Arama

Tarık bin Ziyad kimdir? Gemileri yakmak deyimi nereden geliyor?

Emeviler tarafından Kuzey Afrika topraklarından esir olarak alındı ancak o, kabiliyetiyle kendisini gösterip içlerinden sıyrılmayı başardı. Müslüman olmasıyla azat edildi, şanlı bir komutan oldu. Yendi, yenildi; kimi zaman cesaretiyle bütün engelleri aştı kimi zaman tereddüt edip vazgeçmenin sınırından geçti. Ta ki rüyasında Allah Resulü'nü görüp askerleriyle birlikte bir an bile dönüşü düşünmemek adına tüm gemileri yakana kadar! İşte İslam'ı yaymak için çabalayan Tarık bin Ziyad'ın hayat hikayesi…

  • 9
  • 10
Kabiliyetli, dirayetli ve cesur bir kumandan
Kabiliyetli, dirayetli ve cesur bir kumandan

Mûsâ ve Târık'ın fetihleri sonucu İspanya'nın tamamına yakını ele geçirilmiş oldu. Üç yıl gibi kısa bir süre içinde kuzeyde küçük bir bölge olan Asturias dışında bütün İspanya'nın zaptedilmesi ve İslâm ordularının Fransa içlerine kadar ilerlemesi İslâm fetih siyaseti açısından önemli bir gelişmedir. Fetihlerin tamamlanmasına yakın bir sırada Halife Velîd b. Abdülmelik'in elçisi Mugīs er-Rûmî, halifenin Mûsâ ve Târık'ın Dımaşk'a geri dönmelerini isteyen mektubunu getirdi. Mûsâ biraz ağırdan alıp fetihlere devam edince ikinci bir elçi aynı emirle geldi. Bunun üzerine Mûsâ ve Târık pek çok ganimetle birlikte 95 (714) yılında Endülüs'ten ayrılıp Dımaşk'a döndüler ve Halife Velîd'in son günlerinde onunla görüşüp ganimetleri teslim ettiler.

Kabiliyetli, dirayetli ve cesur bir kumandan, aynı zamanda güçlü bir hatip olan Târık b. Ziyâd'ın bundan sonraki hayatıyla ilgili kaynaklarda bilgi yoktur. 720 yılında vefat ettiği belirtilmektedir. Mûsâ ve Târık'ın fetihleri sonucu İspanya'nın tamamına yakını ele geçirilmiş oldu. Üç yıl gibi kısa bir süre içinde kuzeyde küçük bir bölge olan Asturias dışında bütün İspanya'nın zaptedilmesi ve İslâm ordularının Fransa içlerine kadar ilerlemesi İslâm fetih siyaseti açısından önemli bir gelişmedir.

  • 10
  • 10
Tarık bin Ziyad'ın tarihi konuşması
Tarık bin Ziyad’ın tarihi konuşması

Tarık bin Ziyad'ın efsaneleşen tarihi konuşmasının bir bölümü şu şekildedir:

"Ey kardeşlerim! Görüyorsunuz, arkamızda deniz, önümüzde düşman var. Artık geriye dönüşümüz kalmadı. Düşmana saldırıp bu toprakları almadan başka çaremiz yoktur. Ey askerlerim! Bize ancak doğruluk ve sabır yaraşır. Kısa zamanda, düşmana saldırıp, hedefe varamaz isek, kendimizi telef etmiş ve karşı tarafa cesaret vermiş oluruz. Bunun için muhakkak düşmanı yere sermemiz lazımdır. Biliyorum ölümden korkmazsınız! Fakat ölmek çare değildir. Hedefimiz ölmek değil İslâm'ı yaymaktır. Ey askerlerim! Benim durumum da sizinkinden farklı değildir. Bildirdiğim tehlikeler, aynen benim için de geçerlidir. Kendimi tehlikeden bertaraf edip, sizleri ölüm ile karşı karşıya getirmiş değilim. Sıkıntılara, tehlikelere katlanmadan, rahata kavuşulamaz. Sıkıntılara katlanın ki, sonunda tatlı meyveleri toplayalım. Halifemiz, sizin yiğitliğinizi, kahramanlığınızı bildiği için, bu işle vazifelendirdi. Yapacağınız kahramanlık asırlarca anılacak bütün Müslümanlardan hayır dua alacaksınız. Savaşta sizin önünüzde olacağım, bütün gücümle düşmana saldıracağım. Düşman komutanını bizzat kendi elimle öldüreceğim, eğer hedefe varamadan şehid düşer isem, hemen içinizden birini komutan tayin edin, sakın savaştan dönmeyin."

Derlenen kaynak: İsmail Hakkı Atçeken, "Târık B. Ziyâd", TDV İslâm Ansiklopedisi.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN