Dünya tarihine yön vermiş Müslüman bilim insanları
Batı'nın kendi icadı veya çalışmaları olarak aksettiği birçok yenilik, aslında adeta güneşin doğuşu gibi şarktan kendini göstermişti. Birçok İslam bilim adamının yaptığı çalışmalar, keşifler ve icatlar hem şaşırtıcı hem de hayranlık uyandırıcı nitelikte. Üstelik Batı medeniyetlerinde de kendilerine hatırı sayılır şekilde yer edinmişler. İslam bilim dünyasının parlayan güneşlerini ve bize bıraktıklarını sizler için derledik.
BENU MUSA (MUSA KARDEŞLER)
Musaoğulları olarak bilinen, Ebu Cafer Muhammed b. Musa b. Şakir (ölümü 872), Ebu'l-Kasım Ahmed b. Musa b. Şakir (ölümü 878) ve Hasan b. Musa b. Şakir adlarındaki üç kardeştir.
Astronomi ve astroloji ile uğraştığı için el-Müneccim de denilen, bir vesile ile Halife Me'mun ile tanışan baba Musa b. Şakir, başına gelebilecek herhangi bir beladan sonra (hırsızlık yaptığı söylenir) çocuklarına Me'mun'un bakmasını istemiştir. Ölümünden sonra Halife Me'mun, kardeşleri yetiştirmesi için astronom ve astrolog olan Yahya b. Ebu Mansur'un yanına yerleştirir.
Üç kardeşten en ünlüsü Ebu Cafer Muhammed'dir, geometri ve astronomi ile uğraşmıştır. Euclides ve Batlamyus'un eserleri üzerinde çalışmış, mantık ve felsefe ile uğraşmış, ayrıca siyasetle de ilgilenmiştir. Devlet ricali tarafından diğer kardeşlerine nazaran daha çok sevilir. O, aynı zamanda astronomi, matematik, felsefe ve meteoroloji gibi ilmi alanlarda bilim adamı olarak da tanınır. Halife Me'mun, bir grup astronoma Batlamyus'un Mecisti adlı kitabındaki bilgilerin doğruluğunu test ettirmek için ünlü gökbilimcilerin bulunduğu 69 kişilik heyete onu da dahil eder.
Ortanca kardeşleri olan Ebu'l-Kasım Ahmed daha çok mekanik alanında yoğunlaşmıştır. O, ailenin teknik bilimcisi ve makine yapımcısı idi. Onun, kuşlar için kendi kendine dolan su yalağı, sıvıların özgül ağırlığını hesaplayan kaplar, otomatik ibrikler, fitili yandıkça kendiliğinden uzayan lambalar, rüzgarda sönmeyen kandiller, tarla sulamada suyun belli bir mesafeye ulaştığını haber veren tertibat ve değişik desenler veren fıskiyeler, tarihe geçen icatlarından sadece birkaç örnektir.
Ailenin en küçük kardeşi olan Hasan b. Musa ise geometri alanında uzmanlaşmıştır. İslam aleminde koniklere ait ilk eseri o yazmıştır. İki çivi ya da iki kazık yardımıyla elips çizmeyi de yine o icat etmiştir. Bu aleti pergelin ilk numunesi olarak kabul edebiliriz. Ayrıca teleskopa benzer bir alet yapmıştır.
Halife Me'mun, kardeşlerden dünyanın enlem ve boylamını ölçmelerini ister, onlar da Sincar ve Kufe ovalarında yaptıkları iki ayrı deney sonucunda bir meridyen yayının 360 derece ve bir dereceye tekabül eden mesafenin 106-2/3 km, ayrıca dünyanın çevresinin 8000 fersah (38.400 km) olduğunu tespit ederler.
Onların özellikle matematik ve mekanik alanlarında yoğunlaşmaları, Hint ve Yunan tabiat bilimcilerinin kitaplarıyla fazlaca ilgilenmeleri sebebiyledir. Onlar, farklı iki eski geleneği birleştirerek yeni neticelere ulaşmışlardır. Mekanik bilimine ait Kitabü'l-Hiyel adlı eseri hazırlarlar.
Mervli Ebu'l Feth Abdurrahman el-Hazinî, 12'nci yüzyılın en değerli fizikçilerinden biriydi. Kitabu Mizâni'l-Hikme 'de mekanik ve hidrostatik konularla ilgili bilgiler yer alır. Eserde Hazini, icat ettiği hassas terazilerin ayrıntılı tarifleri yanında, İslam dünyasındaki bilim adamlarının konuyla alakalı bilgilerini de aktarmaktadır. Bilim tarihçisi G. Sarton bu çalışmayı, İslam ilim dünyasının önde gelen mekanik eseri olarak değerlendirir.
Hazinî, kütleler arasındaki çekim prensibini daha o zaman ortaya koyar. Yaptığı birçok deney sonunda bütün cisimlerin yerkürenin merkezine doğru bir kuvvetle çekildiğini, bu kuvvetin ise düşen cisim ile çekim merkezi arasındaki mesafeye bağlı olduğunu belirtmiştir. Yerçekimini, Newton'dan beş yüz sene önce yaşayan Hazini keşfetmiştir.
Batılı bilim adamları tarafından dinamik, hidrostatik ve akışkanlar mekaniğinin öncüsü ve üstadı kabul edilen el- Hazinî, sekiz asır önce bir cismin, düşük yoğunluklu havada ağırlık kazandığını, yoğun havada veya suda ise ağırlığının azaldığını keşfetmiştir. Farklı sıvıların yoğunluğunu dolayısıyla özgül ağırlıklarını da belirlemeye yarayan areometreyi (yoğunluk ölçme âleti) geliştirmiştir. Batı dünyasında, William Nicholson'ın areometre ve hidrometreyi 1798'de yapabildiği göz önüne alınırsa, bunu yaklaşık altı buçuk asır önce yapan el- Hazinî'nin büyüklüğü daha iyi anlaşılır. Bugünkü modern yoğunluk bulma formülü olan d=m/v denklemi, el- Hazinî'nin ortaya koyduğu formül ve aletin geliştirilmiş şeklidir.