Tophane Çeşmesi hakkında 7 bilinmeyen detay
Sultan I. Mahmut tarafından yaptırılan İstanbul'un üçüncü büyük çeşmesinin belki her gün önünden geçiyorsunuz fakat tarihine dair hangi detayları biliyorsunuz? Sizler için padişah yadigarı, saçaklarına kadar her ayrıntısı ile eşsiz bir anıt gibi dikilen çeşmeye ait 7 bilinmeyen detayı derledik.
Giriş Tarihi: 11.06.2019
14:24
Güncelleme Tarihi: 11.06.2019
15:33
Bitki motifleri ile bezenmiş olan çeşmenin taş süslemelerinde saksı içindeki meyve ağaçları, vazoda çiçek görüntüleri vardır. Motifler sanki bir inci dizi gibi sıralanmışlardır ve bunlar birbirlerinden farklı kompozisyonlarda birer natürmorttur.
KIYININ DOLDURULMASIYLA DENİZDEN İÇERİDE KALDI
Çeşme Gümrük Emini Ahmed Ağa'ya 76.000 kuruş 84 akçeye yaptırılan Tophane Çeşmesi'nin 1700'lü yıllarda geniş saçaklı, kubbe örtülü, 8 musluklu bir çeşme olduğu eski İstanbul gravürlerinde açıkça görülür. Mimar Mehmet Ağa'nın eseri olan çeşme, zamanla kıyının doldurulmasıyla denizden uzakta kalmıştır. Kıyının doldurulmasıyla denizden içeride kalan çeşme, eskiden Tophane İskelesi'nin bulunduğu meydanda yer almaktaymış.
Tophane çeşmesi tarihi süreç içerisinde çeşitli tadilatlar ve onarımlar görmüştür. Bunların sayısı ise üçtür. İlki 1837 yılında gerçekleşmiş; çeşmenin üst örtüsü tamamen değişmiş, teras çatı yapılmıştır. Çeşme, 1956-1957 yıllarında ise, kentsel dönüşüm müdahaleleri kapsamında, İstanbul Sular İdaresince restore edilmiştir.
Son olarak çeşme, 2006 yılında restore edilmiştir. Bu yenileme çalışmalarında çeşmenin bezemeleri, 40 metrekarelik 23 ayar altın varakla zenginleştirilmiş, tarihi gravürlere sadık kalınarak saçak ile kubbe yeniden yapılmış ve çeşmeye yeniden su verilmiştir. Döneminin mimari sentezini ve bezemesini özgün halde günümüze taşıyan Tophane Çeşmesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün mülkiyetindedir.
TARİH KİTABESİ ŞAİR NAFİHİ'YE AİTTİR
Çeşme gövdesinin üst kısmını çepçevre dolaşan ve her cepheye beşer mısralık ikişer satır halinde tertip edilen celî sülüsle yazılmış kırk mısralık bir tarih kasidesi vardır ki şimdiye kadar tam ve doğru olarak hiçbir yerde neşredilmemiştir.