Osmanlı'nın sanatkar padişahları
Altı asır süren Osmanlı İmparatorluğu, son dünya düzeniydi. Ertuğrul Gazi ve Osman Gazi'nin diktiği çınar; dünyada adaletin, huzurun sembollerinden biri haline geldi. Üç kıtaya hükmeden cihan imparatorluğu olan Osmanlı padişahlarıysa küçük yaşlardan itibaren özenle yetiştiriliyor devlet idaresinin yanında muhakkak bir veya birkaç sanatın ustası oluyordu. Kimi bestekar, kimi şair kimiyse marangozdu. İşte sizler için başarılı devlet yönetiminin yanında sanatkarlığıyla öne çıkan padişahlar…
Giriş Tarihi: 22.04.2019
09:52
Güncelleme Tarihi: 22.04.2019
10:45
Musikişinaslığının yanında iyi bir hattat olan Sultan II. Mahmud, herkesin okuyabileceği tarzda yazı yazmakta ustaydı. Önce Kebecizade Mehmed Vasfi'den daha sonrada Mustafa Rakım Efendi'den genç yaşta icazet alan Sultan Mahmud, nesih, sülüs özellikle de celi sülüs üzerinde çalıştı. Celi türünde büyük başarılara imza atan II. Mahmud, hiç imla hatası olmaksızın yazdı. Bu ne kadar dikkatli ve ince bir hattat olduğunu gösterir.
Sultan II. Mahmud'un hatlarıyla ilgili haberimizi okumak için tıklayın...
MARANGOZ SULTAN II. ABDÜLHAMİD
Sultan II. Abdülhamid, günümüzde daha çok zekâsı ve başarılı devlet yönetimiyle tanınsa da çok yönlü bir kişiliği vardı. Çok iyi ata binen ve maharetli bir silahşor olan sultan Abdülhamid, şehzadeliğinden itibaren çok iyi yetişti. Şehzadelik maaşıyla yaptığı yatırımlarla padişah olmadan önce ciddi bir servet edindi. En maharetli olduğu marangozluk alanıyla ilgili kızı Ayşe Osmanoğlu hatıratında şunları söyler: "Babamın marangozluğa olan merakı babasının zamanda başlamıştı. Çünkü Abdülmecid Han da marangozlukla uğraşmış ve yanında Halil Efendi'den ders almıştır. Büyükbabamın marangoz takımlarında bu Halil Efendi'nin imzası kazılıymış. Takımlar, Yıldız'da babamın atölyesindeydi. Kendisi de bu aletlerle çalışırdı. Avrupa'dan yeni sistem birçok aletler de getirtmişti. Yaptığı birçok sedefli, oymalı eşyalar Yıldız'da idi."
Sultan Abdülhamid'in Yıldız Sarayı'ndaki hususi dairesinin hemen yanında geniş bir salonu kendisi için marangozhaneye çevirmişti. Sultan ilk etapta kendisine özel olarak bir el testeresi sipariş vermiş daha sonra da bu testerenin İstanbul'da kolayca bulunması için Almanya'dan bu aletten çokça sipariş vermişti. Tahta işçiliğinde şaheserler ortaya koyan Abdülhamid, dolap, masa, sandalye, yazıhane, kütüphane gibi ev eşyaları üzerine fildişi kakma tekniği kullanarak vücuda getirirdi.
Gençlik hatıralarıyla ilgili Sultan Abdülhamid şunları söyler: "Gençlerimiz memur, asker veya ulemadan olmayı tasarlıyor. Neden, Osmanlı büyük bit tüccar, mahir bir zanaatkâr veya bir fen adamı olmayı düşünmüyor? Ben de marangozluk sanatı ile meşgul olduğumdan halka iyi bir numune sayılırım. Şimdiye kadar böyle çalışma alışılmamış olması pek yazık."
Sultanın elinden çıkma mobilyalardan her birinin değeri oldukça yüksektir. Kendi eliyle yaptığı sandalye, masa, pencere ve dolaptan teşhir ettiği bir oda sarayda mevcut. Marangozhane, tamirhane, bıçkıhane, kilithane ve dökümhane yıktırılmış, yalnız çini fabrikası muhafaza edilmişti. Sultan II. Abdülhamid'in Şazeli tarikatı Şeyhi Muhammed Zafir Efendi için yaptırdığı Ertuğrul Tekke Camii o dönemde inşa edilen Şazeli tekkeleri içinde en büyüğüydü.