Mim Kemal Öke’nin ‘Siyonizmden Uygarlıklar Çatışmasına Filistin Sorunu’ eserinden alıntılar
İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Filistin Sorunu'nun, Ortadoğu'daki tüm sıkıntı ve çatışmaların merkezini oluşturduğu düşünülüyordu. Batı'nın dünyaya bu şekilde lanse ettiği işgal hakkında, İslam dünyasında akademik temelli, sistematik bir inceleme ise maalesef yoktu. Mim Kemal Öke, bu önemli mesele üzerine eğilerek Filistin'in güncel portresini Cambridge sıralarından literatüre kazandırdı.
Giriş Tarihi: 21.06.2022
17:01
Güncelleme Tarihi: 23.06.2022
09:26
"Osmanlı Devleti'nin dış borçlarını ödeyemediği için 15 Eylül 1882'de ingiltere tarafından işgal edilen Mısır'ın kaderini paylaşmasıydı. Bunun için, Padişah, Herzl'in planıyla ilgilenmişti. II. Abdülhamid, Siyonistler için, "Teklifleri devletin Düyûn-u Umumiye'sini kamilen deruhte etmek idi. Güzel bir şey, zira Düyûn-u Umumiye, bir gün gelip de borçlarımızı ödeyemez isek, devletin maliyesini murakabeye almak gibi bir tehlike mevcuttur" demişti."
Mim Kemal Öke
Nurettin Topçu'nun hayata bakışı: İslam ve İnsan
"Kutsal topraklarda Almanya'nın himayesi altına aldığı azınlık grubu "Templar" cemiyetinden oluşuyordu. Asıl adı Tempelgemeinde olan bu heyet, 1868'de Filistin'e göçen Würtlembergli esnaf ve çiftçilerden oluşuyordu. Kutsal topraklara yerleşip orada tarım kolonileri kurarak Hz. İsa devrindeki ilk Hıristiyanları taklit ediyorlardı. 19. yüzyılın son çeyreğinde Alman etkisi her bakımdan olduğu gibi dinsel alanda da ilerlemiş ve Almanlar bir yandan Alman Katoliklerinin himayelerini Fransız tekelinden kendi saflarına geçirirken, diğer yandan da, II. Abdülhamid'in onayıyla Kudüs'te bir Protestan Kilisesi, okullar, hastaneler ve kervansaraylar inşa etmeyi başarmışlardı."
Mim Kemal Öke
Osman Yüksel'e göre bir nesil nasıl mahvoldu?
"Siyonizm aleyhtarlığı sadece Osmanlı Devleti'ne bağlı Filistinli Araplara özgü bir şikayet konusu değildi. Siyonizmin Filistinli ırkdaşlarım endişelendiren bir sorun olarak ortaya çıkması üzerine İmparatorluğun Arapça konuşulan vilayetlerine özerklik tanınmasını isteyen bazı Arap milliyetçileri bunu ittihat ve Terakki'yi hırpalamak için bir koz olarak görmüşlerdi. Şöyle ki, bundan önce de değinildiği gibi, İttihatçılar İmparatorluğun yönetiminde merkeziyet ilkesi taraflısı idiler. Ancak sıkı bir disiplin ve merkezî idareye bağlı bir mülkî sistemle çok uluslu Türk İmparatorluğunun dağılmasını önleyebileceklerini düşünüyorlardı. Buna karşılık, Prens Sabahattinci muhalefet adem-i merkeziyet esasını savunuyordu. Vilayetlere daha fazla mahallî bağımsızlık vaad eden bu sistemin Araplarca tercih edilmesi çok doğaldı."
Mim Kemal Öke
Genç yaşta solan çiçek: Fehim-i Kadim
"Filistin'e ilişkin savaş sonrası tasavvurlarını şimdilik mahfuz tutan Alman Dışişleri, Talat Paşa'nın Berlin'deki temaslarını Siyonistler'e aktarır. Zaten, VJOD liderleri, Talat Paşa'nın ayrılışından sonra Karaso'yu Siyonistlerle bir araya getirmeyi planlamışlardır. Paul Nathan'm daveti ile 24 Ocak günü Karaso, Kaiserhof Oteli'nde VJOD yetkilileri ile kahvaltı yapar. Lichtheim de oradadır.263 Ve zabıt tutma görevi ona verilmiştir. Tutanaklardan kahvaltının Prof. Ludwig Stein'in ayın 23'ünde Talat Paşa ile yapılan görüşmeyi o gün orada bulunmayan arkadaşlarına anlatmasıyla başladığını öğreniyoruz. Profesöre bakılırsa Talat Paşa, Almanya'daki Yahudi teşkilatlarının birleşmesi haberini, özellikle Siyonistlerin de bunun kapsamına alındığını memnuniyetle karşılamıştır. Sadrazam, 'Yahudi Meselesi'nin çözümü için Karaso'yu görevlendirmiştir. Ve onun uygun gördüğü her şeyi Türk Hükümeti uzun boylu düşünmeden kabul edecektir. Kahvaltı karşılıklı nezaket ifadeleriyle tamamlandı."
Mim Kemal Öke
Sezai Karakoç'un kaleminden alıntılarla "İslam"
"Nihâi görüşmeleri yapmak üzere İstanbul'a gitmeden, Alman Siyonistleri 1 ile 8 Mart arasında toplanarak, Karasso'nun önerileri doğrultusunda programlarını bir kere daha gözden geçirirler. Hareket Komitesi'nin bu çalışmalarına Dr. Ruppin de çağrılacaktır. Ruppin, Filistin'i bilen ve Türklerle uzun süredir bir arada çalışan bir "uzman" olarak, ilkin, Yahudi merkezinin sınırlarının geniş tutulmamasını savunacaktır. Ona göre, sınırlar, bugün varlığını sürdüren Yahudi kolonilerini içine alır; gelecekte ise bu noktalar merkez kabul edilerek doğuya ve kuzeye doğru genişleme imkânı bulunur. Ruppin'in bu görüşüne bizzat Warburg karşı çıkacak ve Filistin'in gelecekte Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılması halinde, Siyonistler için Yahudi yurdunun yekpare ve geniş bir bölge olarak kabul edilmesinin daha yerinde olacağını belirtecektir. Böylece, toplantıda Musevi Filistin'in sınırları Ürdün'ü de içine alacak ve Suriye'ye de taşacak şekilde tespit edilir."
Mim Kemal Öke
Medeniyetimizi besleyen kaynak: Tercüme-i Kitab-ı Coğrafya