silinmez destanlar nakşetti. O destanlardan biri de Anadolu'nun dört bir yanına şehadet kanıyla yazılan İstiklal Marşı'ydı. Akif, üzerinde paltosu yokken müsabakadaki ödülü kabul etmeyerek 'kahraman ordumuza' bu destansı şiiri yazdı. Peki, Mehmet Akif İstiklal Marşı'nı nasıl yazdı? Milli destanımız İstiklal Marşı nasıl kabul edildi? İstiklal Marşı nerede yazıldı?
Giriş Tarihi: 11.03.2019
17:00
Güncelleme Tarihi: 12.03.2021
09:13
İstiklal Marşı'nı 48 yaşında kaleme alan Mehmet Akif Ersoy, meclis seçimlerine tekrar katılmayı hiç düşünmedi. Ersoy, ailesi ve Sebilürreşad Dergisi ekibi ile birlikte İstanbul'a geri dönmesinin ardından, Abbas Halim Paşa'nın daveti üzerine gittiği Mısır'a 1926'da ailesi ile birlikte yerleşti.
Şair, hastalıklar ve maddi sıkıntıların yakasını Mısır'da da bırakmamasına rağmen, Mısır Üniversitesi'nde Türk Dili eğitimi verdi ve Mısır'da kaldığı sürede "Firavunla Yüzyüze" adlı şiirini yazdı.
MEHMET AKİF'İN SÜRGÜN YILLARI
Abbas Halim Paşa'nın davetleri üzerine 1925 yılına kadar kışları Mısır'da yazları İstanbul'da geçirdi. 1925'in sonlarına doğru Türkiye'den Mısır'a gitti, on bir sene de geri dönmedi. Gidişinde emekli maaşının bağlanmamasından doğan geçim sıkıntısı ve hükümetin muhalif kabul ettiği birçok fikir ve siyaset adamı arasında kendisinin de polis takibine alınmasının ağırına gitmiş olması önemli rol oynadı.
Kendisi, bu gidişin gerekçesini dostlarından Şefik Kolaylı'ya şöyle açıklıyor:
"Arkamda hafiye gezdiriyorlar. Ben, vatanını satmış ve memlekete ihanet etmiş adamlar gibi muamele görmeye tahammül edemiyorum. İşte, bundan dolayı gidiyorum."
Dindar kişiliğiyle öne çıkan Mehmet Akif, şapka kanunu sonrası bir zamanda vatanından ayrıldığı için "şapka kanununa muhalif" olduğu gibi iftiralara maruz kalmıştı.
Mehmet Akif, 1935'te hastalandı ve gurbette yaşadığı sürece, çok sevdiği, hasretini çektiği memleketinde ölmek istediğinden 1936'da İstanbul'a döndü.Büyük şair 27 Aralık 1936'da Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda vefat etti ve tabutu Türk Bayrağına sarıldı. Hayatı boyunca taşıdığı asaletine, tevazuuna uygun, gösterişten ve şatafattan uzak bir merasimle Edirnekapı Mezarlığı'na defnedildi.
İSTİKLAL MARŞI'NIN YAZILIŞINA DAİR BİR AYRINTI
Mehmet Akif'in kadim dostu Hasan Basri Çantay'ın İstiklal Marşı'nın yazılışını dair verdiği şu ayrıntı oldukça önemlidir:
"Mecliste Akif'le yan yana oturuyoruz. Çantamdan bir kâğıt parçası çıkardım. Ciddi ve düşünceli bir tavır ile sıranın üstüne kapandım, güya bir şey yazmaya hazırlanmıştım. Üstad ile konuşuyoruz:
"Neye düşünüyorsun Basri?"
"Mani olma işim var!"
"Peki, bir şey mi yazacaksın?"
"Evet."
"Ben mani olacaksam kalkayım."
"Hayır, hiç olmazsa ilhamından ruhuma bir şey sıçrar!"
"Anlamadım."
"Şiir yazacağım da…"
"Ne şiiri?"
"Ne şiiri olacak. İstiklal şiiri! Artık onu yazmak bize düştü!"
"Gelen şiirlere ne olmuş?"
"Beğenilmemiş."
Büyük bir üzüntüyle : "Ya!"
"Üstad, bu marşı biz yazacağız!"
"Yazalım, amma şartlar berbat!"
"Hayır, şart filan yok. Siz yazarsınız müsabaka şekli kalkacak."
"Olmaz, kaldırılamaz, ilan edildi.
"Canım, vekâlet buna bir şekil bulacak. Sizin marşınız yine resmen Meclis'te kabul edilecek, güneş varken yıldızı kim arar?"
"Peki, bir ikramiye vardı?"
"Tabii alacaksınız!"
"Vallahi almam!"
"Yahu, latife ediyorum, onu da bir hayır müessesine veririz. Siz bunları düşünmeyin!
"Vekâlet kabul edecek mi ya?"
"Ben Hamdullah Suphi Bey'le görüştüm. Mutabık kaldık. Hatta sizin namınıza söz bile verdim!"
"Söz mü verdiniz, söz mü verdiniz?1
"Evet!"
"Peki, ne yapacağız?"
"Yazacağız!"
Tekrar tekrar "söz verdin mi?" diye sorduktan sonra ve benden kat'i cevapları aldıktan sonra, elimdeki kâğıda sarıldı, kalemini eline aldı, benim daldığım suni hayale şimdi gerçekten dalmıştı…
Meclis müzakere ile meşgul, Akif marş yazmakla. Ben müddeti kendisine kısaca göstermiştim. Birkaç gün sonra marşı vermiş olacağız. Müzakere bitti, Akif'te engin hayalinde uyandı."