Çağımızın en tehlikeli hastalıkları
Sağlık bazen bireysel öneminden sıyrılarak toplumsal bir konum kazanır. Hatta gözle göremediğimiz canlıların insan vücudunda bulaşıcı etkisiyle geçmiş zamanlarda milyonlarca can aldığı bilinir. Veba, İspanyol gribi gibi... Bu tür hastalıklar günümüzde de kendini gösteriyor. Ancak birçok bulaşıcı veya kronik hastalıkta tıp henüz bir çare üretebilmiş değil. Sadece bazı önlemlerle ölüm sayısı azaltılabiliniyor. İşte, çağımızın en tehlikeli hastalıkları...
Giriş Tarihi: 24.04.2019
09:37
Güncelleme Tarihi: 24.04.2019
11:08
Bu ince bağırsak enfeksiyonunun bulaşması çoğunlukla, hasta kişinin yaptığı ya da yediği yiyecekle veya su tüketimi ile gerçekleşir. Her yıl, 100 binden fazla insan Kolera'dan ölür ve dünya çapında yaklaşık beş milyon kişi bu hastalıktan muzdarip olmuştur.
Bazı ülkelerde yüksek bulaşıcı boğmacaya "100 günlük öksürük" denir. Yılda yaklaşık 48.5 milyon kişi bu hastalıkla mücadele ediyor. Dünyada 300 bin kişinin hayatını kaybettiği bu hastalığa en çok yeni doğmuş bebekler yakalanmaktadır.
Boğmaca hastalığı, genel olarak bebeklerde görülmektedir. Bu hastalık bebeklerde ölümlere ya da kalıcı sakatlığa yol açmaktadır. Boğmaca hastalığının belirtileri, öksürme, burun tıkanıklığı, huysuzluk, mide bulantısı, kusma gibi olaylardır. Eğer böyle bir durum ile karşı karşıya kaldıysanız acilen yakın bir hastaneye gidiniz. 6 aydan küçük bir bebek ise genel olarak hastaneye yatırılıp gözetim altında tutulmaktadır. 6 aydan büyük ise tedavi işlemlerine başlanır.
Dünyada yılda 160 ile 300 bin kişi bu üç hastalık yüzünden (menenjit, hepatit ve frengi) yaşamını yitirmektedir.
Menejit hastalığı, beyinde bulunan zarların iltihaplanması sonucu meydana gelen hastalıktır. Menejit hastalığı erken tedavisi yapılmaz ise, işitme kaybı, beyin hasarı ve hatta ölümle dahi sonuçlanabilmektedir. Her yıl binlerce insan menejit hastalığı yüzünden hayatını kaybetmektedir.
Çiçek hastalığı oldukça tehlikeli, bulaşıcı ve ölümcül olabilen bir enfeksiyon hastalığıdır. Çiçek hastalığının spesifik bir tedavisi yoktur. Bu hastalıktan korunmanın tek yolu aşıdır.
Bu hastalığın kökeninin Mısır ya da Hindistan'dan geldiğine inanılıyor. Hastalığın "Variola Major" ve "Variola Minör" olarak adlandırılan iki klinik tipi vardır.V majör yüzde 35 oranında öldürücü olurken, V minörün öldürme oranı yüzde 1'dir.
İlk Kongo Cumhuriyeti'nde keşfedilen ve Ebola Nehrinden adını alan ebola için hiçbir aşı veya tedavi mevcut değil. Hemorajik bir hastalık olan ebola, mağdurlarda kan kaybına yenik düşene kadar dahili ve harici kanamalar yaşamasına sebep olur.
1976'dan beri bilinen bir hastalıktır. Oldukça ağır, sıklıkla ölümle seyreden insanlarda ve primatlarda (maymun ve şempanzeler) görülür. Bu virüs, 2000 yılından günümüze 160 bin kişinin ölümüne yol açmıştır. Filavoviridae ailesinden bir RNA virüsüdür.