Tarihte yolculuk: Osmanlı tarihinden 5 ilk
Asırlar boyunca üç kıtada hakimiyet gösteren Osmanlı Devleti hem döneminin hem de dünya tarihinin en güçlü devletlerinden biri olma özelliğini taşır. Peki, bu görkemli tarihin ilklerine ne kadar hakimsiniz? İnsana ve insan sağlığına son derece önem veren Osmanlı, salgın hastalıklarının imparatorluk topraklarında yayılma ihtimaline karşı nasıl tedbirler aldı? Fatih Sultan Mehmet, Eski Sara'yı neden inşa ettirdi? Ecdadımızın ilk kız öğretmen okulu hangisiydi? İşte Osmanlı tarihinden az bilinen 5 ilk...
Giriş Tarihi: 02.06.2020
13:01
Güncelleme Tarihi: 09.07.2020
20:56
OSMANLI DEVLETİ'NDE ÇIĞIR AÇAN ESER
Osmanlı Devleti'nde Batı kaynaklarına başvuranların belki de ilki olan Kâtip Çelebi, aşağıda adları verilen tercümelerinden başka Aristo'nun felsefesinin şerhinden Meteora kitabının sekizinci meselesini, Jovans'ın Theatrum orbis terrarum adlı eserini ve Philippus Cluverius'un eski ve yeni coğrafya kitaplarına giriş olmak üzere yazdığı eserini de Türkçe'ye kazandırmıştır. Bu arada faydalandığı eserleri eleştirmekten çekinmemiştir.
OSMANLI DEVLETİ'NDE ÇIĞIR AÇAN ESER
Cihannümâ, coğrafya konusunda Osmanlı Devleti'nde çığır açan bir eserdir. Batılı eserlere müracaat ederek oluşturulan bu eser, bir dönüşümü de gerçekleştirmiş, Müslümanların coğrafya ve astronomi konusundaki görüşlerine batılı bilgileri, bazen ikame, bazen de ilave etmiştir.
Cihannümâ iki defa kaleme alınmıştır. Birinci Cihannümâ'nın başlıca kaynağı Ebu'lFida'nın "Takvimü'l-Büldan"ıdır. Birinci Cihannumâ 1648 yılında, İkinci Cihannumâ ise 1654 yılında yazılmaya başlanmıştır.
Eserde, dört unsur işlenmesi düşünülmüş, ancak sulardan bahsedilen üçüncü bab yazılmıştır. Burada denizler, göller, nehirler anlatılır. Dördüncü bab, arza tahsis edilmiş, burada memleketler ve şehirler anlatılacakken tamamlanamamış, Endülüs; Mağrib ülkeleri (Kuzey Afrika) olan Fas, Cezayir, Tunus ve Libya; İklim-i Rum yani Osmanlı ülkesi verilmekte, Bursa, İstanbul, Edirne, Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa kısmı yani Rumeli, Bosna ve Macaristan'dan, en son Hatvan şehrinden bahsedilmiştir.
Tanzimat döneminde, Osmanlı'da birçok alanda yeniliğe gidilmiş; modernleşme ve gelişme yolunda birçok adım atılmıştı. İdari, sosyal, mali ve askeri kurumlarındaki yeniliklerin yanı sıra, eğitim alanında da birçok yeni uygulamaya gidilmişti.
Bu dönemde kızlara ait mekteplerin faaliyete geçmesi ve sayılarının artmasıyla kadın öğretmen ihtiyacı doğmuş; bu ihtiyaç, 1870 yılından 1924 yılına dek faaliyet gösteren dârülmuallimâtlar ile karşılanmıştı.
DARÜLMUALLİMATLARIN MÜFREDATI NASILDI?
Dârülmuallimâtlar, ilk olarak "İstanbul Dârülmuallimâtı" veya "Dârülmuallimât-ı Âliye" adlarıyla İstanbul'da, II. Meşrutiyet'in ardından ise, taşradaki bazı vilayetlerde açılmışlardı.
Bu okulların kuruluş amacı, Osmanlı maarifini düzene koymayı hedefleyen 1869 tarihli Maârif-i Umûmiyye Nizamnâmesi'de kız sıbyan ve rüşdiye mekteplerine kadın öğretmen yetiştirmek olarak belirtilmişti.
Nizamnâmeye göre, sıbyan ve rüşdiye bölümlerinden meydana gelen dârülmuallimâtlar, sıbyan bölümünde iki yıl, rüşdiye bölümünde üç yıl eğitim göreceklerdi ve öğrenci sayısı elli olarak belirlenmişti. Bu öğrenciler, mecburi hizmet karşılığında ayda 30-50 kuruş arasında harçlık alacaklardı.
KIZ SIBYAN VE RÜŞDİYELERİ İÇİN ÖĞRETMENLER YETİŞTİ
8 Şubat 1870'te okula imtihanla öğrenci alındı ve müdürlüğe Emin Efendi tayin edildi. Dârülmuallimât, 26 Nisan 1870 tarihinde, Maarif Nâzırı Saffet Paşa'nın İslâm'da kadınların öğretimine önem verildiğine ve şer'î tesettürün buna asla engel olmadığına işaret eden konuşmasıyla açıldı.
Nizamnâmeye göre okulun sıbyan şubesinde mebâdî-i ulûm-i dîniyye, kavâid-i lisân-ı Osmânî ve kitâbet, usûl-i ta'lîm, her cemaatin kendi dili, risâle-i ahlâk, hesap ve defter tutma, târîh-i Osmânî ve coğrafya, ma'lûmât-ı nâfia, mûsiki, dikiş ve nakış dersleri verilecekti. Rüşdiye şubesinde ise bu derslerle birlikte inşâ, Arapça ve Farsça, tedbîr-i menzil, mebâdî-i ulûm-i riyâziyye ve tabîiyye ve terzilik dersleri okutulacaktı.