Dünya tarihine yön vermiş Müslüman bilim insanları
Batı'nın kendi icadı veya çalışmaları olarak aksettiği birçok yenilik, aslında adeta güneşin doğuşu gibi şarktan kendini göstermişti. Birçok İslam bilim adamının yaptığı çalışmalar, keşifler ve icatlar hem şaşırtıcı hem de hayranlık uyandırıcı nitelikte. Üstelik Batı medeniyetlerinde de kendilerine hatırı sayılır şekilde yer edinmişler. İslam bilim dünyasının parlayan güneşlerini ve bize bıraktıklarını sizler için derledik.
İslâm dünyasında kimya çalışmalarıyla tanınan bir diğer bilgin de Zekeriyyâ el-Râzî'dir. Rey'de doğan Râzî, otuzlu yaşlarından sonra bilimle ilgilenmiş. Bağdat'ta başhekimlik yapmış, Afrika'ya ve Endülüs'e seyahat etmişti. Son birkaç yılında gözleri görmez oldu.Râzî, kimya, felsefe ve tıp alanlarında çalıştı. Kimyada Câbir'in izinden giderek Yapısal Dönüşüm Kuramı 'nı benimsedi. Ancak Câbir'in aksine Aristoteles'in dört unsur görüşünü değil, atomcu görüşü benimsedi.
Câbir gibi bir dizi deney yaparak saf elementi elde etmeye çalışmış ve bu işlemin maddenin erimesi, çözülmesi, parçalanması, ortaya çıkan parçaların farklı parçalarla birleşmesi ve oluşan ürünün çökelmesi gibi beş ayrı süreçten geçtiğini belirtti. Yeni kimyasal maddeler, yeni yöntemler ve yeni aletler geliştiren Râzî'nin en önemli başarılarından biri de, farklı organik maddeleri damıtmak suretiyle çeşitli yağlar, tuzlar ve boyalar elde etmiş olmasıydı. Ayrıca demir gibi zor eriyen metallerin eritme işlemleri ile ilgili araştırmalar da yaptı.
MADDELERİ ALTI GRUBA AYIRDI
Râzî maddeleri, mineral, bitkisel ve hayvansal olmak üzere üç temel gruba ayırdıktan sonra, mineralleri de 6 gruba ayırmıştır: Ruhlar : Cıva, amonyak tuzu, arsenik sülfat Madenler : Altın, gümüş, bakır, demir, kurşun, kalay Taşlar : Piritler, çinko oksit, kurşun sülfat Zâclar : Siyah, beyaz, yeşil, sarı ve kırmızı Boraks , tuzlar
Râzî, aralarında Câbir'in de kullandığı damıtma, kireçleştirme, çözündürme, buharlaştırma, kristalleştirme ve süblimleştirmenin de olduğu temel kimyasal işlemleri gerçekleştirmişti. Hekim de olan Râzî, hastalıkların teşhis ve tedavisi üzerine dönemin en geniş tıp ansiklopedisi el-Havi adlı eseri de yazar.
Câhız'ın tam adı Ebû Osman Amr bin Bahr el-Fuhaymî el-Basrî'dir. Gözlerinin dışarı çıkık olmasından dolayı Câhız lakabı verilmişti. İyi bir kelamcı (İslam dininin inançla ilgili yönünü inceleyen ilim), edebiyatçı, ünlü bir zoolog ve antropologdur. Çeşitli bilim dallarıyla ilgili birçok eseri vardır.
Onun en önemli eseri Kitâbü'l-Hayavân 'dır. Bu eser, bilim tarihine, özellikle zoolojiye önemli katkıda bulunmuştur. Bu kitabın öncüsü, çağdaşı Abdülmelik b. Kureyb el-Esmaî'nin zooloji üzerine yazdığı kitaptır. Bilebildiğimiz kadarıyla bu eser İslam düşünce tarihinde ilk zooloji çalışmasıdır.
EVRİM DÜŞÜNCESİNİ ORTAYA KOYDU
Câhız'ın hayvanlar üzerine uzun çalışmalarından sonra, kendisinden sonraki evrim düşüncelerinin özü olan konuları içeren Kitâbü'l-Hayavân'da, ilk defa evrim düşüncesi üzerine görüşlerini ortaya koydu. Câhız'ın bu eseri, büyük etki ettiği geç dönem Müslüman bilim adamları aracılığıyla Avrupalı düşünürler tarafından tanınmış ve zooloji alanındaki eserlere kaynaklık etmişti.
Zoolojik ve antropolojik bilimlerin en erken temsilcisi olan Câhız, hayvan yaşamında çevresel faktörlerin etkisini keşfederek, aynı zamanda farklı faktörler altında hayvan türlerinin dönüşümünü gözlemlemiştir.
Batılıların verdiği adla Abulcasis, Ebu'l-Kasım Halef İbn Abbâs ez-Zehrâvî, tıp ve özellikle cerrahi alanında önemli bir çığır açmış ve Kitâbü't tasrif limen'aceze ani't-te'lif adlı eseri ile de büyük bir şöhrete kavuşmuştur.
9 ciltlik bu eser, temelde tipik bir genel tıp bilgileri veren bir eserse de, bazı yönlerden özellikle dokuzuncu bölümünü cerrahi tedavisine ayırmış, bu konuda ayrıntılı bilgi vermişti. Cerrahi ile ilgili bilgiler ve açıklamaların yanı sıra, söz konusu ameliyatlarda aletlerin resimlerini de verir. Genelde cerrahi konusunda bir eser olması, resim içermesi açısından tıp tarihinde önemli bir yere sahiptir. Zehravi, İbn-i Sina ile çağdaştır.