Sultan II. Abdülhamid’in çağlar aşan projeleri
Osmanlı İmparatorluğu'nun 34'üncü padişahı ve 113'üncü İslam halifesi Sultan II. Abdülhamid, 33 yıllık hükümdarlığı boyunca Osmanlı topraklarına birçok hizmette bulunmuş, devlet ve hilafet mührünü abdestsiz basmayacak kadar dindar bir yaşam sürmüştü. Abdülhamid'in teknolojik gelişmelere olan ilgisi, saltanatı süresince bir kısmı hayata geçen, bir kısmı da çeşitli sebeplerden dolayı gerçekleşemeyen birçok projenin şekillendirilmesine vesile oldu. Gerçekleşmesi imkansız gözüyle bakılan projelere imza atan Sultan Abdülhamid'in, Konya Ovası Sulama Projesi, Tüp Geçit projesi gibi yüzyıl sonra gerçekleşen projelere imza attığını biliyor muydunuz? İşte Sultan II. Abdülhamid'in yenilikçi projeleri…
Giriş Tarihi: 11.03.2019
10:27
Güncelleme Tarihi: 11.03.2019
15:19
CİSRİ HAMİDİ VE ÇEVRE YOLU PROJESİ
1900 yıllardaki bu projenin başlıca amacı, Asya ile Avrupa arasında demiryolu bağlantısı sağlamaktı. Ancak projede yaya ve araç trafiğinin de düzenlenmesi öngörülmüştü. Rumeli ve Kandilli arasında yapılması öngörülen Hamidiye Köprüsü'nden geçecek demiryolu, Bakırköy ve Bostancı İstasyonlarını birleşecekti. İstanbul'un sonraki yıllarda bu yöne doğru gelişimi düşünülmüş, hat bu sebeple geniş tutulmuştur. Projeyle birlikte sunulan betimlemeye göre, köprünün mimarisi "Selçuklu" üslubu ve diğer İslamî üsluplardan oluşmaktaydı. Kubbeler, İslam halifelerinin saraylarını hatırlatmakta ve Müslümanların halifesi olan Osmanlı sultanının iktidarını yüceltmekteydi. Fakat bu proje dönemin şartlarında dolayı gerçekleşemedi.
Eskiden irtibatta olan Ölü Deniz ile Akabe Körfezi takriben 90 kilometrelik bir arazi kazılırsa 25-30 kilometre genişliğindeki bu yer su altında kalacak, bu suretle Şeria-el Kebire (Ürdün) ve El Ghör Vadilerinde büyük bir göl meydana gelecek, kıyılarında tıpkı eskiden olduğu gibi hayat ve ticaret gelişecekti. Bu proje ile trafiğin bir kısmı Arap-Suriye yoluna aktarılacak, Türkiye ve büyük devletler arasında Türkiye'nin dostu olanlar Süveyş Kanalı'na muhtaç olmayacaktı. Fakat bu proje dönemin şartlarında dolayı gerçekleşemedi.
BÜYÜK OSMANLI PARKI PROJESİ
Projesi yapılanpark üç bin metre genişliğinde dikdörtgen bir alan üzerinde kurulacak, Avrupa, Asya ve Afrika'daki bütün Osmanlı İmparatorluğu topraklarını kapsayacaktı. Osmanlı Devleti'nin, hangi devletlerle sınırdaş olduğunun anlaşılabilmesi için, söz konusu devletlerin topraklarının bir miktarı da parkta gösterilecekti. Projede karalar, denizler, ırmaklar, dağlar, çöller, ormanlar, madenler, şehirler, yollar, telgraf hatları velhasıl bütün tabi şekiller, olabildiğince asli yapıları ve büyüklükleri oranında yer alacaktı. Denizler ve göller havuz şeklinde yapılıp içlerine deniz suyu doldurulacaktı. Adalar yerli yerinde gösterilecek, sahiller dahi her ne şekilde ise öylece yapılacak ve içlerine kendilerine mahsus gemiler konulacaktır. Irmaklar küçük mecralar ile gösterilip, bunların içinde tabiî yönlerine doğru âdeta tatlı su akacaktı.
TÜRK-YUNAN HARBİ ZAFER ANITI PROJESİ
1897 yılındaki Osmanlı ile Yunanlı savaşından Osmanlı ordusu galip geldi. Bu zafer tüm Osmanlı topraklarında büyük bir sevinçle kutlanmıştı. Osmanlı Hükümeti bu zaferi bir de, sürekli hatırlanabilir kılacak bir eserle taçlandırmak istemiş; bu yüzden bir anıt tasarlanmıştı. Fakat dönemin şartlarından dolayı gerçekleşemedi.
Sultan II. Abdülhamid'in ziyaretine iki kez gelen Alman İmparatoru Wilhelm, ziyaretleri sonrasında dostluğun anısına, Wilhelm Almanya'da yaptırdığı bir çeşmeyi İstanbul'a göndermişti. Sultan II. Abdülhamid'in Wilhelm'in bu davranışına karşı kayıtsız kalmayarak, Türk-Alman dostluğunun Almanya'daki simgesi olmak üzere, Alman halkı için Berlin'de bir hayır eseri yaptırmayı tasarladı.
Berlin Sefiri Ahmet Tevfik Paşa'ya bu konuya dair girişimlerde bulunulmasını irade buyurdu ve Berlin Hamidiye Hastanesi'nin yapımı için Mimar-ı Hazret-i Şehriyari'den Vassilaki Yorgo Bey'i görevlendirdi. Hastanenin planı ve keşif defterlerini hazırlama görevi ise Kemaleddin Bey'e verilmişti.
Bugün Berlin Hamidiye Hastanesi'nin yerinde Berlin Tıp Üniversitesi Biyokimya Enstitüsü olarak kullanılan ve "İda-Simon Stift" adını taşıyan bir bina bulunur. Berlin Üniversitesi Kadın-Doğum Kliniği'nin bulunduğu yörenin 1935'te yapılan planında yer alan İda-Simon Vakfı binası ile Kemaleddin Bey'in 1902 krokisindeki Berlin Hamidiye Hastanesi "T" harfi şeklindeki planın kuzey-güney doğrultusunda uzanan uzun ayağı hariç, hem konum hem de biçim bakımından örtüşür. Nedeni bilinmeyen bir sebeple bitirilmeyen bu hastanenin temelleri üzerine Muhtemelen İda-Simon Vakfı binası yapılmıştı.