Açlık ile ilgili kim, ne söylüyor?
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed, hayatın pek çok alanında olduğu gibi açlık tokluk kavramları konusunda da insanlığı uyarmış ve bu konuda uyulması gereken kuralları ashabına söylemiştir. Ardından gelen İslam alimleri de açlıkla ilgili hususlara değinmişler; insanoğlunu felakete sürükleyen şeyin "alışılan tokluk" olduğunun altını çizmişlerdir. Dünya edebiyatında açlık, daha çok insan psikolojisi ve yaşama etkisi ile ele alınırken; modern çağda ise uzmanlar, yemek yeme ihtiyacının "duygusal açlık" olabileceğini ifade ediyor. Peki, açlık konusunda, kim, ne söylüyor? Açlık konusundaki görüşleri ve eserleri derledik.
Giriş Tarihi: 12.04.2020
18:41
İBN HALDUN ‘AÇLIK’ İLE İLGİLİ NELER SÖYLEMİŞTİ?
14'üncü yüzyılda yaşayan İslam âlimi İbn Haldun, Mukaddime adlı eserinde beslenme konusunu detaylı olarak irdelemiş; beslenmenin ahlak, karakter ve ibadet konularını ne şekilde etkilediğini anlatmıştı.
Nefsini ve bedenini açlığa alıştıran kişilerin, kendilerini daha fazla ibadete verdiklerini; kıtlık ve darlık zamanlarında vücutlarının daha dayanıklı olduklarını ve sağlıklarını uzun süre koruduklarını kaleme almıştı.
İbn Haldun 'İnsanı açlık değil, tokluk öldürür' sözüyle ne kastediyor?
‘BOLLUĞA ALIŞANLAR AZ YEDİKLERİNDE HASTALANIRLAR’
İbn Haldun'a göre, bolluk ve refah içinde yaşayanlar, çoğunlukla katık ve yağa alışmış olduklarından, alışkanlıklarının aksine az yemeye mecbur kaldıklarında vücutları birtakım sıkıntılara maruz kalır. Bu hali yaşayanların bağırsakları çabuk kurur ve buruşur.
Zayıf bir organ olan bağırsaklar ise hastalıklara karşı dayanıksızdır. Böyle bir hastalık kişiyi ölüme dahi götürebilir. Bu nedenle İbn Haldun'a göre açlık zamanlarında, ölenleri açlık öldürmez; gerçekte onları alışmış oldukları tokluk öldürür.
İbn Haldun'un Mukaddime adlı eserini satın almak için tıklayın.
‘NEFİS KENDİSİNİ ZAAFA DÜŞÜRECEK ŞEYLE MÜTEESSİR OLUR’
İslam tarihinde 11'inci yüzyılda yaşayan İmam Gazzali'nin beslenme konusunda söyledikleri de bir hayli önemlidir. Gazzali, İslam kültür tarihinde ibadet psikolojisi bakımından özel bir yere sahip olan büyük eseri İhyaü Ulumid Din 'de yeme içme adabı da dâhil pek çok konuya değinir.
Gazzali, açlık ve nefis terbiyesi konusunda şu sözleri kaleme almıştır: "Nefis ancak kendisini zaafa düşürecek şeyle müteessir olur. O şeyde nefis alışkınlık elde ederse ondan mütessir olmaz. Bu uzakta değildir. Çünkü doktorlar ilaçların içiminde alışkanlıktan men ederler ve derler ki; ilaç içmekte alışkanlık haline gelen kimse hastalandığı vakit, alıştığı o ilaçtan fayda bulamaz. Zira onun vücudu o ilaca alışmış olduğundan ilacın tesirini bulamaz."
İhya-u Ulumi'd-Din kitabını incelemek ve satın almak için tıklayın.
‘YEDİĞİN VAKİT AZ YE! ŞİFA HAZIMDADIR’
Dünyanın en saygın hekimlerinin başında gelen İbn-i Sina ise açlık-tokluk meselesine dair şöyle bir açıklama yapmıştır:
"İlm-i tıbbı iki satırda topluyorum: Yediğin vakit az ye! Yedikten sonra dört beş saat hiçbir şey yeme. Çünkü şifa, hazımdadır. Yani kolayca hazmedeceğin miktarı ye. Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, yemek üstüne yemek yemektir."
Hekimlerin piri İbn-i Sina'dan okunması gereken kitaplar 📚
HZ. LOKMAN, BU KONUDA OĞLUNA NE BUYURMUŞTU?
İslam tarihinde önemli bir rivayet tefsiri olan ed-Dürrü'l-Mensûr 'da kaydedildiğine göre Hz. Lokman oğluna şöyle nasihat etmiştir:
"Ey oğulcuğum! Miden dolu iken sakın yeme! Zira tokken yiyeceğin şeyi köpeğe atman, senin için onu yemekten daha hayırlıdır!"
Hz. Lokman'dan gençlere 40 öğüt