Mimar Sinan ve Ayasofya minareleri
İstanbul'un siluetini şekillendiren, fethin en önemli sembolü Ayasofya'nın tarihinin hangi yıla uzandığını biliyor musunuz? Peki ya, fetih sonrası Fatih Sultan Mehmet'in Ayasofya'nın harap halini gördükten sonra dilinden dökülen Farsça şiiri? Veya Ayasofya'nın onca depreme rağmen nasıl ayakta kaldığını ve Mimar Sinan'ın dehasıyla birleşen minarelerin Ayasofya'yı nasıl bambaşka bir yapı haline dönüştürdüğünü? "Ser mimaran-ı cihan" olarak adlandırılan Mimar Sinan'ın Ayasofya için inşa ettiği minareleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 05.04.2019
09:16
Güncelleme Tarihi: 03.08.2020
08:14
PEK ÇOK DEPREME RAĞMEN NASIL AYAKTA KALDI?
Mimar Sinan, minarelerin yapımı sırasında Ayasofya'yı güçlendirme çalışmalarını yürütür , payandalarla desteklediği yapının ömrünü uzatacak uygulamalar gerçekleştirir.
Mimarbaşı, yaşlı yapının zamana karşı dimdik duruşuna büyük destek sağlar. Bu güçlendirme çalışmaları Ayasofya'nın pek çok yıkıcı depreme rağmen ayakta durmasında önemli pay sahibidir.
Sinan, "Ayasofya olmasaydı, Sinan'ın etkileyici kubbeleri olmazdı" diyenlere yaptığı bu çalışmalarla cevap verir gibidir: "Mimar Sinan olmasaydı, Ayasofya da belki günümüze ulaşamazdı."
MİMAR SİNAN AYASOFYA’YA ÜÇ MİNARE YAPTI
Bizans ve Osmanlı sanatına ilişkin çalışmaları ile tanınan sanat tarihçisi Semavi Eyice, Fatih zamanında yapılan minarenin ahşap olduğuna dikkat çeker.
Bab-ı Hümâyun tarafındaki bu ahşap minarenin yerine yapılan yeni minarenin de bir Mimar Sinan eseri olduğunu ve Sultan II. Selim döneminde yenilendiğini söyler.
Eyice'ye göre Sultan II. Bayezid döneminde yapılan minare, tuğla olandır ve Mimar Sinan bilinenin aksine Ayasofya'ya iki değil üç minare yapmıştır.
SİNAN’IN ÜSLUBUYLA YENİDEN ŞEKİLLENDİ
Ayasofya minareleri, mimarbaşının yapıya yönelik yaklaşımın kalıplaşmış tasarımlardan ne kadar uzak olduğunu gösterir.
Bu minareler, her yapıyı bânisine, işlevine, taşıdığı ruha, bulunduğu yere ve ihtiyaca uygun şekilde biçimlendiren usta mimarın, farklı yaklaşımlarının başarılı sonuçlarından biridir.
İstinat duvarlarıyla güçlendirdiği yapıya biçim çeşitliliği de sağlayan Sinan, kubbeyi taşıyan payelerle yan duvarlar arasındaki boşlukları kemerlerle besleyerek kubbeyi de iyice sağlamlaştırmıştır.
KUBBE-MİNARE ORANTISIYLA BÜTÜNLEŞEN DEHA
Sinan'ın önceki minarelerle kıyaslanamayacak kadar kalın gövdeli iki minaresi, yapıyı batı yönünde adeta zemine bağlayan iki güçlü odaktır ve daha önce yapılmış narin iki minarenin Ayasofya'ya kazandırdığı doğuya yönelme ifadesini, daha okunaklı hale getirerek yapıyı bulunduğu yerle bütünleştirir.
Süleymaniye ve Selimiye camilerine ince yapılı, narin ve uzun minareler yapan mimarbaşının Ayasofya'da nispeten çok yüksek olmayan iki tıknaz minare yapması işlevselliklerinin ötesinde Sinan'ın mimari dehasıyla da ilgilidir ve kubbe-minare orantısına verdiği önemi gösterir.
Perspektif görünümde Ayasofya'nın yarattığı güçlü etkiyi bütünleyen bu eş minareler olmuştur ve yapıya farklı bir mimari ahenk getirmiştir.