1986'da faaliyete geçen Gülhane Tıp Tarihi Müzesi'nde, genel tıp tarihi ve Türk tıp tarihi ile ilgili objeler, askeri tıp tarihi, askeri sıhhi hizmetler, harp cerrahisi konularıyla ilgili dokümanlar ve harp tarihi fotoğraf koleksiyonu sergileniyor. Osmanlı tıp tarihiyle ilgili görsellerin de yer aldığı müzede sergilenen Birinci Dünya Savaşı yıllarında kullanılan sahra sıhhiye malzemeleri, ilk yardım çantaları ve çadır örneklerinin yanı sıra Çanakkale Savaşları ve Kurtuluş Savaşı'nda kullanılan ecza dolabı, sedyeler ve cerrahi aletler, adeta tıp tarihine ışık tutuyor. Kurtuluş Savaşı yıllarında diş hekimleri tarafından diş makinası şeklinde dizayn edilen ayaklı 'dişçi koltuğu' ise tıp müzesinin dikkati çeken eserleri arasında yer alıyor. Askeri Tıp Okulunun açılışı, kayıt defteri, diplomalar ile Tıp Okulunun malzemelerinden örneklerin de bulunduğu müzede, ilk resimli Türkçe tıp kitabı 'Cerrahiyet-ul Haniye', 'Dağlama' ilgili bir düzenleme, 'Hacı Paşa' ve 'Hekimbaşılık' ile ilgili görüntüler sergileniyor. Ayrıca 4 ayrı camlı masada, 10 Kasım 1938 ile 21 Kasım 1938 tarihleri arasında yayınlanan orijinal Ulus gazetesi koleksiyonları da dikkati çeken objeler arasında bulunuyor. SBÜ Tıp Tarihi ve Deontoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Eray Yurdakul, Türkiye'de tıp eğitiminin askeri tıp okulunun açılmasıyla başladığını belirterek, 1898'de İstanbul'da açılan Gülhane Seririyat Hastanesinin de bunun devamı olduğunu söyledi. Bu hastanenin 1950'lerde Ankara'ya taşınması sonrasında Gülhane'nin kurulduğunu anlatan Yurdakul, Türkiye'deki modern tıp eğitiminin mirasının Gülhane Tıp Tarihi Müzesi'nde yer aldığını dile getirdi. Tarihsel süreç içerisinde en eski ve kapsamlı, özellikle askeri tıp objelerine sahip müzenin de Gülhane Tıp Tarihi Müzesi olduğunu belirten Eray Yurdakul, müzenin 1986'da faaliyete girdiğini kaydetti. Gülhane Külliyesi'nde bulunan tıp müzesinin daha önce hastanenin zemin katında yer aldığını anlatan Yurdakul, müzenin 2008'de tek katlı müstakil binaya taşındığını ifade etti. Özel korumalı alanlarda sergilenen eserlere ilişkin de bilgi veren Eray Yurdakul, müzenin girişindeki dolapta yer alan 'Dental Set'in Alman İmparatoru II. Wilhelm'in hediyesi olduğuna ve dünyada da başka bir örneğinin bulunmadığına dikkati çekti. Protez teknolojisinin geldiği aşamaları gösteren vitrinin 4 örneğinin daha olduğunu ancak savaşlar nedeniyle o dönemde muhafaza edilemediğini anlatan Yurdakul, 'Dünyadaki tek örneğine biz de gözümüz gibi bakıyoruz.' ifadesini kullandı. Müzede yer alan ilginç eserlerden birinin de 'kapalı sedye' olduğunu ifade eden Eray Yurdakul, 'Şifa bekleyenleri olumsuz hava koşullarından korumak için brandalarla kaplanan kapalı tip sedye, savaş koşullarında muharebe alanlarında hizmet vermiştir.' dedi. Müzenin girişindeki diş protezleri arasında Atatürk'ün alt ve üst damak diş protez kalıbı ve 2'nci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün orijinal diş protezleri de yer alıyor. Yurdakul, Atatürk'ün yaşamanın son dönemlerinde alt ve üst damaklarında protez uygulaması yapıldığının kalıplardan anlaşıldığını ifade ederek, 'Atatürk'ün birçok kişisel eşyası Anıtkabir Müzesi'nde sergilenmektedir. Gülhane Tıp Müzemizde ise diş protez kalıbı yer alıyor. İsmet İnönü'nün ise ağzından çıkan alt ve üst damaklığı olan orijinal diş protezi bulunuyor.' diye konuştu. 'TIP ÖĞRENCİLERİ BULAŞICI HASTALIKLARLA MÜCADELEYİ ÖĞRENİYOR' Eray Yurdakul, Birinci Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı ve Balkan Harbi'nde kullanılan tıbbi malzemelerin orijinallerinin de müzede sergilendiğini dile getirerek, Çanakkale Savaşlarında kullanılan ecza sandığının müzenin en nadide eserlerinden biri olduğunu belirtti. Muharebe alanlarında atların savaş koşullarından etkilenmemeleri için üretilen gaz maskesinin de müzede sergilendiğini belirten Yurdakul, eserlerin çoğununun 1900'lü yılların başına ait olduğunu bildirdi. Gülhane Tıp Müzesi'ndeki eserleri tıp öğrencilerinin de yakından takip ettiğini ifade eden Eray Yurdakul, 'Farklı üniversitelerden gelen tıp öğrencilerimiz, bulaşıcı hastalıklarla mücadelede hijyen tarihini burada öğrenmiş oluyorlar. Bulaşıcı hastalıklarla mücadelede kullanılan gereçlerin dezenfektanında kullanılan malzemeleri yakından tanımış oluyorlar. Müzenin girişinde yer alan vitrinde öğrencilere Antik Yunan'dan başlayarak bulaşıcı hastalıklarla mücadale tarihi anlatılıyor.' şeklinde konuştu. Gülhane Tıp Tarihi Müzesi'nde yer alan kütüphane de tıp tarihi açısından önemli bir kaynak olarak gösteriliyor. Kütüphanede yer alan 18 ve 19'uncu yüzyıla ait Osmanlıca, Almanca ve Fransızca eserler, araştırmacıların başvurduğu kaynaklar arasında yer alıyor. Tıp Tarihi ve Deontoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yurdakul, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan önce Osmanlı Devleti'nin uluslararası gazetelere ilan verdiğini ve hekim ihtiyacını kapatmaya çalıştığını belirterek, 'Bu hekimlerin özgeçmişleri, çalıştıkları yerler, aldıkları eğitimler de kütüphanemizde bulunan eserler arasında yer alıyor. Bu defter, dönemin bilgilerini birincil kaynak olarak bize aktaran paha biçilemez bir eser olarak gösterilebilir.' dedi. Kütüphanede Gülhane'nin ilk albümünün de yer aldığını anlatan Eray Yurdakul, 'Gülhane binasına ait resimlerin olduğu albüm de bizde. Tıp tarihi araştırmacılarının başvurduğu Osmanlı döneminde tıbbiyeden mezun olanların künye defteri de kütüphanemizde yer alıyor. Bu eser de araştırmacılar için eşsiz bir kaynaktır.' ifadelerini kullandı.