Osmanlı’nın Balkanlar'da yaşayan 10 eseri
Osmanlı'nın kuruluş ve kökleşmesinin büyük bir kısmı Balkanlar'da gerçekleşti. Osmanlı Devleti beş asır boyunca Balkanlarda hüküm sürdü, büyük bir miras bıraktı. Bir dönem Osmanlı hakimiyeti içerisinde yer alan Balkan şehirlerinin çoğunluğu, her türlü tahribata rağmen hala Osmanlı kimliğinden izler barındırmaya devam eder. Balkanlar'da Osmanlı mirasını yaşatan bu izlerden 10 eseri derledik.
Giriş Tarihi: 06.09.2019
15:57
Güncelleme Tarihi: 06.09.2021
09:52
Eski şehirde Saat Meydanı'nda yer alan bina fetihten hemen sonra Kanûnî Sultan Süleyman adına yaptırılmıştır. Yerli kaynaklar caminin inşa edildiği yerde evvelce Saint Apostoli Kilisesi'nin bulunduğunu belirtmektedir. Evliya Çelebi, caminin minare kapısı yanında 940 (1533-34) tarihini veren bir tamir kitâbesini kaydetmiştir.
Bazı kaynaklar, padişahın fermanı üzerine Makbul İbrâhim Paşa'nın bu camiyle birlikte bir de kendi adına cami yaptırdığını belirtir. Adı geçen caminin kitâbesinde İbrâhim Paşa'nın ismi geçmemekle birlikte inşa tarihi 947'dir (1540-41). Evliya Çelebi bu kitâbeyi 937 (1530-31) olarak vermiş ve yapıyı da İbrahim Paşa'ya mal etmiştir.
Mustafa Ağa Camii, Yunanistan
Mustafa Ağa ve Altı Fıskiye olarak da anılan bu mimari eser, dört beyitlik kitabesinde belirtildiği üzere Atina Voyvodası Cizdaraki Mustafa Ağa tarafından 1763-64 yıllarında inşa edilmiştir. Altı Fıskiye Camii denilen bu eser Monastıraki Meydanı'nda, Hadrianus revakları denilen Roma devri kalıntısının bitişiğindedir. Türkler'in elinden çıktıktan sonra uzun süre boş ve harap bir halde kalmış, daha sonra tamir edilerek İşlemeler ve Halk Sanatları Müzesi olmuştur. Dört beyitlik manzum kitabesi, caminin Atina'nın Venedik işgalinden çok sonra 1177'de (1763-64) Mustafa Ağa tarafından yaptırıldığını bildirmektedir.
Mustafa Ağa Camii, Yunanistan
Mustafa Ağa Camii'nin eski resimleri Forbin, Dupré ve T. du Moncel'in seyahatnamelerindeki gravürlerde mevcuttur. Heydeck'in 1835'te yaptığı sulu boya bir resimde cami, altındaki kemerli dükkânlarla önündeki bugün artık izi kalmayan şadırvanı ile mükemmel bir şekilde tasvir edilmiştir. Şehir Yunan idaresine geçtikten sonra minaresi yıktırılmıştır. Bugün ne durumda olduğu ve ne işe tahsis edildiği bilinmemektedir.