Müslüman alimler ‘ilmi’ hangi amaçla kullandılar?
Avrupa'nın Orta Çağ karanlığını yaşadığı dönemde, Müslüman âlimlerin yenilik ve araştırmalarında en dikkat çeken şey, onların bilgiye duyduğu muazzam açlıktı. "İlim için ilim" anlayışından ziyade, çoğunlukla bilgiyi deneysel uygulamaları ve insanların hayat kalitesini artırmak için kullandılar. Bu yaklaşımın bir de Resul-i Ekrem (sav) tarafından işaret edilen manevi tetikleyicisi bulunuyordu: "Bir insan öldüğünde, amel defteri üç şey haricinde kapanır: Sadaka-i cariye, insanlara faydası devam eden ilim ve ardından dua eden hayırlı evlat."
Giriş Tarihi: 23.12.2018
10:56
Güncelleme Tarihi: 23.12.2018
11:08
İBN RÜŞD, AVRUPA’YI NASIL AYAĞA KALDIRDI?
İbn Rüşd tarafından 12'inci yüzyılın sonlarında Kurtuba'da Arapça olarak kaleme alınan Aristoteles şerhlerinin ve özetlerinin birçoğu, 1236'dan önce ölen İskoç bilim insanı Michael Scott ve halefi Alman Herman tarafından Latinceye tercüme edildi.
BBC'nin Avrupa'da İslam Tarihi adlı programını sunan Rageh Omar, Toledo ve Sicilya'da yapılan bu Latince tercümelerin, Avrupa'yı ayağa kaldırışını şöyle anlatıyor: "İbn Rüşd Paris'i Avrupa'nın entelektüel başkenti yapmıştı… İbn Rüşd bilim ve din arasındaki çatışmayı ortadan kaldırmaya çalışmaktaydı, zira bilimin ortaya çıkardığı gerçekler çoğu zaman dini kanallardan aktarılan bilgilere ters düşüyordu. Ancak eserlerinin kilisenin dikkatini çekmesi üzerine bu girişimi tam tersi bir etki yarattı; İbn Rüşd ve Aristoteles'in eserleri yasaklandı. Paris'teki entelektüel kesimin bu yasaklamaya karşı savaş açmasıyla, yıllarca sürecek tartışmalar başladı."
TOLEDO İLMİN BAŞKENTİ HALİNE GELDİ
Toledo şehrinde Michael Scott ve Morleyli Daniel gibi birçok tercüme âlimi bulunuyordu. Zehrâvî'nin otuz ciltlik tıp ansiklopedisini, İbnü'l Heysem'in hacimli eseri Optik Kitabı 'nı Kindî'nin geometrik optik konulu eserini, Râzî'nin De Aluminibus et Salibus ya da Tuz ve Şapların (sülfatlar) İncelenmesi ve Sınıflandırılması adlı kitabını ve Benu Musa Kardeşler'in bazı kitapları gibi önemli eserleri Latinceye tercüme eden Cremonalı Gerardus da Toledo'daydı.
Cremonalı Gerardus hakkındaki en ilginç bilgi, seksenin üzerinde eseri tercüme etmesine rağmen Arapçaya hiçbir zaman tam vakıf olmamasıdır. Gerardus, tercümeleri için yöre halkından Arapça bilen Mozarab ve Hristiyan İspanyollardan destek almaktaydı.
ÜÇ DİLİ BİLEN YALNIZ BAŞINA ÇALIŞIRDI
BBC'de yayınlanan Karanlıktan Sesler adlı programda şöyle söyleniyordu: "Çeviri süreci, tercümeden tercümeye farklılık göstermekteydi.
Bazı durumlarda, anadili Arapça olan yerel halktan bir kişi ekibe yardım ederdi. Bu kişi metni Arapça ve Romanca dilini (modern İspanyolcadan önce konuşulan Latin kökenli dil) bilen bir kişiye okurdu.
Romanca diline tercüme edilen metin, daha sonra Latinceye tercüme edilirdi. Bu üç dili de bilen bazı tercümanların yalnız başına çalıştığı da oluyordu."
EL YAZMALARI HALA TOLEDO’DA
Her ne kadar VI. Alfonzo ile şehir Hristiyan yönetimine geçmiş olsa da Müslüman, Yahudi ve Müsta'riblerin ortak dilinin Arapça olması, Arap kültür ve geleneklerinin hâkim olması ve mimarinin İslami tarzda olması bakımından şehir hala bir Müslüman şehri görünümüne sahipti.
Uzun, dar ve dolambaçlı sokaklarda şehre gelen tüm tercüman ve âlimlerin kalması ve çalışması için odalar bulunmaktaydı. Bütün bu Batılı âlimler için Toledo gerçekten de yaşanacak bir yerdi.
Toledo'da yapılan Latince tercümelerin el yazmaları bugün hala Toledo Katedrali arşivlerindedir. Burada, Morleyli Daniel döneminden kalma Arapça tercümeler de dâhil olmak üzere 2500 kadar el yazması bulunmaktadır.
Fikriyat